Pandemilerin soğuk yüzü toplu ölümlerdir.

Tıpkı savaşlar gibi, tıpkı doğal afetler gibi.

Tek tek ölümler hatırlanmaz, iz bırakmaz.

Ama toplu ölümler tarihe kazınır.

Dünya adeta bir Koronavirüs hipnozunda.

Virüs gerçek, hastalık gerçek, ölümler de gerçek.

Ama davranışlarımız hipnoz altında.

Pozitif vakalara, yoğun bakımdaki hasta sayısına, ölümlere odaklı insanoğlu.

Vaka artınca panikliyor, azalınca rahatlıyoruz.

Yoğun bakıma hasta girince kahroluyor, yoğun bakımdan hasta çıkınca zafer çığlıkları atıyoruz.

Ölüm olursa suçlusunu arıyoruz linç etmek için adeta.

Sosyal medya hesabından PCR pozitif çetelesini tutuyor bazıları, gün be gün, an be an.

Hastanede yatan hasta sayısını açıklarken, ‘’ne yazık ki’’ diye başlıyorlar, bazen de ‘’çok şükür’’ diye cümlelerine.

Ülkemizde de durum aynı.

Koronavirüs’ün öldürmesinden kaçıyoruz.

Kapılar kapalı, karantina şart.

Okulların açılmasına temkinle yaklaşıyoruz.

Sağlık altyapısızlığı paniğe sürüklüyor hepimizi.

Acil Durum Hastanesi yaptırıyoruz alel acele!

Ne için?

Ölmeyelim diye!

Peki soralım şimdi?

Mart 2020’den bu yana COVID-19 nedeniyle kaç kişiyi kaybettik?

Dört.

Mart 2020’den bu yana kaç kişi trafik kazasına kurban gitti, kaç kişi madde kullanımına kurban gitti, kaç kişi öldürüldü, kaç kişi kanserden kaybedildi, kaç kişi kalp krizinden kaybedildi, kaç kişi evinde ölü bulundu?

Onlarca!

Siyasiler neye konsantre?

Sözüm ona, Koronavirüs ile savaşa!

Halkımızın dikkati nereye odaklandı?

Sözüm ona Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetmemeye!

Çelişki nerede?

Ses getirmeyen ölümleri görmezlikten gelmekte!

Madde kullanımından gençlerimiz kaybediliyor bu dünyada.

Siyasilerin sesi çıkmıyor!

Kanserden sevdiklerimiz kaybediliyor bu dünyada.

Koruyucu önlemler alınmıyor!

Damar hastalıkları aldı başını gidiyor bu dünyada.

Kimse umursamıyor!

Yiyoruz, içiyoruz, yaşıyoruz hoyratça.

Marifet virüsten korunmakta!

Zira, hiçbir ölüm ses getirmiyor, her ölüm unutuluveriyor artık!

Koronavirüs popüler olduktan sonra…

İletişim: 0542-8529899