Haftalık Kathimerini “Türkiye’ye Avrupa Kalkanı… Lefkoşa Kıbrıs Sorunu, Maraş, MEB, Mülteciler Konularında Saldırıya Uğruyor AB’nin Yaptırımlara Niyeti Yok” başlıklı haberinde, Rum yönetiminin son aylarda Türkiye’den “genel ve çok yönlü saldırılara maruz kaldığını, bunun AB tarafından anlaşılıp not edildiğini ancak en azından şimdilik, Türkiye’ye karşı özlü yaptırımlar uygulamada isteksiz olduğunu” yazdı.
Gazete, AB’nin Türkiye’yi “rota değiştirmeye zorlama girişiminde bile bulunmadığını” yazdı ve bu nedenle Türkiye’nin Kıbrıs sorununda iki devlet söylemine devam ettiğini, kapalı Maraş’ta açılıma dair pilot uygulamalarına devam ettiğini, Doğu Akdeniz’de yeni araştırmalara hazırlandığını ve Güney Kıbrıs’a KKTC üzerinden mülteci aktarmaya devam ettiğini öne sürdü. 
Gazete, edindiği bilgilere dayanarak, AB üyelerinin kapalı Maraş konusunda Türkiye’ye yaptırım uygulanması için seçenek listesi (option list/paper) hazırlanmasına karar verdiğini ancak “daha anlaşmanın mürekkebi bile kurumadan” Almanya Dışişleri Bakanı’nın salondan ayrıldığını yazdı. Komisyon Başkanı Josep Borrell’in yakın çalışma arkadaşı başkanlığındaki “malum teknokratlar grubunun ise halen bir bıkma eğilimi gösterdiğini ve 15 Kasım’daki Dış Konular Konseyi öncesinde, Türkiye’ye yaptırım uygulanması zamanı olmadığı görüşünü savunduğunu belirtti.
Mülteciler konusunda Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden yetkili Komiser Ylva Johansson’ın Rum yönetimine söz vermesine rağmen Ankara’ya gittiğinde Rum yönetiminin mesajını ılımlı tonda ilettiğini ve muhataplarını ikna etmediğini yazan gazete “bir hafta içerisinde Güney Kıbrıs’a bin 800 mülteci ulaştığını savundu.
Rum yönetiminin tek yanlı “Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) konusunda AB’nin, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerine katılan özel ve tüzel kişilere karşı yaptırımlar öngören hukuki yaptırımlar çerçevesini birkaç hafta önce güncellediğini ancak listeye sadece iki özel kişiyi eklediğini, listeye şirketler dahil tüzel kişileri ekletme çabasının ise Berlin’in duvarına çarptığını, AB’nin bu konuda Türkiye’ye karşı özlü hiçbir şey yapmadığını belirtti.
AB’yi Kıbrıs sorununda ise BM’nin arkasına saklanmakla suçlayan gazete, iki toplumlu iki bölgeli federasyona destek niyeti belirttiğini ancak Kıbrıs Türk tarafının iki devlet önerisini Cenevre konferansında yazılı sunmasına özlü hiçbir tepki göstermediğini kaydederek, özetle şunları ekledi:
“AB çevreleri gazetemize ‘Ankara’nın çok yönlü saldırısıyla karşı karşıya olduğumuzdan kuşku yok’ dedi, ‘şimdilik, Türkiye’ye karşı özlü önlemler almada bir isteksizlik söz konusu olmadığı’ gözlemini paylaştı ve Almanya’nın Türkiye-AB göçmenler/mülteciler anlaşmasının devamını sağlama gayretinin malum olduğunu hatırlattı.”
Fileleftheros ise “Erdoğan Mayın Tarlası Döşüyor… Türk Cumhurbaşkanı Denizde ve Karada Cepheden Saldırıyı Seçiyor” başlıklı manşet haberinde Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıldönümünde Mavi Vatan ile sonuç almak istediği için “ateşle oynayarak ve askerî gücünü değerlendirerek Doğu Akdeniz’deki oyunlarda, sert poker tercih ettiğini” savundu.
Gazete, Erdoğan’ın 2023 vizyonuyla “mayınlar döşediği” iddiasını desteklemek için TPAO tarafından Doğu Akdeniz’de yapılacak çalışmaları, kapalı Maraş’taki açılım faaliyetlerini,  KKTC’yi askerî anlamda iyileştirme (IHA üssü ve deniz üssü) çabalarını örnek gösterdi ve “şu anda gündemin üst sıralarında olmasa da KKTC’nin entegrasyonu senaryoları üzerinde çalışıldığını” iddia etti.


MEKİK DİPLOMASİSİ STEWART ELİYLE
Aynı gazete “Stewart Mekik Diplomasisinde… Geçici ve Yeni Bir Emre Kadar” başlıklı haberinde, Kıbrıs sorunundaki çalışmaların ‘düşük irtifada seyrettiğini”, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki yeni Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın, ilk aşamada ve Kıbrıs müzakereleri başlayana kadar taraflar arasında mekik diplomasisi yürütecek göründüğünü yazdı.
Habere göre mekik diplomasisinin, Ada’ya kasım sonunda (Spehar adadan 27 Kasım’da ayrılıyor) gelmesi beklenen Kanadalı yetkili eliyle yürütülmesi, Genel Sekreter yeni özel temsilci atayana kadar, geçici bir çözüm görülüyor.