Haftalık Kathimerini, Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’un Ankara’ya muhtemel yaptırım uygulanmasının Berlin’in hiç arzu etmeyeceği ekonomik etkiler yapacağı izahında bulunarak “Yalnız Kıbrıs dayanışma isteyemez, Lefkoşa da Berlin’e dayanışma göstersin” diyerek izlemek niyetinde olduğu çizgiyle ilgili net işareti verdiğini yazdı.

Üç ülkenin, duruşları ile Türkiye’ye “esaslı bir bedel ödeme endişesi olmadan Kıbrıs’ta istediğini yapabileceği” mesajı verdiğini savunan gazete, “Avrupa Dış Eylem Dairesi ile Komisyon tarafından hazırlanan seçenekler belgesinin, Türkiye’ye karşı esaslı yaptırım ifadeleri değil, hidrokarbonlar konusunda (Türkiye’nin) lehine ipotek notları içerdiği de hesap edildiğinde, durum daha da kötüleşiyor” ifadesini kullandı.

13’üncü paragrafta hidrokarbonların yönetimi için Güven Yaratıcı Önlemler konusunun gündeme getirildiği de hatırlatılan haberde, “Alternatif seçenek olarak da, Yeşil Antlaşma’ya atıf yapılarak Lefkoşa’nın enerji programının sonlandırılması ile flört ediliyor. Seçenekler belgesinin, muhtemelen ocak ayında, Fransa dönem başkanlığındaki ilk Daimi Temsilciler Komitesi’nde (COREPER) görüşülmesi bekleniyor” denildi.

Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis’in kapalı Maraş açılımının hidrokarbonlar meselesiyle bağdaştırılamayacağını savunarak seçenekler belgesinden 13’üncü paragrafın silinmesini istediği ve gerek Yüksek Temsilci Josep Borrell’e gerek dönem başkanlığını 1 Ocak’ta Fransa’nın devralacağı AB dönem başkanlığına, Rum tarafının taleplerini içeren bir mektup göndermesinin beklendiği kaydedildi.

Habere göre Rum Dışişleri Bakanlığı, seçenekler belgesinin bir görüşme notu olduğu, dolayısıyla 13’üncü paragrafın AB’nin somut ve onaylı söylemi olamayacağı görüşünde.

Gazete, benzer durumlarda alışılagelmiş uygulamanın, görüşme belgelerinin, ilgili üye devletin olur vermesi halinde yayınlandığını, ancak seçenekler belgesine oluru Berlin’in verdiğini, bunun da hem Almanya’yı hem Avrupa Dış Eylem Dairesi’ni hem de Komisyon’un Güney Kıbrıs’a oynadığı oyunu ele verdiğini yazdı. Haberde, “Her halükarda suçun bir bölümü Kıbrıs’tadır, görüşmek için olsa bile böyle bir seçenekler belgesinin masaya getirilmesini kabul etmemesi gerekirdi” ifadesi de yer aldı.

Haberde, seçenekler belgesi çerçevesinde COREPER’de görüşülecek yaptırımların geçmesi için 27 üyenin oy birliğini gerektirdiği hatırlatıldı. Bir hukuki çerçeve, yani daha sonra Türkiye’nin Maraş’taki faaliyetlerine katılan gerçek ve tüzel kişilerle doldurulacak bir “boş liste” oluşturulması konusunda da tartışmaların, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon faaliyetleri nedeniyle Erdoğan rejimine değil bazı gerçek ve tüzel kişilere yaptırım uygulanması ile ilgili olacağına işaret edildi.

Öte yandan Alithia, AB’li bir diplomatik bir kaynağın, Güney Kıbrıs’ın Avrupalı ortaklarının, “yaptırımların yaratacağı etkileri gündeme getirdiklerinde, Türkiye’ye yaptırım uygulamak istemediklerini de ortaya koyduklarını belirterek “artık bunu anlamanız gerek” dediğini yazdı.

Habere göre aynı kaynak, “Kıbrıs tarafını tamamen tatmin edecek, Türkiye’de hissedilir olacak ve 26 üyeden bazılarına etki yapmayacak yaptırım yoktur. Gerçek niyetler gerek Dışişleri Bakanları Konseyi’nde gerek Avrupa Konseyi’nde (zirve) ortaya konuldu. Bu yalnız son Konsey'de değil, önceki bütün konsey toplantılarında da oldu. Son Konsey’de frene basma inisiyatifini Almanya üstlendi” dedi.