KKTC Devleti siyasi partiler yasasını yaparken, KKTC ve Anavatan düşmanlığını bayrak yapan bir particiliği değil, Halkın ve devletin çıkarları için çalışacak siyasi partiler kurulmasını ön görmüştür…
Bu amaçla da devlet bütçesinden siyasi partilere çok büyük miktarlarda devlet katkısı yapılmasını yasal güvence altına almıştır…
Yine aynı şekilde basın yasasını ve fikir ve düşünce özgürlükleri ile ilgili düzenlemeleri yaparken de amaç, Türkiye ve KKTC düşmanlığı yapan ve 5. Kol görevi üstlenen bir medya yaratılmasını değil, çok sesli bir toplumun yaratılmasını öngörmüştü..
Nitekim, hükümet tarafından 4 TV ve 4 gazeteye yılda 8 milyon TL kaynak aktarılıyor.
Ne yazık ki bugün bu gazete ve Rd- TV’lerin tek yayın amacı, Türkiye’den gelen paraları cepleyip, Türkiye ve KKTC’ye saldırmak, Rum devletine hızmet etmek olmuştur…

DEVLET KARŞITI SENDİKACILIK

Aynı şekilde KKTC Devleti, sendikaların kurulması için yasal düzenlemeleri yaparken de, KKTC ve Anavatan düşmanlığını bayrak yapan bir siyasal sendikacılığı değil, çalışanların ekonomik ve özlük haklarını koruyacak bir sendikacılığı öngörmüştü…
UBP hükümeti geçmişte, sendikaların güçlenmesi, rahat çalışması için kamuda örgütlü her sendikanın kamu görevlisi olan 3 yetkilisinin işe gitmemesine karşın, profesyonel sendikacılık yapmasına, ama maaşını da işe gitmiş gibi devletten almasına imkan tanıdı…
Bunlardan bazıları normal mesai içinde işe gitmemesine ve profesyonel sendikacılık yapmasına karşın, mesai bitiminden sonra ek mesaiye giderek maaşı kadar ek mesai almayı hazmedebiliyor
Bazıları ise kendileri ve eşleri her ay devletten toplam 20-30 bin TL maaş alırken, Güney’de Anastasiadis’e danışmanlık yapıyor, onun tarafından, onu temsilen güneydeki bir Rum okulunun yönetim kuruluna atanıyor, Rum TV’lerini ve gazetelerini gezerek maaşını aldığı KKTC devletine ve Türkiye’ye hakaret ediyor, yalan dolanla saldırıyor…
Hükümet yine güçlü sendika yaratmak için üyelerin aidatlarını kaynağında maaşından kesip toplu olarak sendikaların bütçesine yatırıyor…Böylece sendikaların grev fonlarını da güçlendiriyor…
Geçmiş UBP hükümetleri yine güçlü sendika yaratmak için bu sendikaların nakillerde, tayin ve terfilerde, kamu yönetimi ve milli eğitimde söz sahibi olmasını sağladı…
Ne ki, sendikaları ele geçiren bir kısım KKTC ve Türkiye düşmanı sendika ağaları, yıllardır, devletin çalışanlara daha iyi hızmet etmek için sağladığı bu imkanları, Rum propagandası yapmak, devleti yıkmak, Anavatan’a saldırmak, her Allah’ın günü KKTC’ye, Anavatan ve KKTC devlet ve hükümet yetkililerine küfretmek, yalan dolu açıklamalarla Türkiye ve KKTC’yi Dünya’ya şikayet etmek, Halkımızı “Türkiyeli-Kıbrıslı”diye bölerek iç çatışma yaratmak, dış güçlere hızmet etmek, ırkçı Rum yönetimiyle KKTC-Türkiye karşıtı bir zeminde işbirliği yapmak için kullandılar.
Özellikle öğretmen sendikaları, yaptıkları birçok eylemde Anavatan Türkiye ve KKTC devletini hedefe koymuştur..
Ekonomik sorunları, Halkı, Türkiye ve KKTC’den soğutup Rum devletine yamalamak için bir araç olarak kullanmaya başlamışlardır..
Aynı olguyu bazı siyasi partilerde de görüyoruz…Örneğin CTP ve TDP'nin bazı milletvekilleri ile yayın organları her gün Türkiye’ye ve KKTC’ye karşı zehir kusuyor..

HÜKÜMET YASAL DÜZENLEME YAPMALI

Dolayısı ile hükümetin artık, KKTC ve Türkiye karşıtı particiliğe, dernekçiliğe, yayıncılığa ve siyasal sendikacılığa daha fazla destek olmaması gerekmektedir…
Hükümet , kaynak aktararak kendisinin beslediği partilerin, medya organlarının ve sendikaların saldırılarına karşı devletimizi savunmak durumundadır…Bu bağlamda;
1- KKTC’ye ve Türkiye’ye saldırmayı esas amaç ve ana hedef haline getiren siyasi parti faaliyeti, siyasi sendikacılık, siyasi dernekçilik suç ve kapatma nedeni olmalıdır…Bu türden partilere devlet bütçesinde parti yardımı yapılmasına son verilmelidir…Bu amaçla Siyasi Partiler Yasası’nda, Sendikalar Yasası’nda, Dernekler Yasası’nda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır…

2- Devletten ödenekli sendikacılığa son verilmelidir...Devletten her ay milyarlarca lira maaş çekip kamu görevine veya okula gitmemek, bu imkanı devleti yıkmak, Meclise, polise ve fikirlerini beğenmedikleri kişi ve kuruluşlara saldırmak, Rum’a hızmet etmek, Anavatan’a küfretmek için kullanmak kabul edilemez. Bu suç teşkil eden eylemleri yapanlar derhal kamu görevinden uzaklaştırılmalıdır…

3- Aynı şekilde devletin her ay kamu görevlilerinden kestiği milyarlarca liralık aidatı düzenli olarak sendika bütçelerine yatırması ve bu devlet düşmanı sendikaları yapacakları yasa dışı eylemler için maddi yönden güçlendirmesi de son bulmalıdır.

4- Sendikacı olsa da hiçbir kamu görevlisinin veya öğretmenin, devlete, yasalara ve Anavatana saldırma, Hükümeti “uşaklıkla” suçlama, Rum ağzı ile “işgal” edebiyatı yapma, Türkiyeli-Kıbrıslı bölücülüğü yapma, devleti “kukla, alt yönetim, sahte” vb ifadelerle aşağılama ayrıcalığı yoktur…Bunları yapan kişilere kamu görevlilerinin tabi olduğu yasal mevzuat uygulanmalı ve bu kişiler derhal dairelerle okullardan uzaklaştırılmalıdır. Bu konuda bugüne kadar gösterilen hoşgörü kabul edilemez...

5- Grev, Toplu Sözleşme ve Sendikalar Yasalarında var olan boşluklar süratle doldurulmalı ve sendikalar keyifleri her istediğinde siyasi grev ve siyasi amaçlı eylem yapamamalı, devlete, Anavatana ve ulusal davaya yönelik saldırı eylemlerinde bulunamamalı, siyasi partilerle ortak platformlar oluşturamamalıdır…

6- Parti, Sendika, medya organı ve derneklerle gazetecilere ve sendikacılara yurt dışından yapılan tüm maddi yardımlar denetime ve vergiye tabi olmalıdır, bu türden mali yardımlar devlet üzerinden aktarılmalıdır…Hiçbir parti, sendika veya dernek, devletin bilgisi dışında dıştan para alamamalıdır, aldıkları paraları nereye harcadıkları konusunda devlete bilgi vermelidir…Dernekler de tüzüklerinde belirtilen amaçlar dışında siyasi faaliyetler yapamamalıdır…Bu amaçla Dernekler Yasası düzenlenmelidir…

7- Okul aile birliklerini bugünkünden çok daha etkin duruma getirecek düzenlemeler yapılmalı, eğitim sadece üç-beş sendika ağasının insiyatifine terk edilmemelidir.

8- Aynı şekilde sendikaların, memur ve öğretmenlerin nakil, terfi ve tayinlerinde ve müfredatta ağırlıklı söz sahibi olmasına son verecek yasal düzenlemeler de süratle yapılmalıdır.

DEVLET, KENDİNİ SAVUNMAK ZORUNDADIR

Bütün bunlar için artık hükümetin harekete geçmesi, süratle gerekli yasaları geçirmesi iç barış açısından zorunludur.
KKTC bir hukuk devleti ise, Hükümet ve Meclis bu görevden kaçamaz. En azından AB ülkelerinde var olan yasal düzenlemeler bizde de olmalıdır
Dış güçlerle, Rum yönetimi ve AKEL ile irtibatlı sendika ağaları, bazı partiler ve bazı gazete TV'ler, Türkiyeli-Kıbrıslı kavgası yaratmak, Anavatanı bizden, Halkımızı Anavatanından soğutmak, kaos yaratarak iç huzuru bozmak, Devletin Halka hızmet veremez hale gelmesini sağlamak, KKTC’yi yıkmak, Halkımızı Rum’a yamalamak için yoğun faaliyet içindedir.
Kıbrıs Türk Halkının ezici çoğunluğu, sendika ağalarına, satılmış medyaya ve içimizdeki 5. Kol’a artık DUR denmesini istemektedir
Görev Başbakan TATAR'IN ve UBP - HP hükümetinindir.
Bu listeyi 8 ay önce Başbakan Tatar'a verdik. Gereğini yapacağını söyledi. Ne ki hiçbirşey yapılmadı.
Bunların yapılmaması halinde, doğacak boşluğu bizzat devletine sahip çıkan halkın doldurması gündeme gelebilir, çünkü doğa boşluk tanımaz…
O zaman da kaos doğar…
Başbakan Tatar'ı cesur ve özü sözü bir olmaya devlete ve Anavatana sahip çıkmaya, devleti koruyucu yasaları çıkarmaya ve mevcut yasalardaki boşlukları doldurmaya bir kez daha çağırıyorum…