Kimsenin kimseye saygısı kalmamış.

Üstüne üstlük bazıları yaptıkları hukuksuzlukları kendilerine hak olarak görmeye başlamış.

Gürültü konusuda bunlardan biri ve  başlı başına bir dert olmaya devam ediyor.

Eğlence mekanlarının yada iş araçlarının saat mefhumu tanımadan yaptığından değil.

Abartılı eksozu ile Pazar sabahı dahi ortalığa dehşet saçan araba sürücülerinden bahsedeceğim.

Akşamın bir saati sokak aralarında dolaştıkları yetmezmiş gibi şimdide Pazar sabahlarıda ayni saygısızılığı yapmaya başladılar.

Ne dinlenmek için bir tek pazarı olanlar, ne yatağında hasta yatan yaşlılar, nede kundaktaki bebekler umurlarında değil.

Günümüzde, huzuru etkileyen bir kirlenme biçimi olan gürültünün, çevre sorunları arasındaki önemi sağlık sorunu olarakta  gittikçe artmakta.

Kamu huzurunu bozacak her konuda olduğu gibi bunada sessiz kalmak yalnıza yapılan hukuksuzluğun devam etmesinden başka bir işe yaramaz.

 Bunun içinde artık dayanamayıp dün Pazar sabahı bu hukuksuzluğu yapanlara sosyal medyadan bir mesaj gönderdim.

Yaptıkları gürültünün insan sağlığına olumsuz etkileri olup olmadığını eğer bilmiyorarsa öğrenmelerini biliyorlarsada ve yapmaya devam edeceklersede sonuçlarına katlanmalarını ifade ettim.

Bugünkü yazımın konusu da bununla ilgili;

Ve açıkça söylüyorum  amacım kesinlikle gözdaği vermek .

Evet yasal olarak yapabileceklerim konusu ile korkutmak.Yapabiliersem  güzellikle vazgeçirmek.

Yok olmuyorsada yasal yoldan caydırmak.

Çünkü başka türlü olacağı yok.

Kendisinden başkasını önemsemeenlere karşı benim önemsediğim bir ailem,sokağım ve ilçem olduğunu hatırlatmak gerekiyor..

Bir vatandaş olarak onların gürültülerine  karşı benimde bu gürültüyü önlemeye karşı yapabileceklerim  olabileceğini  göstermek gerekiyor.

Benim,ailemin  ve başkalarının adeta bir cinayete tevessül eder gibi sağlığı ile oynamalarına izin vermeyecek olanlar olduğunu göstermek zorundayız.

Çünkü kendinden başkasını umursamayanlara, toplum huzurunu bozanlara, cana kast edenlere karşı  verilecek tek birşey var.

O da ceza.

Uluslararası Standartlar Örgütünün (ISO) normal saydığı gürültü düzeyi 58 desibeldir.

60-90 arası huzur bozucudur,

90-120 dB arası ve daha yukarı ise ruhsal ve organik bozukluklara neden olucudur (Özdemir, 1997: 145).

 140 desibelin üstündekiler ise ciddi beyin tahribatına neden olabilmektedir (Görmez, 1997: 64).

Son yıllarda yapılan çalışmalara göre sağlık çevreleri gürültüye maruziyet işitme yitimlerinin yanı sıra kortizol ve epinefrin düzeylerini de etkilediği söylenmektedir.

 Çevresel gürültü 60 dB olduğu zaman katekolamin ve kortizol düzeylerinin arttığı ve bunun da insanda konsantrasyon, iletişim ve uyku bozukluklarına yol açtığı belirtilmektedir.

Dünya Sağlık Örgütü  (WHO) tarafından1971 yılında yapılan bir çalışmada “gürültünün, insan sağlığına karşı tehdit olarak görülmesi gerektiği” ortaya konulmuştur.

Gürültünün insan bedenine tüm bu sağlık tehditleri ortada iken sizi bilmem ama ben kayıtsız durmam.Duramam.

Belki bir süre sabrederim fakat en sonuna gereğini  yaparım.

Zaten Anayasada bize bu hakkı vermiş.

Anayasamızın  Çevrenin Korunması başlıklı 40 maddesinde “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” diyor.

Anayasa, çevreyi herkes için bir hak olarak görmüş.

Çevre hakkını temel hak ve özgürlükler kategorisinde sağlıkla birlikte düzenlemiş ve korunmasını hem vatandaşlar, hem de devlet için bir hak ve ödev olarak düzenlemiştir.

Anayasanın sistematiği dikkate alındığında, çevre hakkı, klasik değil, ekonomik ve sosyal haklar kategorisinde yer almakta, temel insan haklarından biri olarak kabul edilmektedir.

Maddenin içeriğine bakıldığında, çevre hakkının, kullanıcısı, konusu, yükümlülükleri açıkça tanımlanan bir kamu hakkı olduğu görülmektedir (Üçışık & Üçışık, 2013:17).

Gürültü kirliliği, bir çevre kirliliği türü olduğundan;insanların çeşitli kaynaklardan gürültüye maruz kalmaları durumunda Anayasal bir hak olan çevre hakkının ihlal edildiği söylenebilir.

Gürültü, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına zarar vermekte ve bu hakkın dolaylı yollardan elimizden alınmasına neden olmaktadır.

Gürültü bir kamu düzeni sorunudur. Bu nedenle, insanların ruh ve beden sağlığı üzerindeki etkilerinin ortadan kaldırılmasında yönetimin sorumluluğu bulunmaktadır.

Çevre yasamız ,Çevresel Gürültü Değerlendirmesi ve Yönetim Tüzüğümüzde var.

 Hem çevre yasamızın hemde tüzüğümüzün güncellenmeye ihtiyacı olsada  gürültü ile ilgili birtakım olumsuzlukları önleme gücü bulunuyor.

Kktc Fasil 154 ceza yasasında da buna karşı düzenlenmiş bir yasa maddesi mevcut.

95.madde  -Makul bir sebebi olmaksızın kamuya açık bir yerde, halkı rahatsız edecek veya huzur ve sükunu bozacak bir biçimde gürültü veya velvele çıkaran herhangi bir kişi, hafif bir suç işlemiş olur ve üç aya kadar hapis cezasına çarptırılabilir diyor.

Gürültüye neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümlerin yer aldığı ikinci kitabının “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının, ikinci bölümünde “Çevreye Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir.

 TCK’nın 183. maddesine göre; “İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılmaktadir.

T.C   Çevre Kanununun gürültü ile ilgili 14 .maddesi ise şöyle der

Gürültü:

Madde 14 -Kişilerin huzur ve sükununu, beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde ilgili yönetmeliklerle belirlenen standartlar üzerinde gürültü ve titreşim oluşturulması yasaktır.

 Ulaşım araçları, şantiye, fabrika, atölye, işyeri, eğlence yeri, hizmet binaları ve konutlardan kaynaklanan gürültü ve titreşimin yönetmeliklerle belirlenen standartlara indirilmesi için faaliyet sahipleri tarafından gerekli tedbirler alınır deniyor ve ceza uygulaması için eksozun gürültü çıkarıp çıkarmamasına değil gürültü çıkaracak özellikte olup olmadığına  bakılıyor. 

Bu Kanunun 14 üncü maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idarî para cezası veriliyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, gürültüye neden olunmasını bir başka deyişle gürültü kirliliğini, çevre ile ilgili davaların çoğunda olduğu gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin özel hayat ve ailenin korunması hakkını düzenleyen 8. maddesi bakımından incelemektedir.

Trafik gürültüsüne ilişkin 09.11.2010 tarihli Dees/Macaristan davasında AİHM, başvurucunun yaşadığı evin bulunduğu caddedeki yoğun trafiğin neden olduğu gürültünün, trafiği sınırlama ve düzenlemeye yönelik yetkililerin çabalarına rağmen, esaslı bir süredir devam ettiğini ve aşırı gürültüye maruz kalmasının sonucu olarak başvurucunun doğrudan ve ciddi rahatsızlık çekmekte olduğunu tespitle Sözleşme’nin 8. maddesi ihlal edildiğine karar vermiştir.

Yani özet olarak demem  o ki gürültü yapmayı, abartılı eksoz takmayı ATV ile sokak aralarında caka satmayı alışkanlık haline getirmiş arkadaşlar .

Çaresiz değiliz ve inanın bundan sonra yaptığınız gürültünün her desibelininde hesabını vereceksiniz.