Yargı’nın ülkede kalan son kale olduğunun göstergesidir, eski YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş davası.

Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş'un YÖDAK Başkanlığı görevinden alınması ile ilgili olarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından 14 Aralık 2016 tarihinde alınmış olan karar, Yüksek İdare Mahkemesi’nin verdiği emir ile iptal edilmesi, Cumhurbaşkanı’nın aldığı ve işleme koyduğu kararın “kanunsuz” ve “hükümsüz” olduğunun Yargı tarafından tescilidir.

Yüksek İdare Mahkemesi’nin hükmü ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın aldığı karar ve uygulamasının “kanunsuz” olduğunun ortaya çıkması sonrası gözler Saray’da.

Ve mesele artık bambaşka bir noktaya gelmiştir, Yüksek İdare Mahkemesi kararı sonrası.

Mesele, ne Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş meselesidir, ne de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı meselesidir.

Mesele artık, memleket meselesidir.

Ve ne yazık ki, mevcut YÖDAK Başkanı Akile Büke meselesi ise hiç değildir.

Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş’un kazandığı dava üzerinden Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya karşı bir toplumsal linç başlatılması meselesi de değildir mesele artık.

Ancak, işleme koyduğu kararın “kanunsuz” ve “hükümsüz” olduğunun Mahkeme tarafından karara bağlanması sonrasında , zaten sıkıntılı bir dönemden geçen ülke demokrasisi, kamu vicdanı ve toplumsal barış’ın bir yara daha almaması adına, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yapması gereken bir duruş ve ortaya koyması gereken bir irade de doğal olarak ortaya çıkmıştır.

Mahkeme kararı sonrası ortaya konacak duruş ve irade beklentisi de yine bugünden sonra mevcut YÖDAK Başkanı Akile Büke’nin de boynuna asılmıştır.

Kuvvetler ayrılığının uyumu ve devlet ciddiyetinin gereğidir, beklenen.

Bunun sokaktaki karşılığı da “kanunsuz” ve “hükümsüz” bulunan karara imza atan ile bu karar sonrası makamları işgal edenlerin, namuslu ve onurlu davranma zorunluluğuna dair bir beklentidir.

Çünkü hak gaspı ile makam hakkı elde edildiğinin kararıdır, Yüksek İdare Mahkemesinin verdiği hüküm.

Ve bugünden sonra yargı kararına saygı, kimsenin Cumhurbaşkanı olsa bile yargı kararlarının üzerinde olmadığının kabulünün devamı ve son kale yargı yanında kamu vicdanının da yara almaması için Mustafa Akıncı’nın şimdiki YÖDAK Başkanının istifasını talep ederek makamın boşaltılmasını ve eski başkanın talebi olsa da olmasa da görevine iadesini sağlaması, gerek yargı kararına uyma ve saygının gereği gerekse devlet adamlığı ve ciddiyetinin gereğidir.

Devletin ödeyeceği tazminat ve suçlu bulunması meselesinin de ötesindedir artık, Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş meselesi.

Daha basit bir ifade ile mesele artık bir “ilke” meselesidir.

Mesele, Prof. Dr. Gökçekuş meselesi olmanın ötesindedir.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya karşı bir toplumsal linç meselesi de değildir elbet.

Mesele hukukun üstünlüğü, demokrasi, devlet ciddiyeti ve yargıya saygı meselesidir.

Ama “sin da gülle geçsin” meselesi hiç değildir.