Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Adına ister komedi deyin isterseniz dram…

Dün meclis salonunda her ikisi de yaşandı çünkü!

Resmiye Canaltay yapılan ilk tur seçimde 23 oy alınca herkes bu iş tamam dedi…

Ama beklenen olmadı aksine oyları düştü ve ikinci turda 27 ret oyu çıkınca Canaltay’ın da Meclis Başkanlığı umutları bitti!

UBP’nin şu anda mecliste 19 vekili var, hadi hepsi ikinci turda Canaltay’a verdi diyelim…

Peki hükümette olan ve dışarıdan destek olan 3 bağımsız vekilden hangisi oyunu olumsuz olarak kullandı!

İşte bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz…

Canaltay’a darbe UBP içinden mi geldi yoksa hükümet ortakları ya da bağımsızlardan mı bilmesek de aslında gerçek olan şudur ki bu hükümet artık kendi ayağına kurşunu sıkmıştır!

Oysa hükümet olmak için verdikleri uğraşı, bakanlık ve müdür müsteşar atamalarında yapılan pazarlıkları düşündüğünüzde dün itibarıyla tam bir fiyasko yaşanmıştır…

Başbakan Ersan Saner, seçimden sonra kürsüye çıkarak erken genel seçim önermiştir…

Bunun için kimseye sordu mu bilemeyiz ama bize göre çok erken bir karar üretmiştir!

Sonuçta kendisi Başbakan ve UBP Genel Başkanı ama böyle önemli kararların biz en azından parti yetkili organları tarafından alındığını biliyoruz…

Bu arada UBP içinde biraz da makam hevesi nedeniyle hükümette kalmak isteyenler var ama bir de makam alamayanların durumunu da göz önünde bulundurmak gerekir…

Onların bir çoğu erken genel seçimden yana tavır koymaktadırlar!

Tabi ki makamlara getirilme şansı bulunduğu için…

UBP içinde bir de gerçekten parti ilkelerine bağlı, parti ve ülke menfaatlerini düşünenler var!

Hani şu yapılan her türlü müdahaleye karşı olanlar…

Kurultaya yapılan müdahalelere büyük tepki gösterdikleri halde konuşamayanlar!

Onların birçoğunun da erken genel seçimden yana olduklarını biliyoruz…

Tabi ki birilerine dersine verme duygularının da baki kaldığını!

Başbakan’ın erken genel seçim önerisinden sonra kürsüye çıkan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman gayet net ve azık bir şekilde vurgulayarak, seçimde ret oyunu Resmiye hanıma değil de UBP’ye verdiklerinin altını kalın çizgilerle söyledi…

Aslında bu birkaç kelime UBP kurultayına yapılan müdahaleye de gösterilen bir tepkinin ta kendisi idi!

Ne ilginçtir UBP’nin kendisi bile yapılan müdahalelere sessiz kalmayı yeğlerken, Ana Muhalefet Partisi Başkanı aslında bu sözlerle UBP’ye sahip çıkıyordu…

Tufan hoca doğru olanı söyledi!

Ret oyları Canaltay’dan daha ziyade yapılan müdahaleler ve bu konuda sessiz kalan, boyun eğen UBP üst yönetimineydi…

Daha önce çok kez vurguladık tekrar edelim…

Bu ülkeye erken bir genel seçim şarttır ama şimdi değil!

Bu konuda artık tren kaçmıştır…

Eğer seçim UBP-HP hükümeti yıkıldıktan sonra yapılsaydı ki bunu biz de çok istedik o zaman tamamdı!

Ama şimdi mümkün değil çünkü bu işler de ne çocuk oyuncağıdır ne de evcilik oyunu…

Bu ülkede salgın var!

Çok ciddi ekonomik sıkıntılar yaşanıyor…

Turizm dip yapmış, oteller bir bir kapanıyor!

Yine bir diğer lokomatif sektör üniversiteler önlerini göremiyor, geleceklerinin ne olduğunu bile bilmiyorlar…

Bütün bunlar yaşanırken erken genel seçim de nereden çıktı!

Ya da halkın vekili olmak acaba halkı yaşanan sorunların içinde ezip geçmek mi?

Dün meclis başkanlığı seçimlerinde alınan sonuçlarla hükümet ayağına resmen kurşun sıkmıştır…

Ama hükümete değil de biz asıl hükümetten icraat bekleyen insanımıza üzülüyoruz!

Böyle kapanmaya can kurban!

Hasta ve ölüm vakalarında ciddi bir artış olunca Rum Yönetimi 3 haftalık bir kapanma kararı üretti…

Rum basınından takip ettiğimiz kadarıyla memnun olmayan kesim yok gibi!

Bu karardan sonra Güney’de memnuniyetsizlik yok ama bu gelişmeden sonra bizde bir huzursuzluk yaşanmaya başladı…

Özel sektör temsilcilerinin ve çalışanlarının büyük bir kesimi bir ağızdan şöyle diyor;

“Böyle kapanmaya can kurban…”

21 günlük kapanma sürecinde Rum Yönetimi 400 Milyon Euro gibi çok büyük bir rakamı özel sektöre yardım olarak aktaracak!

Sektörlere bin ile 300 Bin Euro arasında kaynak aktarılacak…

Yani bu da demektir ki kapanma sürecinden özel sektör olumsuz olarak etkilenmeyecek…

Kıskanmıyoruz ama bu tür kararlara imreniyoruz!

Komşuda devletin gücünü görüyoruz çünkü…

Tabi ki bunda AB üyesi olmanın büyük avantajını yaşıyorlar ama bizde bin 500 TL’lik devlet katkısının ödenmesinde bile gecikmeler yaşanırken, adalet ve eşitlik ayaklar altına alınırken, insanlar arasındaki ekonomik uçurum her geçen gün daha da artarken iki devlet arasındaki önemli fark da net bir şekilde ortaya çıkmış oluyor…

İşte bu noktadan sonra Kıbrıs’ta çözüm isteği daha da artıyor!

Onun için çözümde diretenlere çok da kızmamak gerekiyor…

Güney’de bu gelişmeler yaşanırken bizde bazı olanaksızlıklar nedeniyle devlet ve devlet çalışanlarına karşı zaten yıllardan beridir olan kızgınlık ve sitem daha da fazla tırmanmaya başladı…

Hele de Başbakan Ersan Saner, yeni yılda yapılan zamların memur kesimine hayat pahalılığı verilmesi için yapıldığını söyledi ya!

Nasıl böyle bir acemilik yaptı anlamakta güçlük çekiyoruz…

Devlet çalışanına ve emeklisine hayat pahalılığını ödemek için iğneden ipliğe her şeye zam yapmak!

Başta esnaf kesimi olmak üzere özel sektörde şok etkisi yaptı bu sözler…

Özel sektör çalışanları hem doğal olarak hem de haklı olarak biz ödeyeceğiz devlet çalışanları kazanacak diye çok ciddi bir tepki ağı oluşturdular!

Sahi hangi akla hizmettir böyle bir zihniyet?

Bu yılların gerçeğidir ancak Başbakan Saner’in bunu insanların gözünün içine baka baka açıklamasının da mutlaka bir gerekçesi vardır diye düşünüyoruz…

Acaba şeffaflık ve dürüst politika böyle bir şey mi?

Hafta sonu tesadüf olarak bir iş insanı ile sohbet ettik…

Beyaz eşya ticareti yapıyor!

Son iki ayda 140 adet çeşitli beyaz eşya ürünü satmış…

Dikkatinden de kaçmamış;

Sattığı tüm ürünler devlet çalışanları tarafından satın alınmış…

Tek bir özel sektör çalışanı bile ne buzdolabı ne çamaşır makinesi ya da başka ürün almadı diye üstüne basa basa söyledi!

Bu arada kendisi de devlet çalışanı emeklisi, boş durmasın diye mağaza açmış…

Ama tespiti çok mühim tabi ki!

Hani şu 13’ncü maaş geleneği var ya bundan fazlasıyla yararlanmış bir şükür ediyor…

Bu örnek bile iki kesim arasındaki büyük uçurumu gözler önüne seriyor!

Özel sektör çalışanı geçim derdi çekerken devlet çalışanlarının ekonomik bir sıkıntısı yok…

Gül gibi geçinip gidiyorlar…

İşte bu yüzden sessiz çoğunluk özel sektör çalışanları ve esnaf kesimi Güney Kıbrıs’ta özele yapılan desteği görüp duydukça haliyle haklı olarak sitem ediyor!

Hele de kapanma söylentileri yapılınca yürekleri ağızlarına geliyor…

Zira yeni bir kapanma süreci yine sadece onları olumsuz olarak etkileyecek!

Devlet çalışanları yine çalışmadan kazanırken, onlar belki dükkan kapatacak, borçların üstüne borçlar eklenecek…

Onun içindir;

Güney’den gelen haberler sonrasında, ‘böyle kapanmaya can kurban’ demekten kendilerini alamıyorlar…

Yerden göğe kadar da hakları var!