İktidarın küçük ortağı olduğu günden beri Yeniden Doğuş Partisi (YDP) üzerinde dolaşan kara bulutlar çoğalmakta.

Muhalefette iken parti ve partililer açısından her şey çok daha güzeldi.

Muhalefet iken YDP yetkilileri tarafından gelmiş geçmiş Hükümetlere yüksek perdeden eleştiriler ve idealist söylemler İktidarın ateşten gömleği giyilince azalırken parti içi taht kavgaları ile de YDP için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Kurulduğu ilk günlerdeki ayrımcı politik dili bir süre sonra yumuşatması ile Kıbrıs Türk toplumunun birçok kesimi tarafından daha az önyargı ile bakılmaya başlanan YDP için bugün çanlar çalıyor.

İktidara gelmenin YDP’nin kimyasını bozduğunu ve “mottosu”na iyi gelmediğini söylemek ise bugün için iddialı bir yorum olmaz.

Hükümet içerisinde yer almak YDP’ye yaramadı.

YDP’nin deyim yerindeyse zamansız daha açık bir ifade ile parti içi güç dengeleri yerine oturmadan iktidara gelmesi bugün bir çıkmaza dönmüş durumda.

Zor bir dönemde iktidar ortağı olarak “ateşten gömleği” giyme cesaretini ortaya koyması ise ne yazık ki parti içi güç odaklarının mücadelesinin gölgesinde kalmakta.

İktidarın ateşten gömleğini giyer giymez parti içerisinde yaşanan güç savaşları, bakanlık kavgaları ve atamalarda yaşanan uyuşmazlık ile görüş ayrılıkları ülke sorunlarına dair YDP’nin ortaya koyduğu çözüm önerilerinin bugün önüne geçmiş durumda.

Katıldığı ilk genel seçimlerde yüzde 7’ye yakın oy alarak Meclise iki (2) milletvekili sokma başarısını gösteren YDP’nin, genel başkan Erhan Arıklı’nın parti adayı olarak katıldığı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hatırı sayılır bir oy kaybı yaşaması ise YDP’nin bugün içine düştüğü durumun habercisi idi.

Dünün muhalefet partisi ile bugünün iktidar partisi YDP arasında farklar olduğu da bir gerçek.

Dün sorumlu ve yapıcı bir muhalefet duruşu bugün yerini parti içi taht kavgalarına bırakmış durumda.

Dün ile tezat bir görüntü çizen YDP’nin bugünkü görüntüsü koltuk kavgası için birbirine düşen seçilmiş milletvekilleri ile yandaşlarının mücadelesinden başka bir şey değil.

YDP için çanlar çalmaya başlarken parti bölünme ve Kıbrıs Türk siyaset hayatından çekilme tehlikesi ile karşı karşıya.

Siyasi partiler içerisinde yaşanan güç mücadeleleri veya Başkanlık ile diğer yetkili organlar için mücadele etmek demokrasinin bir gereği elbette.

Ancak YDP içerisinde her ne kadar demokrasi teyamülleri içerisinde politik rekabetin devam ettiği iddia edilse bile “kazın ayağının öyle olmadığı” da tüm çıplaklığı ile ortada.

Genel başkanlık için yarışacak milletvekilleri Erhan Arıklı ve Bertan Zaroğlu’nun kullandıkları dile ve yöntemler ile de demokrasiye farklı bir anlam yükledikleri de ortada.

Muhalefette iken “denenmemiş parti” algısı ile kızgın sağ seçmenin oyları üzerinde etkili olan YDP’nin zor bir dönemde iktidarın küçük ortağı olmasının üzerine Genel Başkan Erhan Arıklı ile Lefkoşa milletvekili Bertan Zaroğlu arasında yaşanan başkanlık yarışında “kılıçların çekilmesi” ve “savaş baltalarının gömüldükleri yerden çıkarılması” sonrasında yaşanmaya başlanan süreçten YDP’nin güçlü çıkacağına inanmak ise sadece bir ütopya.

Ve parti içi demokrasiye siyasi hırsları ile verdikleri zararın da Kıbrıs Türk kamuoyunda YDP’ye karşı bir antipatiyi doğurduğunun da farkında değil, Genel başkanlık için yarışacak milletvekilleri Erhan Arıklı ve Bertan Zaroğlu.

Ve 11 Nisan 2021 tarihinde gerçekleştirilmesi düşünülen parti kurultayının YDP için bir kırılma ve dönüm noktası olacağı şimdiden belli.

Taht kavgaları ile YDP siyasi hayatının sonuna doğru yaklaşmakta