Gün yok ki ülkemizde sağlıkla ilgili bir konu tartışılıyor olmasın.

Bozukluğu bir yana, düzeltilebilme umutları da her daim bir başka bahara bırakılıyor.

Sağlıksızlığın tozu dumanı içerisinde, yine sağlıkla ilgili olsa da, gözümüzden kaçırdığımız çok önemli bir konu var.

Güzellik merkezleri konusu…

Ülkemizdeki sayıları bilinmiyor.

Açılmaları ile ilgili hiçbir kriter yok!

Çalışanlar muamma,

Hangi kurumun denetlemesi gerektiği ise muallakta!

Ülkemizdeki güzellik merkezlerinde, kimlerin çalıştığını/çalıştırıldığını falan bir kenara bırakalım, buralarda kullanılan cihazların tıbbi cihaz kategorisinde olup olmadıkları, insan sağlığını doğrudan ya da dolaylı etkileyip etkilemedikleri, hangilerinin hangi yetkiler çerçevesinde kullanılması gerektiği, hijyen koşulları ise tamamen sahipsiz değerli okurlar!

Bugün apartman dairelerinde, hatta ve hatta, bireylerin kendi ikamet ettikleri evin bir odasında, birçok güzellik uygulamalarının, devletin denetiminden uzak bir şekilde yapıldığı bir gerçektir.

Üstelik bazı güzellik merkezleri var ki, sanki Sağlık Bakanlığı’nın gözünün içerisine sokarcasına, isminin sonuna bir de ‘’medikal’’ ekleyiveriyor!

Tıbbi bir uygulama olan el-ayak bakımını, bir bakıyorsunuz ki, idealist geçinen bir güzellik uzmanı yapmaya çalışıyor. Yeri geliyor, cerrahi müdahaleye kadar gidebilecek bir tırnak batmasına ya da düpedüz tırnak enfeksiyonuna tanı koyup tedaviler verebiliyor!

Daha iki yıl öncesine kadar, lazer ile ilgili uygulamaları yapan cihazlar (lazer epilasyon, dövme silme vb.), Class-3 olarak tabir edilen tıbbi cihazlar kapsamında idi. Sağlık Bakanlığı’ndan onay alınmadan ülkemize sokulması imkansızdı!

Doktorlar, bu cihazlar ülkemize girerken, kendi kontrollerinde ve klinik ortamında kullanacaklarına dair imzalar atardı.

Ancak, her ne hikmet ise, bu cihazlar artık bu kapsamın dışında, yani kişilere doğrudan uygulanan, sağlık durumlarını olumsuz etkileme riski olan bu cihazları mahallenin kasabının bile ülkeye sokma hakkı var artık değerli okurlar!

Diğer taraftan, vücudun bütünlüğünü iğne ile bozan birtakım uygulamalar, kan ile yapılan PRP denilen uygulama, botox olarak bilinen ve kasların geçici felç edilmesi gibi, tamamen tıbbi olan uygulamalar kapanın elinde kalıyor adeta!

Sağlık Bakanlığı ise tüm bu konularda tamamen devre dışı!

Buralarda çalışanlara gelince.

Görev ve yetki tanımları tam olarak yapılmış değil.

Üstelik, en popülerleri de Rus yerleşiklerimiz değerli okurlar.

Kayıtlara bakıldığında ise, kaçının kayıtlı olduğunu ise kimsenin bilmediği gibi devletimiz de bilmiyor.

Güzellik uygulamaları yapmak, yetkili olanların hakkıdır.

Güzellik merkezlerini işletmek, yetkili olanların hakkıdır.

Güzel olmak ise herkesin hakkıdır.

Ancak, güzellik merkezlerini Allah’a emanet etmenin, tıbbi cihaz kapsamında olması gereken cihazların evin bir odasında, ehliyetsiz kişiler tarafından kullanılmasına göz yummanın, halkımızın sağlığı ile oynanmasına seyirci kalmanın ise neyle eş değer olduğuna ise bırakalım sayın devlet büyüklerimiz ve ilgili kurumlar cevap versin…