Yrd. Doç. Dr. Bayraktar açıklamasında, “bir akademisyen; bir iletişimci olarak KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde ben de bir not düşmek isterim” diyerek başladığı değerlendirmesinde şunları söyledi;

“Bu aldatmaca uluslararası alanda da devam etmektedir”

1983 yılında kurmak zorunda kaldığımız KKTC’nin sembolize ettiği egemenliğin korunması koşuluyla, Rum tarafı ile dengeli bir ortaklık kurmak için uzun yıllar mücadele ettik. 1960 yılında uluslararası anlaşmalarla ve iki tarafın liderliğinin rızasıyla kurulmuş olan Kıbrıs Cumhuriyetini Enosis’i elde etmek için kanlı darbe ile yıkan Rumlardı. Akritas Planı ile ilgili bilgi sahibi olmadan Kıbrıs Türklerinin 1963’ten itibaren yaşadıklarını ve müdafaasını anlamak mümkün değildir, olamaz. Rum- Yunan ikilisinin hiç değişmeyen orta çağ siyasetini göz ardı ederek Kıbrıs Türkü’nün direnişini takdir etmek mümkün değildir. Yarım asırdır uzlaşma olmamışsa bunun gerçek nedenini Rum’un değişmeyen siyaseti ve niyetinde aramak gerekir. Rum liderliğinin bakış açısı hep bir “azınlık” olduğumuz yönündedir. Bu bakış açısının günümüzde de değişmediği çok açıktır ve nettir. Bu aldatmaca uluslararası alanda da devam etmektedir. Bu nedenle uluslararası bakış açısı değişmedikçe, iki ayrı halk olarak, eşit egemenliğe dayalı, iki kesimli, kalıcı yeni bir ortaklık kurulmasının beklenmesi kanımca hayaldir.

“Suni Gündemlerle Meşgul Olmadan Bilinçli Davranalım”

Uzlaşı yollarını daima açık tutarak ve en önemlisi devletimize sahip çıkarak KKTC’de gerçekleşecek olan cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde özgür irademizle oy verirken bütün bu gerçekleri göz ardı etmeyelim. Bir iletişimci olarak; seçim propagandalarını iyi analiz edelim, gündemi belirleyenin medya olduğu bilinciyle, suni gündemlerle meşgul olmadan bilinçli davranalım; suskunluk sarmalının bir parçası olmayalım ve hepsinden önemlisi de sosyal mesafeyi koruyalım, sağlıkla kalalım!