Gündüz de değil. Gecenin görmeyen bir saatinde. Kişinin telefonu çaldı. Rehber dışı bir numara. Klasik efendim açılışından sonra karşıda tanımadığı bir kadın sesi. " Ben x parti millet vekili adayı senle görüşmek istediğimiz bir konu var. Şu konuma gelebilir misin"? diye sordular. Kişi biraz meraklı bir kişilik olduğu için verilen konuma gitti.

5 kişilik bir gurup ikisinin yüzüne aşina fakat diğer 3 kişiyi tanınmıyor. Hoşgelmişsin nasılsın ayaklarından sonra. Saadette yavaşça gelindi. Biliyorsun pazar günü seçim var. Senden 50 oy istiyoruz. Kişi dinliyorum diyerek sabırla bir sonraki hamleyi beklerken.. Masa üzerinde duran kişiye özel devasa zarf içerisindeki yüz elli bin (150 ) bin TL kendisinin olduğunu söylediler. O ana kadar ayakta dinlediği adaylardan masaya oturabilir miyim izni istedi . Aaa tabi ya buyur dediler.

Konuşabilir miyim?

Sayın x parti adayları. Eminim bu yazıyı siz okumasınız bile birleri sizlere mutlaka ulaştıracaktır. Sizler de kim olduklarınızı çok iyi biliyorsunuz.

O gün orada o masada sizlere cevaben verdiğim ama aslında sizlerin asla anlamayacağı cümlelerimi bir kez de yazılı sizlere ulaştırıyorum. Belki okuyarak anlayanlardansınız diye...

1) Ülke'yi para karşılığında satacak kadar şerefsiz büyütülmedik.

2) Karanlıkta kalarak evet sizlerin gözleri kör olmuş olabilir. Fakat halkın gözü artık kör değil.

3) Bile isteye geleceği para ile satacak kadar aç hiç olmadık.

4) Zehirli yılanı besleyecek kadar düşmedik.

5) Kendi ayağımıza sıkacak kadar da acemi değiliz.

6) Kulağa hoş gelen vaatleriniz ile sadece HALKIN sırtına basarak zirve yapmaya çalıştığınızı göremeyecek kadar kör, sağır ve de dilsiz değiliz.

Ve en önemlisi...

Benim yok. Fakat ailemin, sevdiklerimin, dost ve arkadaşlarımın ve de tüm bu ülkede yaşayan minik , çocuk, genç hiç bir çocuğun, hiç bir bireyin geleceğinden çalacak bu hırsızlığa ortak olacak kadar kansız, umursuz vede cahil asla değiliz.

Koltuk uğruna, cep uğruna yıllarca dereyi geçene kadar dayı dediğiniz. Günahınız kadar sevmediğiniz fakat sever görünmek zorunda olduğunuz zamanlarda (Şimdiki zaman gibi) HALK'A oynadığınız oyunlar. İşsiz sıfatsız kalan onca genci görmezden geldiğiniz. Biat ederek vede el eli ile yıllarca girdiğiniz gerdeklerden kendinize pay çıkartarak biz yaptık rolleriniz ile karanlıktan daha karanlığa giden bu ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel gerilemesinde büyük rolünüz olan sizlere asla ortak olmayız.

Benim çok ender olsa da bazen elimin de dilimin de ayarı olmadığını bilen bilir. İşte o anlardan birindeyim şu an. Ne verdiniz ki ne istiyorsunuz?

Elektiriğin peyderpey olduğu bir ülke haline getirdiğiniz. Sağlıkta ki çaresizliğiniz. Eğitimdeki kayda değer açığınız. Size gelen emirleri PEKİ diyerek kabul etmeniz. Ülkenin havalimanı mı? Elektirk kurumu mu? Telekomünikasyon dairesi mı? Ve bunun gibi ... Hangisine ne kadar sahip çıktığınız. Petrol ve gazı ülkeye getiremediğiniz. Yaralı vatandaşına merhem olmayıp öl demeniz. Eğitimde sekteye uğrayan onca gençin geleceğinden kaşığı geçtim kovalarla çalışınız mı? Evine 4 ekmek götürenin elinden 2 ekmeği alışınız mı? İki işte çalışmak zorunda bıraktığınız halkı mı? Zamanında denediniz başarı elde edilmedi. Şimdi ise oy satın alarak denemleriniz sürmekte. Kaç yıllık maziniz var o da ortada zaten.

HAYIR ...

Ben ve benim gibi düşünen onca insanın bu gözle görülür HIRSIZLIĞA bırak ortaklık etmeyi artık izni yok.

Sizin 50 oya karşılık sunduğunuz teklifi biz kimsesiz çocuklarımıza, yardıma muhtaç ailelere, eğitim de yalnız bırakılan gençlerimize şahsi yardımlarla süre gele yapıyoruz zaten.

KUSURA BAKMAYIN.. .SİZ SÖYLEMEMİŞ BENDE DUYMAMIŞ SAYAMADIM BU KEZ !!

KARAKUŞ