Ülkemizde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve borç alacak ilişkilerindeki sorunlar ortadadır ve herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle MAZBATA MAĞDURLARI konusunun nasıl işlendiği ve bu konuda yapılanlar canlı canlı hatıralarımızda tazeliğini korumaktadır. İşin bir de alacaklı tarafı vardır ve ne yazık ki bu konu Mazbata Mağdurları edebiyatının gölgesinde kalmış, alacaklının hukuku yok sayılmıştır.

Konuya bu şekilde girdikten sonra yaşadığım iki olayı sağduyu sahibi kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.

Direktörü olarak çalıştığım şirket ofisinde bulunduğum sırada ofise gelen ve hiç tanımadığım 002229 numaralı KKTC Kimlik Kartı Hamili Ahmet Çelik 21.01.2014 tarihinde HSBC Bank’ın dökümanlarını ibraz ederek bir havalesi geldiğini ancak, bankadan kaynaklanan nedenlerle parayı çekemediğini, en geç 2-3 gün içinde parayı alabileceğini, Yakın Doğu Üniversitesinde okuyan oğlunun sınavlara girebilmesi için okulun 1.100,- USD (Binyüz Amerikan Doları) talep ettiğini, ödememeleri halinde çocuğu sınavlara kabul etmediğini, bu yüzden sıkıntıya düştüğünü, eğer bu parayı yatıramazsa çocuğunun bir dönem kaybedeceğini belirterek bırakacağı çek karşılığında kendisine 1.100,- USD vermemi rica etmiş, 2-3 gün değilse bile içinde olmak için en geç bir haftada parayı ödeyeceğini söylemiştir. Benzer sıkıntıları yaşamış bir baba olarak hiç tanımadığım, ilk defa karşılaştığım KKTC eski büyükelçilerinden Vedat Çelik’in oğlu Ahmet Çelik’e 1.100,- USD verdim. Ahmet Çelik parayı aldı ve gidiş o gidiş, telefonla aradığımda geldim, geliyorum, havalede problem çıktı,,, kredi kullanarak sizi ödeyeceğim v.b. bir dünya yalan söyledi ve fakat hala bu parayı ödemedi. 21 Ocaktan 13 Marta ne kadar süre geçti varın hesaplayın.

Şimdi soruyorum sizlere İnsanlık Öldü mü? Buradaki mağdur kimdir? Parayı veren mi mağdurdur? yoksa hukuki takibat sonucu sahtekarlıkla temin ettiği parayı ödemeyen mi?

İkinci örnek olay ise duayen bir gazeteci olan METİN ÇATAN ile yaşadığım olaydır. Eskiden beri tanıdığım ATV-SABAH GRUBUBUN KKTC temsilcisi Metin Çatan Mart 2013 ayında bir gün ofisime gelerek Güney Kıbrıs’ta BAF yöresinde belgesel çekimi yapan muhabirlerinin işlerinin uzadığını kendisinden para beklediklerini, Ankara’dan para beklemesinin mümkün olmadığını, kendisine 350,- EURO borç vermemi, en kısa sürede Ankara’dan havale gelince bana ödeme yapacağını söyledi. Ben de eski dostum ve duayen gazeteci Metin Çatan’ı geri çevirmemek için bu parayı ödedim.

Duayen gazeteci Dış Basın Birliği eski başkanlarından Metin Çatan takip eden günlerde Ankara ve İstanbul’a gideceğini, İstanbul’da vadeli hesapta parası olduğunu, vadenin bir sonraki hafta dolacağını, dönüşte toplam alacağımı ödeyeceğini kendisine 1.250,- EURO daha vermemi istedi. Ve ben büyük bir dostlukla bu parayı da verdim. Bugün Mart 2014 ayındayız ve Metin Çatan bu paraları halen vermedi. Şimdi ben bir dosta iyilik yaptığım için hata mı ettim? İnsanlık öldü mü yoksa bu ve benzeri kişiler yüzünden öldürülüyor mu?



Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar safdillilik olur mu? Aynı çukura bir insan kaç kere düşer. Ama ben insanım ve insanlığımı muhafaza etmek istiyorum. Bu ve benzer davranışta bulunan sahtekarları kamuoyu önünde protesto ediyorum. Sahtekarlıkla para temin eden Ahmet Çelik ve Metin Çatan hakkında suç duyurusunda bulunuyor, polis ve savcılığı kamuoyu önünde göreve davet ediyorum.



Saygılarımla,

FAİK COŞKUN