Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Siyasal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ersoy Önder, 2020’den 2021’e dünyada yaşanan siyasi gelişmeleri değerlendirdi.

Ersoy; “2020 yılına, Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ve sonrasında yaşananlarla başlamıştık ve İran’ın baskıcı yönetiminden bunalmış İran halkı, uzun süredir ciddi protestolarla, yönetimsel değişikliğin ayak seslerini yükseltirken, yaşanan bu suikast neticesinde tüm protestoların yönü, bir anda ABD’ye çevrilmişti.

Böylece İran halkının ABD’ye tepkisi konsolide edilirken, halkın ekonomik sıkıntılar ve yönetim değişikliği talebi, uzunca bir süre askıya alınmış oldu. Artık sadece İran halkı değil, Ortadoğu’da İran’ın desteklediği tüm devletler ve devlet dışı örgütler, yaşadıkları tüm sıkıntıların sebebini, kendi yöneticilerinde ve politikacılarında değil, ABD’de görmeye başladılar.

Dolayısıyla, İran’daki 3 ana politik düşünce grubundan muhafazakarlar durumlarını güçlendirirken, pragmatist ve reformcuların işi iyice zorlaştı” dedi.

“ABD’de Durum Biraz Daha Farklı”

Trump’ın dış politikada yaşanan gelişmeleri, gerek azil süreci, gerekse başkanlık seçimleri için ABD halkının manipülasyonu adına kullanacağı zaten tahmin ediliyordu.

Obama’nın seçim öncesi İran’a savaş açarak oylarını arttıracağı suçlamasını yapan Trump, böylece, tam da kendi söylediği suçlamayı kendisi yapmış oldu.

İran’ı, Kuzey Kore ile birlikte ABD düşmanı iki ülkeden biri olarak betimleyen Trump, bu operasyon yoluyla, karşısındaki demokratları ters köşeye yatırmaya, kendi yandaşlarını ise toparlamaya çalışmıştı. Demokratların, İran’la savaşa hayır kampanyaları ile gösterilere başlaması, İran’ın kaşını gözünü sevdiklerinden değil, bu oyunun farkında olmalarından kaynaklanıyordu.

Görüldüğü üzere, gerek şahsi, gerek toplumsal, gerekse ülkesel düşmanlaştırma ve ötekileştirme politikalarının zirveye ulaşması, herkesin herkesi kendi çıkar ve menfaati uğruna imha edebilir duruma getirmesine sebep olmuştu.

Trump’ın, 2021 başında seçimi kaybetmediği gerekçesiyle, kendi yandaşlarını önce kongreye yönlendirmesi, sonrasında ise, pabucun pahalı olduğunu görünce çark etmesi, işte bu politik açmazın neticesidir.

ABD’nin yeni başkanı Biden’dan ilk beklenen, aynı veya benzer hatalara düşmemesi ve hem kendi ülkesini, hem de dünyayı yönetirken ötekileştirme, düşmanlaştırma, terörize etme ve kendi destekçilerinden başka herkesi terörle, düşmanlıkla ilişkilendirme yanlışlarından vazgeçmesidir” dedi.

“Tarih Politik Hataların Getirdiği Yıkımlarla Doludur”

Dünya kendini yönetme zaafiyeti içine düştüğünde, ilk önce ötekileştiren ve düşmanlaştıranlar harap ve bitap olurlar. Tarih, özellikle son yüzyıl, bu tarz politik hataların getirdiği yıkımlarla doludur.

“Yurtta sulh, dünyada sulh” bu sebeple sadece Türkiye için bir motto değil, aynı zamanda ilelebet payidar kalması gereken, ideal bir dünya için de özel ve önemli bir politik düşüncedir.

Dünya, 20’nci yüzyılın dehası Atatürk’ü, 21’nci yüzyılda iyi anlayan ve okuyan liderlerle yönetildiğinde, huzura kavuşabilir.