Haftalık  Kathimerini gezetesi, “Yeni Hedef Güçlenmiş Karşılıklı Anlayışla Beşli Konferans” başlığıyla aktardığı haberinde, Türkiye, Yunanistan ve Rum tarafının konuyla ilgili pozisyonlarını değerlendirdi.

Haberde Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in uzlaştığı üç eksen içerisinde garantilere de atıf yapan Guterres Çerçevesi’nin de bulunuyor olmasından dolayı, kendisini ilgilendiren bu konuda iki liderin karar almasını uygun bulmadığını, BM’ye de ilettiği hatırlatıldı.

Gazete, Türkiye’nin, Akıncı-Guterres-Anastasiadis üçlü görüşmesinde referans şartlarında mutabakatı uygun bulmadığını, beşli konferansın da, başka çözüm şekilleri de sunabilmesi için gündeminin açık olmasını istediğini ve  BM Güvenlik Konseyi’nin; referans şartlarında, bütün müdahil taraflarla istişareden sonra anlaşma sağlanacağı kararına atıf yapmakta olduğunu yazdı.

Gazeteye göre, Rum tarafı, Türkiye’nin kendisini ilgilendiren garantiler konuda iki liderin kendisi adına karar veremeyeceği görüşünü, “masaya başka çözüm şekillerinin de konulması için bahane” olarak değerlendiriyor; ancak BM Genel Sekreteri Guterres de bu konuda iki liderle görüşmesinde karar alarak bir beşli konferansta başarısızlığa uğramak niyetinde değil.

ŞU ANDA ATİNA’NIN ÖNCELİĞİ MÜLTECİ MESELESİ

Rum ve Yunan hükümetlerinin, referans şartları üçlü görüşmede güvence altına alınmadan, Türkiye’nin iki devlet çözümü ve konfederasyon gibi başka çözüm şekillerini masaya koyacağı 5’li konferansa gidilmesi senaryosundan kaygı duyduğu belirtilen haberde, Miçotakis hükümetinin,  Anastasiadis ile Atina’da gerçekleşen son görüşmede bu yöndeki endişelerinin de şu anda bir beşli konferansa gerek olup olmadığına dair soru işaretlerinin ikiye katlandığı kaydedildi.

Habere göre Rum tarafında bir yandan, “Anastasiadis hükümeti her ne karar alırsa Atina destekleyecek” görüşü ortaya konulurken; diğer yandan Atina’nın kaygılarına da anlayış gösteriliyor. Üst düzeyli Yunan kaynaklar şu anda Atina’nın önceliğinin mülteci meselesi olduğunu, Rum ve Yunan hükümetlerinin, olası bir mülteci dalgasının şu anda Yunanistan’ı dağıtabileceğinden endişe duyduğuna  vurgu yapıyor.

Rum tarafına yapılan, AB’nin Türkiye’ye mülteciler için ödeneğine engel koymayı aklından geçirmemesi uyarılarının ve Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın Türkiye’nin 7’nci parseldeki faaliyetlerini küçümseyen açıklamalarının nedeninin, bu endişe olduğuna işaret edilen haberde, “bu nedenle Atina, Türkiye ile gerilimlerden ve başka çözüm şekillerinin tartışılması riski olan bir beşli konferansa sürüklenmekten kaçınmak istiyor” ifadelerine yer verildi.

Habere göre  Rum tarafındaki üst düzey kaynaklar, Rum tarafının -3’lü görüşmede- referans şartlarında mutabakatı şart koşmayacağına, ancak “en azından  ‘güçlenmiş’ bir karşılıklı anlayış isteyeceğine işaret ediyor ve “beşli konferansın da başarılabilmesi için bu karşılıklı anlayışın olması şart” vurgusunu yapıyor.

Rum siyasi çevreleri  üçlü görüşmeden sonra iki liderin niyetlerine dair bir ortak açıklama beklendiğine dikkat çekerken, diplomatik kaynaklar “en muhtemel olan, üçlü görüşmede, iki lider arasında 9 Ağustos’ta anlaşılanlar üzerinde yeniden anlaşılmasıdır. Böyle bir şeyin,  başka çözüm şekillerinin görüşülmesi ihtimallerini de kapatacağı düşünülüyor” ifadesini kullandı.

“SİYASİ EŞİTLİKTE İSTENENLER REFERANS ŞARTLARINDA VERİLİRSE, GÜVENLİK, TOPRAK VE MÜLKİYET KONUŞULURKEN VERİLECEK BİR ŞEY KALMAZ”

Bu çerçevede  karşılıklı anlayış meselesinin nasıl hareket edeceği ve referans şartlarında nasıl mutabakat sağlanacağına dair soru işaretleri olduğunu yazan gazete, özetle şöyle devam etti:

“Diplomatik kaynaklar, (BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici özel danışmanı) Jane Holl Lute’un ziyareti sırasında  referans şartlarında mutabakat sağlanamamasının sebeplerinden birinin, tarafların çok fazla süslediği yılbaşı ağacı sendromu olduğuna işaret etti. Elbette Lefkoşa’yı çok endişelendiren şey, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğe yaptığı yorumdur. Diplomatik kaynakların dile getirdiği endişe,  Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitlikte istediklerini referans şartlarında vermesi halinde, müzakere zamanı geldiğinde, yani güvenlik, toprak ve mülkiyet konuşulurken verecek bir şeyi kalmaması tehlikesidir.”