“ÜÇLÜ BİR PLANIN İLK ADIMI OLARAK MARAŞ” İDDİASI

ESKİ RUM DIŞİŞLERİ BAKANLARININ “MEB” VE MARAŞ KONULU AÇIKLAMALARI

AHİLLEAS DİMİTRİADİS VE DİĞER RUM AVUKATLARIN AÇIKLAMALARI

Bakanlar Kurulu’nun, kapalı Maraş’la ilgili uzman bir ekip kurularak bilimsel bir envanter çalışması yapılması kararı almasının ardından, Maraş’la ilgili haberler Rum gazetelerinin gündeminde yer almaya devam ediyor.

Haftalık Kathimerini gazetesi “Üçlü Bir Planın İlk Adımı Olarak Maraş” başlığıyla yayımladığı haberinde, Kıbrıs sorunu ile doğal gazın, Ankara’nın Kıbrıs Türk toplumunun geleceğiyle ilgili yeni planlarını belirlediğini iddia etti.

Haberinde KKTC’nin kurulmasına değinen ve Türkiye’nin 36 yıl sonra bugün Kıbrıs’ta “aynı ağırlıkta bir hareket hazırlamakta” olduğunu iddia eden gazete, geniş bölgede hızlı bir şekilde değişen dengeleri ve güç ilişkilerini göz önüne alan Ankara’nın girişiminin, bu kez Kıbrıs sorunundaki gelişmeler ve “MEB’le” alakalı olduğunu öne sürdü.

KKTC’deki yeni hükümetin Ankara’nın rızasıyla birlikte Maraş’la ilgili açtığı tartışmanın, Türkiye’nin “yeni hareketlerine dâhil olduğunu ve bu hareketlerin son durağının KKTC’nin ‘Kıbrıs Türk Devletine’ evrilmesi olduğunu” iddia eden gazete, bunun “uluslararası toplumla ekonomik ve gayri resmi ilişkiler muhafaza edeceğini, ilk bakışta uluslararası tanınma hedefinin arkasında koşmayacağını ve Türkiye’yle birlikte adanın kuzeyinde yeni bir savunma çerçevesi meydana getireceğini” öne sürdü.

Gazete “edindiği bilgilere göre” Maraş’ın aşamalı bir şekilde açılmasıyla birlikte, Türk tarafının en azından üç hedefin başarılmasını amaçladığını da yazdı ve bunları kısaca şöyle özetledi:

“1. 1974’ten bugüne kadar bildiğimiz kadarıyla, Kıbrıs sorununda mevcut düzenin radikal bir şekilde değiştirilmesi; 2. Türk tarafı Yeşil Hattın her iki tarafındaki mülkiyet durumu ve sınır çizgisinin nihai bir şekilde belirlenmesiyle ilgili bir tartışma hedefliyor. Türk tarafı federasyon çözümünü by-pass ederek, nihai sınır çizgisi ve adanın kuzeyindeki Kıbrıs Rum malları meselesinin açıklığa kavuşması için, Rum kesimiyle yavaş yavaş yeni bir uzlaşma çerçevesi hedefliyor; 3. Türk tarafı, Maraş’taki taşınmaz malların Kıbrıs Rum sahiplerine yönelik çağrı, Maronitlerin evlerine geri dönmesi ve ‘KKTC’nin’ radikal bir şekilde yeniden yapılanmasıyla, uluslararası topluma, emrinde uluslararası ve Avrupa şartlarına uyan çağdaş bir devlet mekanizması olduğu, aynı zamanda karmaşık ve çok kültürlü bir toplumun ihtiyaçlarına karşılık verebileceği ve kontrol edebileceği pozisyonunda olduğu mesajını vermek istiyor.”

Gazete “İki Devlet ve Doğal Gaz” ara başlıklı haberinde ise Kıbrıs Türk toplumu ve adanın kuzey bölümüyle ilgili yeni Türk planının yalnızca federasyon çözümünü by-pass etmediğini de iddia etti.

Ankara’nın, KKTC’nin tanınmasının kesin ve Türk diplomasisinin resmi çizgisi olduğuna dair resmi söylemine rağmen, Türk tarafının adanın kuzeyi için yeni bir uluslararası rejim öngördüğünü iddia eden gazete, Türk tarafının Tayvan ve Kosova örneklerinden destek alarak, hem Kıbrıs Rum kesimi hem de uluslararası toplumla özellikle ekonomi ve enerji alanlarında yeni iş birliği çerçeveleri ele almaya hazır göründüğünü öne sürdü.

“Bu yeni iş birliği çerçevelerinin son durak olarak ‘Kıbrıs Türk Devletinin’ bağımsız olarak tanınmasını içermeyeceğine, fakat bunun bölgenin su götürmez gerçekliği olarak kademeli bir şekilde ortaya çıkacağına” işaret eden gazete, “uluslararası tanınma girişimi için enerji ve zaman harcanmadan, hem Rum kesimi, hem de uluslararası toplumun bununla iş birliğinde bulunacağını” öne sürdü.

Gazete, “Türk planına göre, gelecekte her şeyin yolunda gitmesi halinde, Türk tarafının gerek ‘Kıbrıs Türk Devletinin’ yeni bir ortaklık çerçevesinde Kıbrıs Cumhuriyeti’yle iş birliği yapmasını, gerek de bazı devletler tarafından tanınması gibi hiçbir senaryoyu ihtimal dışında bırakmadığını” da öne sürdü.

Gazete “Yeni Savunma Çerçevesi” ara başlıklı haberinde ise, Ankara’daki başkanlık çevresinden Türk bir kaynağın “yeni çabanın sonucu ne olursa olsun, Kıbrıs Rum komşularla bir anlaşmaya varırız veya varmayız, KKTC’nin 2020 başkanlık seçimlerinden sonra köklü bir şekilde yeniden düzenlenmesinin, Kıbrıslı Türkler için tek yol olduğunu söylediğini” iletti.

Türk tarafının Kıbrıs’la ilgili yeni girişiminin savunma boyutunu içerdiğini de kaydeden gazete, Ankara’da “egemen bir deniz üssüne” dair tartışmanın büyüdüğünü iddialarına ekledi.

Gazete “Maraş’ta İşgalin Yayılması Hareketi” başlığıyla ilk sayfadan yer verdiği haberinde ise, KKTC Başbakanı Ersin Tatar ve Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanı Kudret Özersay tarafından geçtiğimiz Salı günü açıklandığı üzere, Maraş’ın Kıbrıs Türk idaresi altında açılmasının “Kıbrıs sorununda kutunun dışındaki (out of the box) düzenlemelerle ilgili bütünlüklü bir planın unsurunu teşkil ettiğini” ileri sürdü.

Gazeteye göre “Lefkoşa’dan diplomatik bir kaynak” konuyla ilgili açıklamasında “böyle bir hamlenin, esasında işgalin kapalı bölge Maraş’a da yayılmasını teşkil edeceğini ve herhangi bir dinamik tepki ortaya çıkmaması halinde, bunların kalıcı hale gelecek yeni oldu-bittiler olacağı” iddiasında bulundu.

Gazete, diğer yandan ise “şu an bölgede meydana gelenlere bakıldığında, kimin, yasal sakinlerine verileceği bahanesiyle 45 yılın ardından hayalet şehrin yeniden inşa edilmesine tepki göstereceği” sorusunu ortaya koydu.

ESKİ RUM DIŞİŞLERİ BAKANLARININ “MEB” VE MARAŞ KONULU AÇIKLAMALARI

Alithia gazetesi ise manşetten yer verdiği bir haberinde, Rum yönetiminin eski dışişleri bakanlarından Yoannis Kasulidis, Erato Kozaku Markulli ve Yorgos Lillikas’ın, tek yanlı olarak ilan edilen “Münhasır Ekonomik Bölgedeki” (MEB) gelişmeler ve Maraş konusunda yaptıkları açıklamalara geniş yer verdi.

Gazete “Maraş İçin Başvuru” başlığıyla manşete çektiği ve iç sayfadan geniş yer verdiği haberinde, gazetenin bakanlara “MEB” ve Maraş konularında üç ortak soru yönelttiğini yazdı ve eski bakanların da bu sorulara yanıtlarına yer verdi.

Gazete özetle, eski Dışişleri Bakanlarından Yoannis Kasulidis ile Erato Kozaku Markulli’nin “Türk tarafının kapalı bölge Maraş’ta Birleşmiş Milletlerin (BM) ilgili kararlarını ihlal edecek hareketler yapması durumunda, BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruda bulunulmasını tercih ettiklerini” yazdı.

Gazeteye göre eski Rum Dışişleri bakanlarından ve Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas ise açıklamasında, Özersay ve Tatar’ın açıklamalarının ardından ortaya çıkan Maraş konusunun tamamının ele alınması için Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e Ulusal Konseyi toplaması çağrısında bulundu.

Üç eski dışişleri bakanının da Avrupa Konseyi’nin “Kıbrıs MEB’indeki yasadışı faaliyetleriyle ilgili olarak Türkiye aleyhinde önlemler alınmasını olumlu bir şekilde değerlendirdiklerini” ileten gazete, Kasulidis ile Markulli’nin “önlemlere rağmen, Türkiye’nin, Kıbrıs MEB’i içerisindeki yasadışı planlamaları ve faaliyetlerini terk etmesinin öngörülmediği değerlendirmesinde bulunduklarını” da iletti.

Gazete Lillikas’ın ise bunun aksine “yaptırımların Türkiye üzerinde önemli bir ekonomik maliyeti olması durumunda, o zaman Ankara’nın nasıl tepki göstereceği konusunda daha çok düşüneceğini” öne sürdüğünü ekledi.

AHİLLEAS DİMİTRİADİS’İN MARAŞ KONULU AÇIKLAMALARI

Alithia’ya göre, AİHM’deki davalarla tanınan Kıbrıslı Rum avukat Ahilleas Dimitriadis ise Maraş konusunun gündeme gelmesiyle ortaya çıkan gelişmeler konusunda gazeteye yaptığı açıklamada, “mülkler konusunun tamamen hukuki bir konu olduğunu” söyledi.

Gazete Dimitriadis’in özetle “yaşanacak gelişmelere hazırlık yapılması uyarısında bulunduğunu, aynı zamanda EVKAF efsanesini çürütmenin kendi ellerinde olduğuna işaret ettiğini” de iletti.

Açıklamasında mülkler konusunun tamamen hukuki bir konu olduğuna işaret eden ve bu hukuki konunun kendilerinin ve Kıbrıslı Türklerin sahip olduğu tapu arşivlerine dayandırılacağını kaydeden Dimitriadis, “Kıbrıslı Türklerin bunların orijinaline sahip olduğunun unutulmaması gerektiğini, kendilerinin ise 1974’ten sonra yarattıklarına sahip olduklarını” öne sürdü.

“Kıbrıslı Türklerin hem Maraş, hem de Girne’nin tapu arşivlerini de aldığını” iddia eden Dimitriadis, dolayısıyla destek almaları gereken temelin bu olduğunu ve argümanların da bu temel üzerinde gerçekleşeceğini söyledi.

Dimitriadis devamla şöyle konuştu:

“Bir diğer ifadeyle, tapu gerçek mülk sahibini gösteriyor. Türk tarafının ortaya koymakta olduğu EVKAF argümanı geçerli değildir, çünkü 1960 yılında cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte, Kıbrıs Türk toplumu İngiltere karşısında EVKAF mallarıyla ilgili davaların tam anlamıyla çözüme kavuşması için 1,5 milyon Sterlin aldı ve şu an bunun yeterli olduğuna inanmıyorlarsa, şikâyetlerini İngiliz hükümetine yapsınlar ve bunu Kıbrıslı Rumlar aleyhine çevirmesinler.”

Gazeteye göre Dimitriadis “Maraşlıların yapması gereken ilk şeyin, mülklerin yasal sahipleri olan, hayattaki insanlar adına mülkiyet belgelerine sahip olduklarından emin olmaları olduğuna” işaret etti.

RUM AVUKATLARDAN HÜKÜMETE ÇAĞRI

Fileleftheros gazetesinde yer alan bir habere göre, “Mağusa Bölge Barosu” da konuyla ilgili açıklamasında, Rum hükümetini “Türkiye’nin işgal altındaki kentte yapacağı herhangi bir yasadışı faaliyetin önlenmesi için, gerekli faaliyetlerde bulunmaya” çağırdı.

Gazete, baronun, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın Maraş’la ilgili açıklamalarını kınadığını da ekledi.