30 defa satıldım

Yüzlerce kadın ve çocuk vardı. 6 ila 9 yaş arasında pazarlanan kız çocuklarının sayısı çok fazlaydı. Çocuklardan 7 yaşında olan sağır dilsizdi ve sürekli tecavüze uğruyordu…’’

‘‘Sabaha kadar Ğali ve Şaha’ya defalarca tecavüz ettiler. Haykırış seslerini duyuyor fakat hiçbir şey yapamıyordum. 15 yaşındaki Nazdar adlı arkadaşımın, tecavüzden dolayı akli dengesi bozuldu. 9 yaşındaki Şilan adlı bir kız çocuğuna ise Kur’an dersi bahanesiyle defalarca tecavüz edildi…’’

‘‘Babam yok, hayallerim yok, okulum yok… ‘‘

Bu ifadeler terör örgütü IŞİD’in esir aldığı ve daha sonra kaçmayı başaran Ezidi kadınlara ait. IŞİD’in Irak, Suriye, Katar, Suudi Arabistan ve BAE sınırları içinde kurulan “kadın pazarlarından kaçmayı başaran Ezidi kadınların anlattıkları bir sisteme işaret ediyor…


Son yılların akıl almaz işkence ve katliamlarına imza atan terör örgütü IŞİD, işgal ettiği yerlerde esir aldığı Türkmen, Şii, Ezidi, Hristiyan ve Kürt kadın ile çocukları köle pazarlarında satıyor. 3 Ağustos 2014’de Irak’ın Kürdistan Bölgesindeki Şengal Dağı ve çevresindeki Ezidi halkına yönelik IŞİD saldırısının etkileri sürüyor. Saldırı sırasında on binlerce kişi çocuklarının, anne ve babalarının gözleri önünde baş kesme gibi yöntemlerle öldürüldü. Öldürülenlerin sayısı henüz tam olarak netleşmedi. 400 bin Ezidi, göç etmek zorunda kaldı ve statüsüz sığınmacı olarak son derece zor koşullarda, halen birçok ülkede kamplarda yaşıyor. Sayılarının dört binin üzerinde olduğu tahmin edilen Ezidi kadın ve çocuk, halen IŞİD’in elinde esir olarak tutuluyor. IŞİD, Ezidi halkına uyguladığı insanlık dışı muameleleri, benzer biçimde Süryani, Türkmen, Şii Şabak ve kendilerinden olmayan Araplara karşı da uyguluyor. “Savaş ganimeti” olarak kaçırıp köle ve cariye pazarlarında defalarca farklı kişilere sattığı yetişkin kadınlar ve kız çocukları, bugün Irak, Suriye, Katar, Suudi Arabistan, BAE sınırlarını içine alan geniş bir coğrafyada alıkonuluyor. Türkiye de bu konuda geçiş güzergahı olarak kullanılıyor. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’da kurulan “Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu”, IŞİD’in elinden kurtulmayı başaran kadınlarla görüşerek, kadınların yaşadıklarını raporlaştırdı.

‘BABASININ ÖLÜSÜNÜN ALTINDA SAKLANARAK KURTULDU’

IŞİD’in esir aldığı kadınlardan 23 yaşındaki Z.X: “DAİŞ içeri girip kadınları ve çocukları dışarı çıkardı. İçerde kalan 27 erkeği ise bir odaya kilitledi. Ardından daha yaşlı kadınlar ve çocuklar ayrı, genç kadınlar ise ayrı tutulacak şekilde bizi iki gruba ayırdılar. Bir yıldan üç yıla kadar yeni evli olan kadınları da bizim grubun içine aldılar. Annem ve amcamın eşinin de içinde bulunduğu daha yaşlı kadınların ve çocukların içinde bulunduğu grubun üzerine benzin döktüler. Bizim grup 23, annemin bulunduğu grup ise 12 kadından oluşuyordu. Onların grubunda sayısını aklımda tutamadığım kadar çok çocuk bulunuyordu. Tam annemin içinde bulunduğu grubu yakacaklarken telefonları çaldı ve birileri onlara telefonda ‘genç olanları Siba Şeyh Xıdır köyüne getirin ve ardından diğer kadınları yakmak için geri dönün!’ dedi. Onlar da bizi Siba Şeyh Xıdır Köyü’ne bırakıp dönene kadar ise annemler kaçmayı başarmıştı. Fakat babamın içinde bulunduğu 27 kişilik erkek grubu kilitli oldukları için kaçamamışlar. Onların kafalarını kesip öldürdüler. Bir kuzenim ise babasının ölüsünün altında saklanarak sağ kalmayı başarmış.”

‘7 YAŞINDA SAĞIR DİLSİZDİ VE SÜREKLİ TECAVÜZE UĞRUYORDU’

Daha sonra Baaj Köyü’ne götürüldüklerini, orada 2 saat kaldıktan sonra diğer kadınların Musul’a götürüldüğünü belirten Z.X., “Biz, aramızdaki kız çocuklarıyla birlikte ortalama 500 kişiydik. Bizi bodrum katına koydular. Ardından bekar ve bekar olmayanları ayırdılar. Bir amcamın kızı hamile olduğu için; onun yanında kalıp ona bakabilmem için beni pazara satmaya götürmediler. Her günümüz dayakla geçiyordu. Bir gün amirleri geldi ve 24 yaşında olan Cilan adlı arkadaşımı kendine seçti. Arkadaşım bu durumu kaldıramadı ve kendini banyoya kapatarak intihar etti. Baaj Köyü’nde 8 gün kaldıktan sonra 27 kadın, Tıl Kasır Köyü’ne götürüldük. Burada sürekli kadın değişimi oluyordu, yüzlerce kadın ve çocuk vardı. 6 ila 9 yaş arasında pazarlanan kız çocuklarının sayısı çok fazlaydı. Bir amir beni sadece yemek yapmak için satın almıştı. Burada geçen 10 günün ardından Tıl Azir’e bağlı Verdiye Köyü’nde yaşayan birine satıldım. Ardından Tıl Kasır Köyü’ndeki eski satıldığım adam yeni adama telefon açtı ve kendine birkaç kız çocuğunu satın aldığını ve benim onlara yemek yapmam gerektiğini söyleyerek geri çağırdı. Bu çocuklardan 7 yaşında olan sağır dilsizdi ve sürekli tecavüze uğruyordu” dedi.

‘ÇOCUĞA KUR’AN DERSİ BAHANESİYLE DEFALARCA TECAVÜZ EDİLDİ’

Tanık olduğu korku dolu anları anlatan Z.X. şöyle devam etti: “Kız çocuklarının yanında 5 gün kaldım. Ardından beni bir amir götürdü. Ellerimi, ağzımı ve gözlerimi bağladı ve yolda bana tecavüz etti. Ardından bir adam geldi beni, 12 yaşındaki Ğali ve 14 yaşındaki Cihan ve Şaha adlı arkadaşlarımı bilmediğimiz bir yere götürdü. Bu kişi bizi kandırıp, ‘‘sizi Şengal’e götürüyorum’’ dedi. Kaldığımız yer Şengal değildi. Her defasında bize, ‘‘yollar bozuk sizi daha sonra götüreceğim…’’ diyordu. Sonra bir gece yarısı birkaç erkek, Ğali ve Şaha’yı aldılar. Bana, ‘onlar bu gece bizim yatağımızda uyuyacak!’ dediler. Ben de bunu kabul etmedim. Bu yüzden ellerimi ve ayaklarımı bağladılar. Ebu Kerem ve Ebu Abbas adlı DAIŞ çeteleri beni saatlerce dövdü. Şu anda bile hala rahat şekilde yürüyemiyorum. Kafamı kırdılar. Sabaha kadar Ğali ve Şaha’ya defalarca tecavüz ettiler. Haykırış seslerini duyuyor fakat hiçbir şey yapamıyordum. Sabah ise Ğali ve Şaha’yı kendileriyle beraber Musul’a götürdüler, ben ve Cihan’ı da tekrar Til Kasır’a geri gönderdiler. Onlardan bir daha hiç haber almadım. 15 yaşındaki Nazdar adlı arkadaşım, tecavüzden dolayı akli dengesi bozuldu. 9 yaşındaki Şilan adlı bir kız çocuğuna ise Kur’an dersi bahanesiyle defalarca tecavüz edildi. Adam (ona Kur’an öğretiyorum) diye odaya kapatıyordu. Bir arkadaşım onu tek bırakmak istemedi. Üç günün ardından onu tek başına odaya kapattı, ellerini bağlayıp ona tecavüz etti. Ardından Musul’ da yaşayan yaşlı bir Suriyeli’ye sattı. Ondan da bir daha hiç haber alamadım.”

“SİZİ SUUDİ ARABİSTAN VEYA SURİYE’YE GÖTÜRÜP SATACAĞIZ”


Çocuk sayısının çok fazla olduğunu ve çocukların her gün tecavüze uğradığını anlatan Z.X., “Kaldığım bir evde dilsiz olan 7 ve 8 yaşındaki kız çocuklarına tecavüz ettiler. Kuzenleri buna karşı çıkınca onu dövdüler ve kafasını iki yerden kırdılar. Daha sonra 13 yaşındaki bir kızla beni, başka çocukların olduğu yere götürdüler. Bize sürekli, ‘sizi daha sonra Suudi Arabistan veya Suriye’ye götürüp satacağız’ diyorlardı. Bir gece dayanamadım ve kaçış yollarını aradım. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir kaçış yolunu buldum ve denemek istedim. Yanıma 13 yaşındaki bir kız çocuğunu da alıp kaçmaya başladım. Diğerlerini yanıma alamadım, onlar kaldı. Yürüyerek bir eve ulaştık. O ev bize sahip çıktı fakat sabah kendilerinin de öldürülmesinden korktukları için bizi bir sokağa bıraktılar. Ardından sokaklarda susuz ve aç şeklinde iki gün yürüyerek Peşmerge Komutanı Kasım Şeşo’nun grubuna kendimizi ulaştırdık ve kurtulduk.

‘ÖNCE 700 DOLARA EN SON 10 DOLARA SATILDIM’

“O günlerin geride kaldığına hala inanamıyorum” diyen Z.X, “Düşünsenize her defasında suyumuza insan pisliği karıştırıyorlardı ve bize içiriyorlardı. Soğuk su ile bize işkence yapıyorlardı. Ben oradayken aşağı yukarı 5 bin kadının esir olduğunu gördüm. Geçenlerde bir arkadaşım bana telefon açtı ve Tıl Alfer’de olduklarını söyledi. Şu an kesin ve net bir şekilde hala kadınların Tıl Alfer, Baac, Aseyba, Rabia, Şengal, Koço, Tıl Azêr, Suudi Arabistan, Suriye’nin başta Rakka kenti olmak üzere birçok kentinde ve Katar’ da satıldıklarını biliyorum. Bakire olanlar 2.500 Dolara satılıyordu. Birçok kadın hamile kaldıklarını söyleyerek satılmaktan bu şekilde kaçmayı başarıyorlardı. Bir süre sonra inanmadıkları için hamile olduklarını söyleyenlerden test için idrar istediler. Zaten yüzlerce hamile kadın vardı. Bazıları hamile kadınların idrarını kendi idrarları olarak gösterip yine satılmaktan bu şekilde kurtulmayı başardı. Ben bir defasında 700 Dolara satıldım. Neredeyse 30 defa satıldım. Satışlar 10 Dolara kadar iniyordu. Kız kardeşlerim hala Suriye’de ve onu kurtaramıyoruz. Kız kardeşim ne kadar kaçsa da her defasında yakalanıyor. Her gün dayak yiyor ve tecavüze uğruyor. Ben oradayken kadınları yakarak işkence yaptıklarına dahi şahit oldum. Kaldığım evde 3 ve 6 yaşındaki çocuklara dahi tecavüz edildi. Birkaç defa intihar etmeyi düşündüm fakat yanımda kalan küçük çocukları gördükçe onları yalnız bırakmamak için vazgeçiyordum. Hala şoktayım. Bu durumu bir türlü atlatamıyorum” dedi.

‘ÖNCE SATIN ALAN TECAVÜZ EDİYOR, SONRA BAŞKALARINA İKRAM EDİYORDU’

Kurtarmayı başaran 20 yaşındaki H.X. aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu yaklaşık 500 kişi olduklarını söylüyor. “Bize zorla Kelime-i Şahadet getirttiler, şahadet getirmeyenleri ise dövüyorlardı” diyen H.X. şunları söyledi: “şahadetin ardından sadece gözlerimizin dışarıda kalacağı şekilde kara çarşaf giydirdiler. Ellerimizi bağlayıp pazarda bizi 30’ar kişilik farklı gruplara ayırıp bir kişiye sattılar. O kişi de bizi tek tek pazarda sattı. Kaç defa satıldığımı hatırlamıyorum. Beni ilk olarak bir şeyhe sattılar. Onun elinde 3 ay kaldım. Kız kardeşim ve amcamın kızı da satıldığım şeyhe satıldı ve bize tecavüz etti. Sonra bizi alan şeyh bizi arkadaşlarına hediye etti. Bu kişiler ise bizi kura çekerek seçti. Yazı-tura şeklinde para döndürdüler ve bilen kişi ilk seçen oluyordu. Şiddet, dayak ve tecavüz saldırılarıyla geçen günler nasıl olabilir ki? Bize, ‘kâfirler!’ diye hitap ediyorlardı. Onların elindeyken kendimi çok çaresiz ve ölü gibi hissediyordum. Sonra beni çok yaşlı birine sattılar. O kişi de daha bana tecavüz etmeden öldü. Bir gün tepemizde hava saldırısı başladı. Hava saldırısında beni satın alan kişi öldü. Bu sayede ben de kaçmayı başardım. Kara çarşaf giydim ve yalın ayak bir şekilde gücüm yettiğince kaçmaya başladım ve kurtuldum.”

‘Babam yok, hayallerim yok, okulum yok…’

17 yaşındaki W.X. adlı çocuk da yaşadıklarını şöyle anlattı: “Birçok kız çocuğunun bir arada olduğu evde 2 ay kaldık ve burada defalarca tecavüze uğradım. 45 yaşında olan bir adam tarafından defalarca ellerim bağlı bir şekilde tecavüze uğradım. Çok kaçmaya çalıştım fakat başaramadım. Yanımda 10 yaşındaki kız çocuğu vardı ve o 40 yaşındaki adam tarafından defalarca tecavüze uğruyordu. Gece sesini duyuyordum. Şengal’de önceki hayatım çok güzeldi. Okuyordum ve hayallerim vardı. Babam vardı. Şimdi o yok ve hayallerim de yok. Okulum da yok. Psikolojik olarak kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Onlara benzeyen tüm erkeklerden nefret ediyorum. Her gece kabusum oluyorlar. Tecavüze uğradığımı görüyorum ve beni tekrar kaçıracaklarını görüyorum. Onlardan söz ederken dahi çok korkuyorum. Çok ama çok korkuyorum.”

Kaynak: http://www.noktadergisi.info/dosya/30-defa-satildim-h13545.html