“Kıbrıs’ta 1974 sonrasında, kapalı Maraş’ın iade edilmesine ilişkin fırsatların sadece 1978 ve 2004 yılında kaybedilmediği” ileri sürüldü.
Politis gazetesi bugün manşetten “Maraş’a İlişkin Kaybedilen Fırsatlar Sadece 1978 ve 2004’te Değil - 2003’te De Kapı Maraş’a Kapatıldı” başlıklı ve “Maraş 2003’te Yeniden Kaybedildi-Tasos “Maraş’a Hayır Dedi Çünkü Annan Planı Çözümü İstiyordu” şeklindeki iç sayfa başlıklı haberinde, Maraş konusunda “kaybedilen fırsatlardan” söz etti. 
Kapalı Maraş’ın,  1974 sonrasında, iade edilmesine ilişkin fırsatların,  sadece, 1978 yılındaki Spiros Kiprianu tarafından Amerikan-Kanada planının ret edilmesi ve 2004’teki Annan Planı’nın referandumla ret edilmesiyle kaybedilmediğini savunan gazete, bir diğer kaybedilen fırsatın ise, Kurucu  Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 2 Nisan 2003’te, o dönemin Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos’a yönelik  sunduğu,  Kıbrıslı Türklere Güney Kıbrıs ile ticaret yapma imkanını  sağlaması çağrısının yapıldığı Kıbrıslı Rumlara (içerisinde başka karşılıkların da bulunduğu) kapalı Maraş’ın iade edilmesi şeklindeki  önerisinde olduğunu iddia etti.
Papadopulos’un o dönemde, Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümü için Annan Planı zemininde müzakere istediğini  belirterek aynı gün içerisinde Denktaş’ın önerisini ret ettiğini savunan gazete, haberinde ayrıca Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın, o dönemde, Papadopulos’a sunmuş olduğu 6 madden oluşan öneriye de ayrıntılı bir şekilde yer verdi. 
Gazete Denktaş’ın sunduğu önerideki maddelere atıfta bulunarak, öneriler içerisinde yer alan serbest dolaşımın, 23 Nisan 2003’te kapıların açılmasıyla; iki taraf arasındaki ticaretin, Ağustos 2004’te,  Avrupa Yeşil Hat tüzüğüyle;  iki toplumlu uzlaştırma komitelerinin kurulması ise, Talat-Hristofyas dönemindeki teknik komitelerin artırılması açıklamasıyla sağlandığına dikkati çekti.
Gazete haberinde ayrıca  Denktaş’ın,  ticaret, ulaşım, kültürel ve spor  faaliyetlerindeki tüm sınırlandırmaların kaldırılması şeklindeki önerisine atıfta bulunarak, Kıbrıs Türklerin  ticari ilişkilerinin sınırlandırılmasının  ise bugüne kadar, Kıbrıs Rum diplomasisinin son savunma hattı olarak kalmaya devam ettiğini belirtti. 
Denktaş’ın, 2 Nisan 2013 tarihli mektubunda, sunmuş olduğu önerinin paket olarak karşılanması şartını ortaya koysa da, sunmuş  olduğu önerilerin hayata geçirilmesi yöntemlerini ele almaya hazır olduğunu  ifade ettiğini belirten gazete, Papadopulos’un aynı gün içerisinde Kıbrıs Türk liderinin mektubuna olumsuz yanıt verdiğini yazdı.
Denktaş’ın girişimini ilan etmeye acele etmesi ve Papadopulos’un ise yanıt mektubunu Kıbrıs Rum basınına sızdırmasıyla, karşılıklı yazışmaların, o dönemde Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum basınının ilk sayfalarında yer aldığına dikkati çeken gazete, Denktaş’ın önerisinin o dönemde “hava basma ve BM sürecinden kaçma” şeklinde değerlendirildiğini belirtti. 
MARAŞ’A 4 “HAYIR” 
Gazete haberinde ayrıca, Rum tarafının kapalı Maraş’ın iade edilmesi fırsatını toplamda 4 kez kaybettiğini savundu.
Gazete, bu konudaki, ilk hayır yanıtının, 1978 yılında Spiros Kiprianu’nun başkanlığı döneminde verildiğini; Kiprianu’nun, Amerikan-Kanada çözüm planını üzerinde müzakerelerin başlamasına paralel olarak kapalı Maraş’ın Kıbrıslı Rumlara verilmesi önerisini ret ettiğini ileri sürdü.
Tasos Papadopulos’un, Maraş konusundaki ilk “hayır” yanıtından bir yıl sonra, 2004’te  ise, 5’nci Annan Planı’nın ret edilmesiyle bir diğer hayır yanıtının geldiğini  yazan gazete, 5’nci Annan Planı’nın, Kıbrıslı Rumların,  16 Ağustos 2004’te Maraş’a geri dönmesini öngördüğünü belirtti.
Gazete 4’üncü hayır yanıtının ise 2014 yılında Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in başkanlığı döneminde geldiğini; burada da tarafların, o dönemin ABD Başka Yardımcısı Joe Biden’in girişiminin başarısızlığa uğraması konusunda kimin sorumlu olduğu konusunda karşılıklı suçlamalarda bulunduğunu yazdı.
“MARAŞ, KKTC’NİN TANINMASI İÇİN KALDIRAÇ” 
Öte yandan Kathimerini gazetesi  yukarıdaki başlıkla verdiği haberinde, “Maraş” konusunda son dönemde yaşanan gelişmelere ve planlamalara yer verdi. 
Haberinde 3’ncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, birkaç yıl önce gazeteye (Kathimerini gazetesine) yapmış olduğu Maraş ile ilgili açıklamalarına atıfta bulunarak, bakış açısının, “Kıbrıslı Türklerin, 1974’ten bu yana Maraş’ı kontrol etmesiyle, Kıbrıs sorunundaki hassas dengeleri her zaman  değiştirdiği” şeklinde olduğunu yazdı. 
Gazete, son dönemdeki gelişmelerin ve Maraş konusundaki planlamaların, 3’üncü Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun tezinin, bugün Dışişleri Bakanı olan, eski yakın çalışma arkadaşı Kudret Özersay tarafından harekete geçirilen siyasi planlamanın ürünü olduğunu ileri sürdü. 
Gazete Özersay’ın, Kıbrıs sorununda ve “MEB” konusundaki gelişmelerden bağımsız olarak Maraş’ın statüsünün değiştirilmesi içerisinde, Kıbrıs Türk tarafının,  Kıbrıs sorunundaki dengeleri değiştireceğini addettiğini savundu.
Gazete “Özersay’ın çevresinin ve Ankara’daki kaynakların”, Maraş ile ilgili hamlelerin, statükonun bertaraf edilmesiyle ilişkili olduğundan söz ettiklerini ileri sürdü. 
Habere göre aynı kaynaklar ayrıca, bu duruma ilişkin nihai son tarihin ise 2019 olduğunu savundu.
Gazetenin iddiasına göre, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’a yakın bir kaynak gazeteye yaptığı açıklamada, “Maraş’ın şu veya bu şekilde KKTC’nin bir parçası olduğunu, Kıbrıs sorununda bütünlüklü bir çözüme ulaşılmasının söz  konusu olmaması durumunda ise Ada’nın kuzey bölümündeki devlet mekanizmasının bütünlüklü yapılandırılmasının bir parçasıyla ilgili olan Kıbrıs Türk tarafının girişiminin kendilerini şaşırtmaması gerektiğini” belirtti. 
Gazete haberinde ayrıca Özersay’ın kısa bir süre önce gazeteye vermiş olduğu söyleşi çerçevesinde Maraş ile ilgili yapmış olduğu açıklamalara da atıfta bulundu. 
Gazete bilgilere atıfta bulunarak Kıbrıs Türk tarafının, mevcut durumu, mülkiyetin görüşmelerin merkezi haline getirecek ve Kıbrıs sorunundaki istişarelerin muhtemelen tekrarlanacağı bir duruma çevirmeye acele ettiğini de savundu.