“HER ŞEYDEN ÖNCE TÜRK İŞGALİNDEN KURTULMALIYIZ. ENERJİ İŞBİRLİĞİ VE TÜRKİYE’NİN ÜYELİK SÜRECİ  YETERLİ ARGÜMAN”

“BU ADA’DA HEPİMİZ ÇOK ŞEY GEÇİRDİĞİMİZ İÇİN GÜVENLİĞE GİDEN YOLU AŞMAKTAN BAŞKA YOL YOKTUR”

“FEDERASYON KABUL ETMEK ZORUNDA KALDIĞIMIZ ACI BİR UZLAŞIYDI”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Politis gazetesi için özel olarak kaleme aldığı “2016’da Yapabiliriz” başlıklı makalesinde, “2016 geleceğimizi belirleyecek kararlar açısından anahtar yıl olacak” vurgusunu yaptı.

ENERJİ İŞBİRLİĞİ

Anastasiadis bölgede bulunan doğal gazın değerlendirilmesi konusunda bütün bölge ülkeleriyle işbirliğine açık olduklarını, Güney Kıbrıs’ın Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü olabileceğini ve -yakın geçmişte dışişleri bakanlarının Ada’yı ziyaret ettiği- büyük ülkelerden hiçbirinin bunu görmezden gelmediğini, konuk dışişleri bakanlarına enerji vizyonlarını anlattıklarını kaydetti.

“Her şeyden önce Türk işgalinden kurtulmamız gerek” vurgusunu da yapan Anastasiadis, enerji konusunda büyük devletler işbirliğine davetlerinin Türkiye’yi de kapsadığını savundu “samimiyiz, Türkiye’nin olumlu cevabını dört gözle bekliyoruz, elbette Kıbrıs sorununun çözülmesi şartıyla” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’NİN ÜYELİK SÜRECİ

Anastaiadis AB ile Türkiye’nin, aralarındaki ilişkiyi canlandırma arzularını görmezden gelmek istemediklerini,10 yıldan beridir  donmuş olan Türkiye’nin üyelik müzakerelerini olumsuz etkileyen ana konulardan birinin de Kıbrıs sorunu olduğunu belirtti. “Biz bütün itirazlarımızı kaldırmaya hazırız” iddiasında bulunarak özetle şunları ekledi:

“Tabii, diğer bütün aday ülkeler gibi Türkiye’nin de üyelik prosedürünün belirlenmiş gereklerini ve aralarında Kıbrıs’ın da bulunduğu bütün üyelere karşı yükümlülüklerini yerine getirmekten başka çaresi olmadığını vurguluyoruz.

Bu iki olguyu, -enerji işbirliği ve Türkiye’nin üyelik süreci- Türkiye’den olumlu işaretler görmemize yeterli argüman görüyorum.  Ancak bu benim analizimdir, Türkiye’nin nasıl davranacağı konusunda peşin hüküm veremem.  Barış ve istikrar içerisindeki bir Kıbrıs, bölge için örnek teşkil edebilir. Dünyada, etnik anlaşmazlıkların diyalog yoluyla çözüm örneği olabileceğimizi desteklemezlik edemez.”

BASİT SORUYA BASİT CEVAP

Anastasiadis Rum tarafında çoğu kişinin “bunca yıldan, geçmişteki onca çatışmadan, acıdan sonra Kıbrıslı Türklerle birlikte yaşayabilir miyiz?” basit sorusunu sorduğuna dikkat çekerek, bu soruya şu basit cevabı vereceğini kaydetti:

“Tam da bu Ada’da hepimiz çok şey geçirdiğimiz için,  güvenliğe giden yolu aşmaktan başka yol yoktur. Bizi, Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’yla birlikte  müzakere etmeye ve her birimizin kendi toplumu için ama aynı zamanda ortak vatanımız Kıbrıs için taleplerde bulunmaya iten de bu unsurdur. İşimizin kolay olduğunu iddia etmiyorum. Ancak önümüzdeki engellerin aşılmaz olmadığına da eminim.  Geçen müzakere aylarında önemli işler yaptık.  Ancak bunlar, belirli bir zaman çerçevesinde çözüme ulaşacağımız konusunda emin konuşmak için yeterli değil.  Ancak, bu çabayı iç cephemizde hepimiz desteklersek ve  özellikle Türkiye olumlu jestlerde bulunursa, 2016’da yeni bir Kıbrıs’tan söz edebiliriz. Önümüzde açılan büyük resme özgüvenle bakmalı, dikkatli ancak felç edici korkulara kapılmadan ilerlemeliyiz.  Çözümle, Kıbrıslı Türklerle işbirliği temellerini yaratmak istiyoruz.”

“FEDERASYON KABUL ETMEK ZORUNDA KALDIĞIMIZ ACI BİR UZLAŞIYDI”

Nikos Anastasiadis “Federasyon çözümü, kabul etmek zorunda kaldığımız acı bir uzlaşıydı” dedi, özetle şöyle devam etti:

“Federasyon, dünyanın her yerinde, başlangıç noktaları farklı olabilir ama ortak bir geleceğe başlamak isteyen ayrı varlıkları ve insanları bir araya getiren bir sistemdir. Kıbrıs’ta olduğu  gibi. Çözüm istiyoruz, çünkü kazanırız.  Hedefimiz, Kıbrıs’ın tamamında  güvenlik ve özgürlük içerisinde, bütün haklarımız tesis edilmiş şekilde yaşamaya devam etmektir. Avrupa toprağından daha azı veya daha fazlası olmayacak bir devlette. Avrupa müktesebatının Ada’mızın bir kıyısından öteki kıyısına uygulanmasını istiyoruz.  Kıbrıs’ın AB’ye Katılım Sözleşmesi’nde öngörüldüğü gibi. Ümitlerimizi gerçek yapabiliriz. Konjonktür lehimizedir.”