“Hükümetler proje fakiri” cümleciği ile “hükümetler proje üretmeli” cümleciği arasında çok bir fark yok aslında.

Ve hangisini tercih ederseniz edin, Hükümetlerin proje üretmede anlaşılmaz bir kısırlık ve eylemsizlik içerisinde olduğu gerçeğini değiştirmiyor her iki cümlecik de.

Suyundan mıdır havasından mıdır bilinmez ama proje üretmeme Hükümetlerin karakteri olmuş.

Ve belki de, Hükümetler içerisindeki en şanssız döneme denk gelen ise UBP-HP Hükümeti.

Elbette böylesi olağanüstü bir dönemden geçerken ülke, UBP-HP Hükümetinin proje üretmede ortaya bahane koyması da toplum tarafından yadırganmakta.

Gelmiş geçmiş proje üretmede kısır olan tüm Hükümetlerin aksine Covid-19’un neden olduğu olağanüstü zamanlardan dolayı UBP-HP Hükümetinin hem yükü ağır hem de bahane sunma kredisi toplum nazarında yok denecek kadar az.

Covid-19 pandemi dönemi ve sonrasında yaşananlar tüm ezberleri bozarken dünyayı alt üst eden salgının etkilerinin 2023 kadar azalarak da olsa devam edeceği ortada.

Böylesi bir dönemde ise Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte tüm kesimlere, özellikle de Devlet erkini elinde tutan UBP-HP Hükümetine büyük görevler düşmekte.

Ve UBP-HP Hükümetinin ise böylesi bir görevin farkında olmadığını iddia etmek ise bugün itibari ile acımasız bir yorum olacaktır.

Ancak özellikle sağlık, turizm, tarım ve yükseköğretim alanlarına dair Hükümetin hiç vakit kaybetmeden önemli adımlar atması, sorunlara kalıcı çözümler getirecek projeleri gerçekleştirecek uyum ve iradeyi ortaya koyması gerekli.

Covid-19 pandemi döneminin yarattığı olumsuz etkilerden ülke ekonomisinin en az zarar ile çıkmasının olmazsa olmazı ise sağlık, turizm, tarım ve yükseköğretim alanına yönelik projeleri hayata geçirmek.

Kısa, orta ve uzun vadeli gelişim planlarını hayata geçirmek UBP-HP Hükümetinin birinci önceliği olmalı.

Küçük bir coğrafyaya sahip olsa da, Kuzey Kıbrıs için tek tip gelişim planları ve projelerinin rasyonel ve işlevsel olamayacağı da bir gerçek

Salgının etkilerinin 2023’e kadar süreceği öngörülürken geleceğe yönelik en kötü senaryoya hazır olmama lüksümüz yok.

Bu noktada üretmeme ve kısa, orta ve uzun vadeli projeler için ortaya uyum ve irade koymama lüksü ise Hükümeti ve muhalefeti ile tüm siyaset kurumunun ancak özellikle de UBP-HP Hükümetinin yok.

Hükümetlerin karakteri ve ruhuna yerleşmiş olan proje üretmedeki kısırlık ve eylemsizliğin Kıbrıs Türk’ünün kaderi olmadığını ispatlama şansı ve fırsatı ise UBP-HP Hükümetinin önünde.

Ve kendisine altın tepside sunulan böylesi bir krizi fırsata çevirerek ülkenin kaderini değiştirme iradesini ortaya koyma noktasında Hükümeti ve muhalefeti ile tüm siyaset kurumunu engelleyen tek şey ise, akıllarda Cumhurbaşkanlığı seçiminin yüreklerde ise günü kurtaracak ve sadece kişilere hizmet eden siyasi oyunların olmasından başka bir şey değil.

Elbette gerek Hükümet içerisinde gerekse muhalefet içerisinde toplumsal fayda ve kamusal çıkarı ön planda tutan seçilmişlerin varlığı ise umut verici.

Tek çıkış yolu ise, “hükümetlerin proje üretmesinden” başka bir şey değil.