Kıbrıs Türk’ünün zaman kaybına artık tahammülü yok.

Kıbrıs Türk’ünün “devlet”inin ise artık ne enerji ne insan ne de zaman kaybetme lüksü var.

Tüm ezberlerin bozulacağı ve “alışılmış çaresizliklerin” kırılma noktası yaşayacağı yeni bir dönemi inşa etmek toplumsal bir sorumluluktan öte tarihsel bir görev.

Ve böylesi tarihsel görevin de yükü siyaset kurumunun hem omzunda hem de vicdanında.

Omuz’da yük ve vicdan’da yara olmamalı artık, doğru ve sorumlu siyaset vizyonu ile yönetilmeyen Devlet ve bürokrasi.

Hükümet hemen kurulmalı.

Küçük siyasi hesaplar, Bizans oyunları ile koltuk kapma ve siyasetçilik ile köşe kapmaca oyunlarının geride kalması gereken yeni bir döneme girmek zorunda, siyaset kurumu da Devleti yönetme yetkisi ile iktidar da olan parti ve seçilmişler de.

Kıbrıs Türk toplumuna düşen görev ise yeni ve sorumlu siyaset anlayışı ile toplumsal fayda ve doğru Devlet yönetimi iradesini tüm samimiyeti ile ortaya koyacak yeni seçilmişleri var etmek.

Yeni ve bir o kadar da zorlu bir döneme girmekte, Kuzey Kıbrıs.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, olmamalı da zaten.

Kıbrıs Türk’ü Devletin adil ve toplumun da hak ettiği şekilde yönetilmesini, yapanın yanına kalmayacağı bir düzenin kurulmasını istiyor.

Devletin, popülist politikalar daha açık bir ifade ile seçilmişlerin yeniden seçilebilme zaaflarının esiri olmasını istemiyor artık, Kıbrıs Türk’ü.

Kıbrıs Türk’ü seçilme gailesi ile güçlü olanın Devlet bütçesini hortumlamasına göz yuman seçilmişleri de kabineyi de Hükümeti de görmek istemiyor artık.

Eskinin anlayışının ve felsefesinin ruhu ve karakteri olmadığı yeni bir Hükümet hemen kurulmalı.

Ve artık Devlet olma zamanı.

Devleti devlet gibi yönetme zamanı.

Kıbrıs Türk’ünün zaman kaybına artık tahammülü yok çünkü.

Çünkü Kıbrıs Türk’ünün “devlet”inin ise artık ne enerji ne insan ne de zaman kaybetme lüksü var.

Bahanelerin gölgesine sığınarak zaman ve kaynak israfının artık sonu gelmeli.

Sonu gelmeli artık siyaset kurumunun aktörlerinin –sağ ve sol fark etmeden- gönüllü “eylemsizlik” ile Kıbrıs Türk’üne ihanet etmenin.

Parlementer sistemin popülizmin esiri olmuş politikacıların elinde “oyuncak” olduğu böylesi bir düzen artık değişmeli.

Devletin üzerinde kendisini gören yapılar karşısında da siyaset kurumunun seçilmişlerinin eli ile Devletin namusunun “yedi kocalı Hürmüs”e döndürülmediği yeni bir dönemi inşa etmek zorundayız.

Düzensizliğin düzen haline getirildiği statüko – siyasi rejim anlamında değil bürokrasi ve Devletin yönetilememesi manasında kullanılmıştır- en büyük düşmanımız.

Ve statükoların esir aldığı ve düzensizliğin düzen olduğu bir yapı ile Devletin artık yönetilemeyeceğini bugünlerde daha derinden hissediyor ve çok daha iyi anlıyor, Kıbrıs Türk’ü.

Amerikalı antropolog Clifford Geertz’in “toplumsal ilişkilerin, kurumların ve değerlerin farklılaşma, ihtisaslaşma (uzmanlaşma), örgütleşme veya kökten yapısal dönüşümlere uğramayarak kendi içinde çeşitlenip karmaşıklaşması” olarak açıkladığı “evrimleşemeyen karmaşıklık” kavramı, ne güzel de anlatmakta, 2020’nin Kuzey Kıbrıs’ını.

Ve artık Kıbrıs Türk’ü ve ekmek derdi olan insanımız için Devlet olma zamanı.

Devleti insan için icraatlar ile devlet gibi yönetme zamanı.

Cesur ve çelik bir irade ile statükoların üzerine yürümeli artık, İktidar ve Hükümetler.

Geleceğe ihanet etmeden yeni bir gelecek kurmak zorunda, İktidar ve Hükümetler.

Ve hiç vakit kaybetmeden Hükümet hemen kurulmalı.

Kıbrıs Türk’ünün zaman kaybına artık tahammülü yok çünkü.

Çünkü Kıbrıs Türk’ünün “devlet”inin ise artık ne enerji ne insan ne de zaman kaybetme lüksü var.

Şimdi “evrimleşemeyen karmaşıklığa” çomak sokma zamanı.