Hristofyas’ı aklayamazsınız!

“Kör ölür, badem gözlü olur” derler, asıl o hesap…


Rum yönetimi eski Başkanı, Meclis başkanı ve AKEL genel sekreteri Hristofyas ölünce, CB Akıncı’nın, CTP eski başkanı Mehmetli Talat’ın, CTP’lilerin, BKP’lilerin gözyaşı döktüğünü görünce, hayretler içinde kaldım.

“Kör ölür, badem gözlü olur” derler, asıl o hesap…

“Yoldaş” edebiyatı ile gözyaşları dökülürken, Hristofyas’ın aslında ENOSİS’i savunan, Kıbrıs Türk halkını azınlık gören, eşitliğimizi reddeden, Kıbrıs’ta eşitlik temelinde bir anlaşmayı engelleyen, CTP’ye verdiği sözü çiğneyerek Annan Planı’na bile HAYIR diyen barış karşıtı gerçek kişiliği gizlendi.

Halkımıza bir “barış meleği” olarak takdim edildi…

Salya sümük gözyaşları akıtarak ağlaşırlarken, onun Kıbrıs Türk Halkına yaptığı kötülükler unutturulmak ve aklanmak istendi…

HRİSTOFYAS AKLANAMAZ
Hristofyas, anılarında AKEL’in 1949’da ENOSİS Plebisitini başlatmasına, 1950’de ENOSİS Plebisitinin öncülüğünü Kiliseye devrederek tüm gücüyle destek vermesine sahip çıkmıştır…

Anılarında faşist Grivas ve gerici kilise liderliğindeki ENOSİS’ci EOKA’yı ve EOKA’cıları, “anti-emperyalist kurtuluş örgütü” olarak tanımlamıştır.

1963’de Kıbrıs Cumhuriyeti, faşist EOKA çeteleri tarafından işgal edilirken, Türk Halkı katledilip adanın yüzde 3’ünde kuşatma altına alınırken, 103 köyümüz işgal edilirken AKEL ve kendisi buna karşı mücadele etmemiştir.

AKEL’in 1966’da Kongresinde oybirliği ile aldığı ENOSİS kararına ve 1967’de Rum Meclisi’nde oy birliğiyle aldıkları ENOSİS kararına tam destek vermiştir…

Hristofyas ve AKEL, adada TEK HALK olduğunu iddia etmiş, Kıbrıs Türk Halkının ayrı varlığını inkâr etmiş, bizi Ermeni, Latin ve Maronitler gibi AZINLIK olarak nitelemiş, Halkımızdan “Kıbrıslıtürk” olarak söz etmiş, self-determinasyon hakkımızı inkâr etmiştir.

Rum Cumhurbaşkanlığı seçiminde ENOSİS’çi ve EOKA’cı Makarios’a, Kiprianu’ya, Papadopulos’a destek vermiş, onların izlediği Türk düşmanı politikalara arka çıkmıştır…

Devletimizi, kurumlarımızı, milletvekillerimizi, Meclisimizi ve Cumhurbaşkanımızı “YASADIŞI VE SAHTE” olarak nitelemiştir…

18 Temmuz 2008’de yaptığı açıklamada,“İki bölgeli-iki toplumlu federasyon ideal çözüm değil, Türk askeri ve yerleşiklerden kurtulmak için tek seçenektir… Güneşi Kıbrıs’ın üzerine dikmek, ölülerimizi adalete erdirmek, Kıbrıs’ın özgürlük kahramanlarının ve şehitlerinin ruhlarının sükûn bulması için AKEL yine en önde olacak…”demiştir

Cumhurbaşkanlığı görevinde Rum mevzilerini ve Yunan Alayı kampını ziyaretinde “ SİZ ŞİMDİ SINIRI BEKLEMİYORSUNUZ, BİZİM SINIRLARIMIZ GİRNEDE’DİR, BEŞPARMAKLAR’DAN ESEN HAVA ACI DOLUDUR, ÖZGÜR DEĞİLDİR, İŞGAL HAVASIDIR, ANA’LARDAN VE DADI’LARDAN ( Türkiye’yi ve Garanti Anlaşmasını kastediyor )KURTULMALIYIZ, KIBRISLITÜRKLERİN İŞGALE KARŞI AYAKLANMASINI İSTİYORUM” demiştir.

Başkan seçilmesinden kısa süre önce bir Rum gazeteciye yaptığı açıklamada kendisinin CTP eski Genel Başkanı Soyer’e, “ Ben Başkan olursam, Papadopulos’tan farklı bir politika izlemem söz konusu değil, benden yapamayacağım şeyler beklemeyin” demiştir…

12 Şubat 2009’da ENOSİS’ci “EOKA’ya ve EOKA mücadelesine saygılı olduğunu” açıklamıştır.

Müzakerelerde iki kurucu devletin siyasi eşitliğini ve dönüşümlü başkanlığı reddetmiştir.

Talat bile Hristofyas’ın görüşmelerdeki hakimiyetçi tavrı karşısında en sonunda pes ederek “ Daha ne yapayım, Saray Önü’nde kendimi mi asayım? Ellerinde olsa nefes almamızı bile engelleyecekler” demiştir…

O nedenle şimdi Talat’ın döktüğü gözyaşlarını gördükçe gülmekten kendimi alamıyorum…