“MEŞRUİYET KONUSUNDA BİR HASSASİYETİMİZ VAR. BIDEN’İN ZİYARETİ SIRASINDA BU HASSASİYETİMİZE DİKKAT EDECEĞİNE İNANIYORUM”

“ÖZERSAY ÜÇÜNCÜ TARAFLARIN MÜDAHİLİYETİNİN, KENDİ ÇIKARLARINA MI OLACAĞINA GÜVENİYOR?”

“ÖZERSAYIN SONRAYA KALMASINI İSTEDİĞİ KONULAR KIBRISLI RUMLARI, ULUSLARARASI MEŞRUİYETİ KIBRIS TÜRK TOPLUMUYLA PAYLAŞACAĞI YENİ BİR DEVLETİ KABULE İTECEK KONULARDIR”

 Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis Kerry’nin Ada’ya gerçekleştireceği ziyaret öncesinde önemli bir ön hazırlık olacağı, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Ada’da olması ile bu ön hazırlığın Kıbrıs sorununun özüyle ilgili konularda da Güven Yaratıcı Önlemlerde de sonuçlar vereceği beklentisinde olduğu bildirildi. 

Haftalık Kathimerini ABD’de temaslarda bulunan, bu çerçevede Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşen Kasulidis’le Washington’da yaptığı söyleşiyi “Dışişleri Bakanı Kasulidis Kathimerini’ye Konuştu... Harita Olmadan İlerleme Olmaz... Dışişleri bakanından Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay’a, Toprak Konusuna ve Üçüncü Tarafların Kıbrıs Sorununa Müdahiliyetine Cevaplar” başlık ve spotlarıyla yayınladı.

Gazetenin Türk tarafının tavrında özlü bir değişim görülmediği, ancak Amerikalıların Rumlara, Ankara’nın iradesiyle ilgili teyitler aktardıkları gözlemiyle birlikte, pratikte bir şey olup olmadığı sorusunu yönelttiği Kasulidis “Bütün çekincelerimle birlikte söyleyebileceğim şey, herkes gibi benim de,  iyi niyetlerin pratiğe döküldüğünü görmeyi beklediğimdir” dedi, şunları ekledi:

“Ortak Açıklama metninin yazılması çabası başladığında tarafların tezlerinin birbirinden ne kadar uzak olduğunu, bazı şeylerin Eroğlu için kırmızı çizgi gibi göründüğünü ancak nihayetinde sonuca varabildiğimizi gördüm.  Uçurumun geriye kalanının da yavaş yavaş aynı metotla ve ilgilenen herkesin aynı şekilde yardım etmesiyle görüş birliğine dönüşeceğini umuyorum.”

Kasulidis ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın tarafları çözüm yönünde çalışmaya cesaretlendirmek üzere Ada’ya yapacağı ziyaretin daha çok sembolik olacağını, ziyaretin, Kıbrıs Türk ve Rum taraflarını ayıran birçok soruna bir çıkış yolu getirmesini beklemediğini kaydetti. Kasulidis ABD Dışişleri Bakanı  Kerry’nin de adaya geleceğini hazırlatarak şunları aktardı:

“Sayın Kerry’nin ziyaretinin ön hazırlığının doğru yapılacağını umuyorum. Ziyaretinin öncesinde önemli bir çalışma yapılacağını ve Kerry’nin de ziyareti sırasında bu çalışmayı sonuçlandıracağını umuyorum. Bu öze ilişkin konular şeklini de alabilir ancak özellikle büyük GYÖ’ler resminin şekliyle ilgili olabilir.”

Gazetenin “Yani süreç çerçevesindeki durakları ile önceden hazırlanmış bir şey mi yoksa sadece ortaya çıkacak bir şey mi” diye üstelemesi üzerine Kasulidis “somut bir şey olduğunu zannetmiyorum. Süreç içerisindeki görüşmelerimizde belirginleşecek” cevabını verdi.

“MEŞRUİYET KONUSUNDA BİR HASSASİYETİMİZ VAR. BIDEN’IN ZİYARETİ SIRASINDA BU HASSASİYETİMİZE DİKKAT EDECEĞİNE İNANIYORUM”

Kasulidis’e Biden’ın KKTC’yi de ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile de görüşeceğinin açıklanması üzerine Rum tarafında gündemin nasıl özden çıkıp, KKTC’nin siyasi açıdan yükselmesi ihtimali korkusuna dönüştüğü hatırlatıldı. Rum tarafında, Rum Yönetimi’nin meşruiyeti ile ilgili hassasiyet bulunduğuna dikkat çeken Kasulidis şunları ekledi:

“Bir devlet var. Sayın Kerry’nin de dediği gibi ABD’nin stratejik ortağı olan meşru bir devlet. ABD Başkan Yardımcısı’nın ziyaretinin bir bölümü budur. Öteki bölümü ise Kıbrıs sorununun çözümü konusunda iki toplum liderine vereceği cesarettir. Gözbebeği gibi korunması gereken, ABD Başkan Yardımcısı’nı, tali şeylere özden daha çok önem vermesinin yaratacağı olası gürültüden korumamızdır. Bu hassasiyetlerin anlaşıldığına, ziyaret sırasında dikkat edileceğine inanıyorum.”

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Kıbrıs sorununun 2014 sonuna kadar çözülebileceğini söylediği hatırlatılan Kasulidis’e, kendisinin de bu konuda bir öngörüde bulunmaya cesaret gösterip göstermeyeceği soruldu.

“Yapılması gereken bir dolu çalışma var. Gerçekçi olmayan takvim senaryoları hiçbir faydası yoktur” diyen Kasulidis takvimleri kaydedilen ilerlemenin belirlediğini söyledi.

Gazete söyleşinin “Özersay, Üçüncü Tarafların Müdahiliyetiyle İlgili Tehdit ve Harita” başlığıyla ayırdığı bölümünde ise Yoannis Kasulidis’in sözlerini özetle şöyle aktardı:

“ÖZERSAY ÜÇÜNCÜ TARAFLARIN MÜDAHİLİYETİNİN, KENDİ ÇIKARLARINA OLACAĞINA MI GÜVENİYOR?”

“Sayın Özersay’ın Kathimerini’ye verdiği söyleşiyi okurken, üçüncü tarafların –kendi ifadesiyle- farklı şekilde müdahiliyetini neden tehdit gibi öngörüyor diye sordum. Acaba,  üçüncü tarafların müdahiliyetinin, farklı şekilde olsa dahi kendi çıkarlarına olacağına mı güveniyor?  Biz uluslararası konferansı asla öcü olarak kullanmadık. Sadece, Kıbrıs sorununun çözümünün ilk aşamada Kıbrıslılardan gelmemesini doğru bulmuyoruz.  Sorunun dış yönlerinin görüşülmesi zamanı geldiğinde konuyu bir uluslararası düzeyde görelim.  Bunu neden illa ki kendi çıkarlarına olacak sayıyor?”

Gazetenin “Belki Bürgenstock tipi bir uluslararası konferans kastediyordur. Veya belki iki taraf anlaşamadığına göre Kıbrıs’ta ne olacağına uluslararası toplum karar versin diye düşünenler vardır” diyerek üstelemesi üzerine Kasulidis  “Kıbrıslı olarak ne tercih ediyor? Çözümü Kıbrıslıların bulmasını tercih etmiyor da bize dışarıdan dayatılmasını mı tercih ediyor? Burada ne var? Kıbrıslı karakteri mi yoksa başka bir şey mi?” dedi.

“AL-VER OLMADAN ANLAŞMA OLMAZ, AMA....”

Kathimerini’nin,  Özersay’ın “Annan planı mazi olduğuna ve var olmadığına göre harita da yoktur” dediğini hatırlatarak “Referans noktası BM parametreleri olacak yeni bir harita ve yeni bir plan mı oluşturacağız?” sorusu üzerine Yoannis Kasulidis Özersay için “Burada da yine mantığa dayanmayan bazı şeylere ve söylediği gibi iyi bir al-ver anlaşmasına güveniyor” dedi, şunları ekledi:

“Burada bir parantez açayım, vatandaşlarıma karşı net olmak istiyorum. Al-ver olmadan hiçbir çözüm bulunmaz. Ama, çözüme varacak iki tarafın, kendileri için büyük önemi olan bazı konularda, öteki tarafa onun için daha büyük olan bazı konularda vererek tatmin etmeleri gerektiğini anlamıyorlar mı? Ortaya çıkacak harita bu sefer mesela Kıbrıslı Rumlar için daha iyi olabilir veya tersi olabilir ve bazı çözümler, yetkilerin merkezden çıkartılmasında olduğu gibi başka tür önem verdiğimiz bazı konularda daha iyi olabilir.”

“ÖZERSAYIN SONRAYA KALMASINI İSTEDİĞİ KONULAR KIBRISLI RUMLARI, ULUSLARARASI MEŞRUİYETİ KIBRIS TÜRK TOPLUMUYLA PAYLAŞACAĞI YENİ BİR DEVLETİ KABULE İTECEK KONULARDIR”

Kathimerini’nin “Harita’dan şeytanın tütsüden korktuğu gibi korktukları için mi?” sorusu üzerine “Tam da öyle!” diyen Kasulidis sözlerini şöyle sürdürdü:

“Harita olmadan ilerleme olamaz. Nerelerin ve ne kadarının iade edileceğini bilmeden mülkiyet meselesini doğru müzakere edemezsin.

Yerleşikler konusunu görüşmeden müzakere edemezsin.  Garantiler 1960’takilerle aynı kalacaksa bir devletin sürdürülebilirliğini ve işleyebilirliğini müzakere edemezsin. Bütün bu konuları topluca ele almamız gerekir. Hepsinin masada olması gerekir.

Ancak Özersay Kıbrıs sorununun bir yarısını görüşüp tamamlamamızı, öteki yarısının sonraya kalmasını istiyor. Ancak sonraya kalması için seçtiği yarısı Kıbrıslı Rumları, uluslararası meşruiyeti Kıbrıs Türk toplumuyla paylaşacağı yeni bir devleti kabule itecek belirli konulardır.

Çünkü toprak ve yukarıda anlattığım konular bizim için önemlidir. Başka şeylerin de onlar için önemli olduğunu biliyoruz.”

Gazetenin sorusu üzerine bu konuda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’ye de bir şeyler söylediğini anlatan Kasulidis “Sayın Özersay Maraş konusunda da ‘şu ana kadar kapsamlı çözümün parçasıydı, Kıbrıs Rum tarafı bazı arabulucular aracılığıyla bizi ikna etmeye çalışıyor.

Bu tavır güven yaratılmasına katkı koymaz’ dedi” hatırlatması üzerine ise şunları söyledi:

“Öncelikle ‘Mağusa’ başlığıyla verdiğimiz paket sadece Kıbrıs Rum tarafının çıkarına olanları içermiyor. Kıbrıslı Türklerin, uğruna yıllarca büyük bir seferberlik yürüttükleri doğrudan ticareti de içeriyor.

Dünyanın geriye kalanıyla ticaret yapmanın bazı meşru yöntemlerini edinme olanağı buldukları şimdi ise, Güven Yaratıcı Önlem olmadığını söylüyorlar.  Paketin tamamı güven yaratıcı önlemdir, sadece yasal sakinlerine Maraş’ı geri alma yolunu açacak bölümü değil.”

Maraş konusunda başka hareketler de beklenmesi gerekip gerekmediği sorusuna da “Paket, Ankara Protokolü’nün uygulanmasının Türkiye’nin üyelik müzakerelerinin birçok başlığını açmasının ötesinde her iki tarafla ilgili konular öngörüyor” dedi.