Yeniden Doğuş Partisinin (YDP) Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklaması ile birlikte resmi aday sayısı 4’e yükseldi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın da önümüzdeki ay adaylığını açıklayacağı ilan edildi.

Olası diğer adaylar ile birlikte sayının artma ihtimali olmakla birlikte Ersin Tatar, Tufan Erhürman  ve Mustafa Akıncı arasında geçecek seçim yarışında diğer adayların Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turuna nazaran ikinci turunda etkilerinin daha çok hissedileceği ve ikinci turun kaderini belirlemede anahtar olacakları da ortada.

YDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik nasıl bir performans göstereceği ve ilk turda YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın alacağı oy oranın ne olacağı, kamuoyu ve diğer tüm partiler ile adaylar tarafından merak içerisinde en çok beklenen ve yakından takip edilen bir nokta.

Tüm siyasi partiler ve adaylar, YDP’nin oy potansiyelini ortaya koyacak seçimi, YDP’nin seçim sonrası siyasi konumun belirleyicisi olarak yakından takip ediyor.

Ve belki de tek birleştikleri nokta, YDP’nin seçimlerde ortaya koyacağı başarı veya başarısızlığı noktasında öngörüde bulunamamaları ile birlikte yaşadıkları kafa karışıklığı.

Ve YDP’nin siyasi yaşamına başladığı kısa süre içerisinde ise ortaya koyduğu sorumlu ve yapıcı muhalefet anlayışı kamuoyu nezdinde olumlu puan toplarken seçmen nazarında “herkesin partisi olma” algısını güçlendirmede ise eksik veya zayıf kaldığı da ortada.

Ancak bir gerçek var ki 2018 yılında yapılan genel seçimlerde yüzde 7 oy alarak, KKTC meclisine 2 milletvekili ile girme başarısını gösteren YDP’nin bugünkü varlığı ve başarısı, ister sol ister sağ olsun mevcut diğer tüm partilerin ülke yönetiminde bıraktığı bir boşluk, politika üretmedeki kısırlık ve toplum nazarında siyasi partilere  olan güvensizliğin bir sonucu.

YDP’nin bugün Kıbrıs Türk siyasetine yön veren bir siyasi yapı konumunda olmasının nedenlerini dışarıda aramak mevcut partilerin kendi özeleştirilerini yapmadığının bir göstergesi, başarısızlıklarından kendilerine ders çıkarmamak ve en basit ifade ile aynaya bakmamaktır.

Parti Başkanı Erhan Arıklı, partinin çizgisini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlasa da partinin dış politik duruşunda Kıbrıs sorununa dair iki devletli bir çözüme destek vermek olduğuna da açıklamalarında yer vermesi YDP’nin “toplumdan uzak” olmadığını ve ayaklarının yere bastığının da bir göstergesi.

Ancak, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde YDP ve adaylığını açıklayan Genel Başkan Erhan Arıklı’nın kendi partisi dışında oy almasını zorlaştıracak noktalar da toplumsal zihinde yerini korumakta.

YDP’ye ülke kamuoyunun temkinli ve mesafeli yaklaşmasının nedeni olarak ortaya konan eleştiriler tek bir noktada birleşmekte ;

Politikalarını, Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı ve etnik köken üzerinden kurgulaması veya bu noktada toplumsal önyargının halen varlığını sürdürmesi.

İlk kurulduğu günlerde Genel Başkan Erhan Arıklı ve parti yetkililerinin kullandığı politik dil ve mağdur siyasetinden vazgeçmeleri kadar geçen sürede yapıcı muhalefet yapmaları da kamuoyu vicdanında saygı görmeleri yanında Kıbrıs Türk kamuoyunun kurulduğu ilk günlerin aksine bugün Erhan Arıklı ve partisine karşı daha az mesafeli durmaya başlamasının nedenleri arasında.

YDP adayı Erhan Arıklı’nın öncelikle politika ve söylemleri ile ülke toprakları üzerinde yaşayan “herkesin adayı olduğunu ispatlaması gerek. Yeniden Doğuş Partisi, “sadece Türkiye kökenlilerin ve Türkiyelilerin partisidir” algısını ve imajını hiç vakit kaybetmeden toplumsal zihinden silecek adımları hızla atmalı, politikalarının etnik köken temelinde oluşturan ve bu eksende yoluna devam etmeyeceğini anlatmalı.

Tüm eleştirilere rağmen ise bir gerçek var ki Yeniden Doğuş Partisi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kilit parti olacak. Ve eğer ayrımcılık üzerinden siyaset yapmayı tercih etmez ve kitle partisi olma yolunda güçlü adımlar atarsa da genel seçimler sonrasında da milletvekili sayısını artırarak olası koalisyon hükümetlerinin kurulmasında da kilit parti olmayı sürdüreceği aşikar.

Gelinen son aşamada ise YDP’nin rolü ve ortaya koyacağı duruş ise Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaderini doğrudan etkileyeceği şimdiden belli. Elbette YDP’nin bir kitle partisi olma, daha açık bir ifade ile toplumsal barış temelinde “herkesin partisi olma” yönünde ortaya koyduğu duruşundan vazgeçmemesi şartı ile.

Ve 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinde YDP ve Erhan Arıklı’nın, Kıbrıs Türk toplumundan uzaklaşmadan “herkesin partisi ve adayı” olduklarını politik bir duruştan öte samimiyetle ortaya koymaları gerekli.

Cumhurbaşkanlığı seçimini oy oranı temelinde kazanma şansları olmasa da hangi adayın kazanacağını doğrudan belirleyecek güç, Erhan Arıklı ve YDP kadrolarının olacağı da ortada.

Kıbrıs müzakerelerinin de, Kıbrıs sorununun da kaderi Erhan Arıklı’nın elinde.