İKİ DEVLETLİ çözümün önündeki en büyük engel AB, AKEL, DİKO, ELAM, EDEK, Akıncı, CTP’nin AKEL kanadı, TDP’nin yarısı, BKP, YKP KİRLİ İTTİFAKIDIR

Rum yönetimi Başkanı Anastasiadis ve ona destek veren Rum liberalleri, milli direnişimiz sonucu gelinen aşamada, artık zamana oynama ve zaman içinde Türk Halkının azınlık olacağı ÜNİTER DEVLET hedeflerine ulaşmanın mümkün olmadığını anlamışlardır…

5 ÖNEMLİ NEDEN

Bu kendiliğinden değil, bizi sevdiklerinden değil, zorunluluktan, değişen konjonktürden olmuştur..

Anastasiadis’in strateji değişimini zorunlu kılan 5 neden vardır:

1- Türk Halkının azınlık olmayı ve Anavatanın garantörlüğünden vazgeçmeyi asla kabul etmeyeceğini, etkin siyasi eşitlikle garantörlüğün devamında ısrar edeceğini, Türkiye’nin de bu konuda Türk Halkına destek vermeye devam edeceğini anlamıştır.

2- Olası bir federasyonda, ambargolar sonucu geri bıraktırdıkları Kıbrıs Türk ekonomisinin zorluklarını ve haklarımızı gasp ederek elde ettikleri zenginliği bizimle paylaşmak zorunda kalacağını anlamıştır…

3- Olası bir federasyonda, Rum ve Yunan vatandaşlarına tanınmasını istedikleri 4 özgürlüğün, Türk-Yunan dengesinin korunmasında ısrar eden Türkiye’nin bastırması sonucu, Türk vatandaşlarına da tanınması gerekeceğini ve bunun adadaki demografik-ekonomik üstünlüklerine son vereceğini anlamıştır…

4- Rahmetli liderimiz Denktaş’ın ve Türkiye’nin yarım asırdır verdikleri büyük mücadele sonunda “siyasi eşitlik, iki kesimlilik, iki toplumluluk, iki kurucu devlet” en önemli BM parametresi haline gelmiştir. Ve, Akıncı’nın bu ilkeleri sulandıran korkunç tavizlerine karşın, BM, perde gerisinde Rum tarafına artık açıkça “federasyon siyasi eşitlik demektir..

Federasyon olacaksa siyasi eşitlik, iki kesimlilik, iki toplumluluk, iki kurucu devleti hazmedeceksiniz, fazla vaktiniz de kalmamıştır” demeye başlamıştır. Aksi takdirde BM Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmayacağı ifade edilmiştir..

5- Türkiye’nin, tek başlarına sahip çıkmak istedikleri Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakları kendilerine yedirmeyeceğinden ve bir aşamada artık askeri gücünü kullanarak bunu engelleyeceğinden, o aşamada ellerindeki Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de kaybetme riski olduğundan emin olmuştur…

Anastasiadis, işte bu noktada çevresindeki liberallerle de konuşarak, Türklerden alabileceği kadar toprağı alma karşılığında, sorunu süratle bir başka zeminde çözme zorunluluğunu hissetmiştir…

Verdiği karar şudur: -“ Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliğini, dönüşümlü başkanlığı,( Akıncı’nın tavizi sonucu sadece bir Türk’ün de olsa) her konuda Türk onayını almayı, (Akıncı’nın tavizi sonucu, 10-12 yıllığına da olsa) Türkiye’nin garantörlüğünün devamını (Akıncı’nın tavizi sonucu 650 kişiye de inse) Türk askerinin adada kalmasını, ( Akıncı’nın tavizi sonucu, dörde bir oranında sınırlansa da ) Türk vatandaşlarına 4 özgürlüğün tanınmasını ve Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklar nedeniyle Türkiye ile bir savaşa girerek elimdeki Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de kaybetme riskini göze alacağıma, gevşek bağlı bir federasyonu veya ayrılmayı tercih ederim, daha iyi…..

Böylece yüzde yüz Rumlardan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti bana kalır, Türklerden alabileceğim kadar toprağı alırım, tek başıma yoluma devam ederim, Türklerin de ne hali varsa görsün…

” Anastasiadis’in ve liberal Rumların, Türk Halkının ve Türkiye’nin direnişi sonucu en nihayet gerçeği kabul etmek zorunda kalması, Kıbrıs’ta ezelden beri savunduğumuz gerçekçi bir çözümü hiç olmadığı kadar yakına getirmiştir…

Yeter ki değerlendirmesini bilelim…

ÇÖZÜM KARŞITI KİRLİ İTTİFAK

Ne ilginçtir ki, Güney’de ve Kuzey’de yıllardır “ çözüm, federasyon, barış hemen şimdi” sloganlarının arkasına saklanarak siyasi ve maddi rant elde eden, “ilericilik-solculuk” kisvesi altında cep dolduran, milletvekili olan, makam ve servet yapan çözüm karşıtı statükocular, ufukta görünen iki devletli çözümü engellemek için süratle ittifaka gitmişlerdir.. İki devletli çözüme karşı çıkan AB emperyalizminin koordinatörlüğünde hareket eden bu çözüm ve barış karşıtları, Güney’de AKEL öncülüğünde, “AKEL, DİKO, EDEK, ELAM, EKOLOGLAR HAREKETİ”nden;

Kuzey’de ise Mustafa Akıncı öncülüğünde CTP’nin içindeki AKEL kanadından, onlarla işbirliği yapan TDP’nin yarısından, BKP’den, YKP’den ve bilumum sözde sol fraksiyondan oluşmaktadır…

Bu kirli ittifak, “iki ayrı devlet veya konfederasyon çözümü olacağına, daha iyisi, 50 yıldır sonuç üretmeyen ve çöken federasyon görüşmeleri bir 50 yıl daha devam etsin, federasyon olmayacaksa çözüm de, barış da istemeyiz, statükonun devamını tercih ederiz” demektedir…

Oysa Einstein “aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde etmeyi beklemek APTALLIKTIR” sözünü nerdeyse bir asır önce söylemiştir…

Bu durumda bu çözüm ve barış karşıtı kirli ittifaka “barış düşmanı APTALLAR İTTİFAKI” demek çok mu yanlış olur?

1975’den bu yana, tam 43 yıldır her gün köşe yazısı yazıyorum, Kıbrıs sorunu-tarihi konusunda onlarca kitabım yayınlandı…Sık sık şunu vurguladım:

- Gün gelecek Rumların büyük kısmı iki devletli çözümü kabul edecek ve o zaman bizdeki aptallar, ENOSİS’ci Rum faşistleri ve ırkçıları ile birlikte “hayır biz iki devlet istemeyiz, bağımsız egemen Türk devleti istemeyiz, iki devlet olacağına daha iyi Rum devletinde azınlık oluruz, siyasi eşitlik de istemeyiz” diyecekler…

İşte şimdi o gün nihayet gelmiştir…

Anastasiadis ve Rum liberallerin, milli direnişimiz, teslim olmayışımız sonunda, zorunlu olarak geldikleri bu noktada ona yardımcı olup, “gel kadife ayrılığı görüşelim, iki devletli çözümü konuşalım, Konfederasyonu konuşalım, bu sorunu süratle bu temelde çözelim, dostluk ve işbirliği dönemi başlasın, Türkiye ve Yunanistan’ı da buna katalım Doğu Akdeniz’i bir işbirliği ve barış bölgesi yapalım “diyeceklerine, Akıncı gibi dengesiz, yalpalayan, kendi siyasi geleceğinden başka bir şey düşünmeyen, oy hesaplarıyla Türkiye ile çatışarak bir yere varacağını sanan birinin ve AKEL gibi tarihi ENOSİS mücadelesi ile dolu, sosyal şöven, sosyal faşist, Yunan milliyetçisi bir parti ile Türk düşmanı diğer Rum partilerinin kuyruğuna takılarak gelen fırsatı yok etmeye çalışıyorlar…

Bu noktada tarihi görev iki devletli bir anlaşmayı savunan KKTC Meclis çoğunluğuna, UBP’ye, HP ile DP’ye, Kudret Özersay ile Serdar Denktaş’a ve kongrede seçilecek yeni UBP başkanına düşmektedir…

Son 50 yılda ilk kez önümüze gelen iki devletli çözüm fırsatının, çözüm-barış karşıtı statükocu KİRLİ İTTİFAK’ın heba etmesine göz mü yumacaklardır, yoksa, perde gerisinde iki devletli çözümün alt yapısını hazırlayan Anavatan Türkiye ile işbirliği halinde insiyatif alarak Anastasiadis ile iki devletli çözümü görüşecek yeni siyasi yapıyı oluşturacaklar mıdır?

Unutulmasın; tarih ve Halk, sadece önümüze gelen iki devletli çözüm fırsatını yok etmeye çalışan KİRLİ İTTİFAKI değil, buna seyirci kalanları da yargılayacaktır..