Politis gazetesi, Hristodulidis’in “Plus” kanalındaki bir programda dün Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak yaptığı açıklamalara manşetinden ve iç sayfasından “Özel Temsilci İçin BM Güvenlik Konseyi Üyelerinden Müdahale- Yerinde İstişarelerde Bulunulması İçin Önümüzdeki Günlerde Teknokratik Düzeyde Ziyaretler Yapılması Bekleniyor-Maraş’ı Açarlarsa Ne Tartışacağız?” başlıklarıyla geniş yer verdi.

Gazete, Rum kesiminin, Kıbrıs sorunuyla ilgili özel temsilcisinin atanması konusunda önümüzdeki günlerde gelişmeler yaşanmasını beklediğini yazdı.

“Plus” kanalındaki bir programa katılarak, bazı açıklamalarda bulunan Hristodulidis “özel temsilci atanması gidişatına yönelik olumlu bir sonuç alınması için, son günlerde bir nabız yoklaması yapıldığını” ifade etti.

BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinden teknokratların önümüzdeki günlerde Kıbrıs’ı ziyaret etmelerinin beklendiğini de dile getiren Hristodulidis, “Hedeflenen şeyin BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile liderler arasında New York’ta gerçekleştirilen yemekte üzerinde anlaşmaya varılanların kamuoyunda nasıl ortaya konacağı ve müzakerelerin nasıl devam edeceğini görmeleri olduğunu” öne sürdü.

BM’nin, buna paralel olarak, New York’ta kendi çalışmalarını yaptığını söyleyen Hristodulidis, öte yandan özel temsilci atanmasının bazı esaslı problemleri çözmeyeceğini ancak müdahil taraflarla temaslar aracılığıyla bir çabanın başlayacağını ifade etti.

Hristodulidis, sözlerini kısaca şöyle sürdürdü:

“Özel temsilci atanırsa Kıbrıs’a gelecek ve müzakerelerin yeniden başlaması perspektiflerinin nasıl oluşturulduğunu görmemiz için, gerekirse burada 10 gün, bir ay oturacak. Herkes müzakerelerin olmamasının ne kadar olumsuz bir durum olduğunun farkındadır çünkü Kıbrıs’taki mevcut durum statik (durgun) değildir. Günden güne olgular daha zor hale gelmektedir”

KAPALI BÖLGE MARAŞ’IN AÇILMASI KONUSU

Açıklamasında, kapalı bölge Maraş konusuna ve Türk tarafının kentin açılmasıyla ilgili hamlelerine de değinen Hristodulidis, bunun, Kıbrıs sorunu ve çözüm bulunmasına ilişkin çabaları etkileneceğini ileri sürdü.

Gazeteye göre, “Türk tarafının kapalı bölge Maraş’ın açılması konusunda hareket etmesi halinde, o toprak başlığının müzakere parçası olarak varlığının sona ereceğini” ileri süren Hristodulidis, sözlerinin devamında, “kapalı bölge Maraş’taki oldubittileri devam ettirmeleri durumunda, toprak başlığı sona erecek. Öyleyse müzakere masasında ne tartışacağız? Diplomatik hareketliliğin haricinde, bizim tarafımızın diğer tek tepki aracı, Kıbrıs sorununun çözümüdür” iddialarında bulundu.

İKİ KESİMLİ, İKİ TOPLUMLU FEDERASYON

Açıklamasında, “Türk tarafının yarım asırlık müzakerelerin sonuç vermediği argümanıyla, iki kesimli, iki toplumlu federasyon çerçevesinin terk edilmesine” dair tezine de atıfta bulunan Hristodulidis, ΒΜ ve uluslararası toplumun tezine atıfta bulunarak “bazı görüşler ifade eden İngiltere’nin bile, bu görüşler içerisinde, üzerinde hem fikir olunan iki kesimli iki toplumlu federasyon çerçevesinin dışında olan herhangi bir şey olmadığını açıklığa kavuşturduğunu” öne sürdü.

Türkiye ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Kıbrıs sorununa iki kesimli iki toplumlu federasyon çözümü bulunamaması konusundaki tezine karşılık ise Hristodulidis “Crans Montana konferansının, arzu edilen iki kesimli, iki toplumlu federasyon hedefinin mümkün bir hedef olduğunu kanıtladığı konusunda, BM Güvenlik Konseyi Daimi üyesi (İngiltere değil) tarafından ortaya konulan bir karşı-argümanı bulunduğunu” ileri sürdü.

Hristodulidis, “elde edinilen kazanımı değerlendirmeli ve kaldığımız yerden devam etmeliyiz” şeklinde de konuştu.

ALMANYA’NIN ROLÜ

AB’nin Türkiye karşısındaki tutumuna da değinen Hristodulidis, sert tedbirler alınmasını önleyen en önemli faktörün Almanya’nın tutumu olduğunu iddia etti.

“Türkiye karşısında önlemler alınması konusunda, karşılarında üye devletlerin önemli çıkarlarının olduğu bir ülke olmasının AB açısından gözlemlenen zorluk olduğunu” ileri süren Hristodulidis, karşılarında Belarus’un olması durumunda ise, durumların daha farklı olacağına dikkati çekti.

“Almanya’nın tutumu yüzünden, AB’de Türkiye’ye karşı alınabilecek önlemlerin alınmadığının açık olduğunu” iddia eden Rum bakan, Almanya’yı eleştirmediğini belirterek, Türkiye ekonomisine yansıması olacak önlemler alınması halinde ve bundan ilk etkilenecek olanlar Alman şirketleriyken, bunun dikkate alınmasının mantıklı olduğunu savundu.

Almanya’da, seçimlerde yer alan ve Ankara’dan etkilenen 3 milyon Türk bulunduğunun unutulmaması gerektiğini de öne süren Hristodulidis “AB’nin bir melekler topluluğu olmadığını” söyledi.

Yaptırımların Türkiye’yi engellemeyeceğini de ifade eden Hristodulidis, ancak bunların bir mesaj gönderdiğini öne sürdü.

ANASTASİADİS-BİDEN GÖRÜŞMESİ KONUSU VE “NAUTICAL GEO” GEMİSİ

Hristodulidis, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile ABD Başkanı Joe Biden yanı sıra iki ülkenin dışişleri bakanları arasında da görüşmeler yapılmasına dair istişarelerin ileri safhada bulunduğunu belirtti.

Rum bakan, söz konusu görüşmelerin BM Genel Kurulu çerçevesinde yapılmasına dair çabaların sonuç vermediğini çünkü Biden’ın BM merkezine konuşma yapmak için gittiğini ve ardından da ikili görüşmeler yapmadan buradan ayrıldığını dile getirdi.

ABD Dışişleri Bakanının da Afganistan’daki durum ekseninde muhataplarıyla görüşmeler yaptığını ve bu çerçevede Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’yla görüştüğünü dile getiren Hristodulidis, “Nautical Geo” gemisiyle ilgili olarak ortaya çıkan problemin büyük ölçüde Türkiye’nin Yunanistan ile Fransa arasındaki anlaşmaya tepkisi yüzünden ortaya çıktığını iddia etti.

Durumun zor olduğunu dile getiren Hristodulidis, bunu diplomatik araçlarla ele aldıklarını, çünkü tepki verecek başka yöntemleri olmadığını sözlerine ekledi.