Alithia gazetesi, AB Genel İşler Konseyi toplantısı çalışmalarına katılmak için bugün Brüksel’de bulunacak olan Hristodulidis’in, AB’nin Türkiye’nin kapalı bölge Maraş’taki faaliyetlerine yanıt olarak hazırlanan “seçenekler belgesi” konusunda görüşmelerde bulunacağını yazdı.

Dışişleri Bakanlığının 2022 yılıyla ilgili bütçesinin Meclis Ekonomi komitesinde ele alınması sırasında konuşan Hristodulidis, Avrupa Birliği’nin bir melekler topluluğu olmadığını ve AB üye devletlerinin, Brüksel’e giderek, önce kendi çıkarlarına hizmet etmeyi amaçladıklarını ifade etti.

AB’nin üç devletinin, Türkiye aleyhinde ciddi kararlar alınması aşamasında oldukları neredeyse her zaman buna tepki gösterdiğinin çok iyi bilindiğini de savunan Hristodulidis, bu ülkelerin Türkiye kendilerini ilgilendirdiği için değil, Türkiye’yle ilgili çıkarlarına hizmet etmek için bu duruma tepki gösterdiklerini öne sürdü.

Bazı ülkelerin yaklaşımları göz önüne alındığında, Türkiye konusunda AB’de Aralık ayında yapılacak toplantının oldukça zor olacağını düşündüğünü de söyleyen Hristodulidis, sözlerini “karşıda Türkiye diye bir pazar olduğunda, ister askeri konularla ister başka şeylerle alakalı olsun, İspanya bunu göz önünde bulunduracaktır. Muhtemelen biz de İspanya’nın yerinde olsaydık bunları göz önüne alırdık” şeklinde sürdürdü.

Hristodulidis, buna paralel olarak, bütün bunlara rağmen, AB dışında olması halinde, durumların Rum Yönetimi açısından açıkçası daha zor olacağını da ifade etti.

Türkiye’yle ilgili seçenekler listesinin Daimi Temsilciler Komitesi’ne sunulması gerektiğini ve bunun siyasi ve hukuki tedbirler içermesinin beklendiğini ifade eden Hristodulidis, kararları alınması için oy birliğine ihtiyaç olduğunu söyledi.

Aralık’ta Brüksel’de yapılacak görüşmenin nasıl gelişeceğini göreceklerini belirten Hristodulidis, AB Genel İşler Konseyi toplantısı için bugün Brüksel’de bulunacağını ve özellikle bu “seçenekler belgesi” konusunda görüşmeler yapacağını belirtti.

AB’nin Türkiye’yle ilgili olumlu gündemine ilişkin herhangi bir görüşmenin ilerlemediğini de öne süren Hristodulidis, amaçlarının “Türkiye’nin, üzerinde hemfikir olunan çerçeve temelinde Kıbrıs sorunu tartışmalarına geri döndüğü ve Kıbrıs MEB’indeki yasa dışı eylemlerini tekrarlamadığı sürece, alınacak kararlarla bu gidişata yönelik görüşmelerin sonlanması olduğunu” ileri sürdü.

Toplantı esnasında milletvekillerinin kapalı bölge Maraş ve kapalı bölge Maraş’taki Türk eylemleri konusundaki sorularını da yanıtlayan Hristodulidis, konunun 18 Haziran 2019’da bilinir hale geldiğini ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in de 8 gün sonra BM Genel Sekreteri’ne başvuruda bulunduğunu dile getirdi.

Rum Yönetimi’nin konuyu BM Güvenlik Konseyi’nin de gündemine getirdiğini ve BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda bir açıklama yayımladığını da anımsatan Hristodulidis, bu konunun Kıbrıs sorununun çözümü haricinde ele alınmasına ilişkin başka bir öneri varsa bunun duymaktan memnun olacağını söyledi.

Kendisinin Türkiye’nin sondaj platformu bulamayacağını söylemediğini de ifade eden Hristodulidis, hiç kimsenin Türkiye’nin sondaj platformu satın almasını engelleyemeyeceğini savundu.

Rum Yönetimi’nin hukuki ve siyasi korumaya (kalkana) sahip olduğunu da savunan Hristodulidis, Türkiye’nin Mısır’dan deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin müzakerelere başlamalarını istemesine rağmen, Kahire’nin buna karşılık vermediğini ileri sürdü ve şu an sahip oldukları araçların bunlar olduğunu dile getirdi.

Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak ise Hristodulidis, hedeflerinin, üzerinde hemfikir olunmuş iki kesimli, iki toplumlu federasyon çerçevesi temelindeki çözüm olduğunu ve bunun değişmesinin de söz konusu olmadığını kaydetti.

Rum Yönetiminin diplomatik misyonlarının da bu çerçevede çalıştığını ifade eden Hristodulidis, İspanya ile Türkiye arasında imzalanan savunma anlaşması konusunda ise, Yunan hükümetiyle iş birliği içerisinde yalnızca imza sözleşmesi konusunda değil, Türkiye’ye satılan ve savunma amaçları için olmayan malzeme konusundaki hoşnutsuzluğun ifade edildiğini iletti.

Önümüzdeki haftalarda Güney Kıbrıs’ta “Üçlü Oluşumlarla ilgili Daimi Sekreterliğin” resmen faaliyete başlayacağını da dile getiren Hristodulidis, bunun için üç uzman işe alındığını ve bu sekreterliğe katılmaları konusunda halihazırda İsrail, Yunanistan, Mısır ve Ürdün’le anlaşmaları olduğunu ifade etti.

Hristodulidis, uzun vadeli hedeflerinin olumlu bir yaklaşım temelinde ve dışlamalar olmadan, bölgesel bir güvenlik ve iş birliği örgütüne geçilmesi olduğunu sözlerine ekledi.

Haravgi gazetesi ise konuyla ilgili haberinde, Hristodulidis’in toplantı esnasında AKEL, DİKO ve Ekologlar milletvekillerinin Kıbrıs sorunu, Rum kesiminin yurt dışındaki uluslararası imajı, “Türkiye’nin Maraş konusu ve MEB’deki tehditleriyle ilgili yanlış değerlendirmeler” aynı zamanda komşu ülkelerle işbirliklerinin Rum Yönetimini koruyacağı konusundaki sert eleştirilerine maruz kaldığını yazdı.