Halk arasında "Kemik Erimesi" olarak bilinen Osteoporoz, 50 yaşın üzerindeki her 3 kadından 1'inin hayatını tehdit ediyor... Kemik kütlesinde ve direncinde azalma ve buna bağlı gelişen kırıklarla karşımıza çıkan ve sık görülen bir kas iskelet sistemi hastalığı olan osteoporozun hastayı sakat bırakma ihtimali de çok yüksek...

Belirgin bir klinik bulgu vermeden uzun yıllar sinsice ilerleyen osteoporoz, neredeyse kemikler kırılmaya başlayıncaya kadar belirti göstermiyor. Uzmanlar, uzun süre ayakta durmakla ortaya çıkan bel ve sırt ağrıları, geceleri gelen kramplar, boy kısalması, ağırlık kaybı ile sıklıkla el bileği ve kalçada oluşan kırıkların osteoporozun en önemli belirtileri olduğunu ve mutlaka doktora gidilerek tedaviye başlanması gerektiğini belirtiyor.

Kadın ölümlerinin ikinci sorumlusu

Osteoporozun neden olduğu ağrılı kırıklar ve bunların deformiteleri, hastayı günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı hale getiriyor ve hatta hayatı tehdit edecek kadar ciddi sonuçlara yol açabiliyor. Yapılan araştırmalara göre AB'ye bağlı ülkelerde kalça kırıklarının neden olduğu genel ölüm oranları yüzde 15-30 arasında değişiyor. Ölümlerin çoğu ise kırıktan sonraki ilk 6 ay içinde meydana geliyor.

Kimler risk altında

Osteoporozun görülme sıklığı yaş ilerledikçe artıyor. Kemik dokusu hayat boyu kendini yeniliyor ve doruk kemik kütlesine yaklaşık 35 yaşında ulaşılıyor. Kadınlar bu yaştan sonra her on yılda bir, yüzde 3 ile 5 oranında kemik kütlesinden kaybetmeye başlıyor. Özellikle menopozdan sonra kemik kütle kaybı hızlanma gösteriyor. Çünkü menopozda vücutta kemik kütle üzerine koruyucu etkiye sahip olan östrojen hormonunun üretimindeki düşüş, kemik kaybını hızlandırıyor.

Osteoporozun gelişmesini kolaylaştıran en önemli iki faktör doruk kemik kütlesinin oluştuğu nokta ve onu izleyen kemik kütlesi kaybının hızıdır. Kadınlar 35 yaşına kadar kemiklerini ne kadar çok güçlendirirlerse, daha sonraki yıllarda da Osteoporoz'dan o oranda korunmuş oluyorlar. 

Önlem almak için geç kalmayın

Kaybolan kemiği tekrar yerine koymak oldukça zor ve pahalıdır, ayrıca çok uzun zaman alır. Bu nedenle osteoporozu önlemek, tedavi etmekten daha kolaydır. Kalsiyumdan zengin besin maddelerini almak, sigara, alkol kahve ve kolalı içeceklerden uzak durmak, osteoporoza yönelik egzersizleri düzenli olarak yapmak ve güneş ışınlarından uygun bir şekilde yararlanmak önemli korunma yöntemleri arasında yer alıyor.

Somon balığı hayat kurtarıyor

Osteoporozun teşhis ve tedavisinde sürekli yeni metodlar geliştiriliyor. Düzenli egzersiz, kalsiyumdan zengin beslenme gibi osteoporozu önleyici yöntemler, aynı zamanda tedavide de büyük yarar sağlıyor.

İlaç tedavisinin büyük önem taşıdığı osteoporozda Novartis'in geliştirdiği Miacalcic isimli ilaç, hastalara en doğal tedaviyi sağlıyor. Çünkü Miacalcic'in etken maddesi "salmon calcitonin", salmon (Somon) balığının laboratuvar ortamında sentetik olarak üretilmesiyle oluşturuluyor. "Salmon calcitonin" vücudumuzda var olan ve kalsiyum metabolizması içerisinde fizyolojik olarak da dengede yer alan çok önemli bir hormon.... Böylece hastaya dışarıdan bir madde verilmeden, vücudun kendisine ait bir hormonla takviye yapılması ve kemik kalitesinin artırılması sağlanıyor.

Somon balıkları akıntıya karşı inanılmaz bir mücadele veriyor, bembeyaz köpüren suları aşıyor, çağlayanlardaki azgın dalgaları su yüzüne sıçrayarak geçiyor. Bir nehir yatağında başlayan hayatı okyanusun maviliklerinde olgunlaşıyor ve zamanı geldiğinde doğduğu nehir yatağına yeni hayatlar başlatmak ve kendi hayatını bitirmek için dönüyor.

Rakamlarla osteoporoz

-50 yaşın üzerindeki her 3 kadından 1'inde görülüyor.

-Her 8 erkekten 1'inde görülüyor.

-Kadın ölümlerinin ikinci  en büyük sorumlusu.

-Tüm dünyada yaklaşık 200 milyon kadın kemik erimesinden yakınıyor.

-Hasta başına  tedavi maliyeti, 2001 yılı rakamlarına göre en az 50 milyar lira.

-Yaşam boyu risk kalça kırıklarında yüzde 16, omur kırıklarında ise yüzde 30'dan yüksek.

-Kemik erimesi 60-70 arasındaki kadınların yaklaşık üçte birini, 80 yaş ve üstü  kadınların üçte ikisini etkiliyor.

-1990 yılı rakamlarına göre tüm dünyada yaklaşık 1.2 milyon kalça kırığı, kemik erimesi ile ilişkili. Bu rakamın 2050 yılında 6.3 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor

-AB ülkelerinde her 30 saniyede bir, kemik erimesine bağlı kırılmalar meydana geliyor.

-AB'ye üye ülkelerin 50 yaşın üzerindeki her 8 vatandaşından 1'inin sürekli kemik erimesine bağlı olarak omurları kırılıyor.

-Bu ülkelerde kalça kırıklarının neden olduğu genel ölüm oranları yüzde 15-30 arasında değişiyor.

-Ölümlerin çoğu kırıktan sonraki ilk 6 ay içinde meydana geliyor.

-16 Avrupa ülkesinden 11'inde kemik erimesi konusunda toplumun bilinçsiz olduğu ortaya çıkmış.

-Araştırma yapılan ülkelerden Fransa, Almanya, İtalya, ABD, İspanya, İngiltere ve Japonya'da kemik erimesi olan kadınların tanı konulduktan sonra bile bu rahatsızlığı çok önemsemedikleri belirtiliyor.

-Kemik erimesi endişesiyle doktora başvuran hastaların yüzde 80'ine osteoporoz riskine karşı koruyucu ve önleyici reçete verildiği halde, bunların yüzde 63'ünün hiçbir ilacı kullanmadıkları ortaya çıkmış.

-Kemik erimesinden kaynaklanan işlev kaybı nedeniyle hastaların yatakta hareketsiz geçirdikleri gün sayısı, kronik obstrüktif  akciğer hastalığı, miyokard enfarktüsü, inme veya meme kanserine göre çok daha fazla.

-Kemik ermesine bağlı kırıklar, deformasyona ve işlev kayıplarına neden olarak, insanların günlük yaşamlarını sürdürmelerini, rutin aktivitelerini geçekleştirmelerini önlüyor ve yaşamlarını sürdürmeleri için başka insanlara bağımlılıklarını artırıyor.