Levent Özadam - Mesaj Kutusu

[email protected]

UBP ve diğer siyasi partilerimiz kurultay yarışlarına baktığımızda en hararetlisi ülkenin en köklü ve kitle partisi olan UBP'de yaşanır.

Öyle ki UBP kurultay sonuçları kimi zaman hükümet yıkar kimi zaman hükümet kurar.

Bazen de kurultaya başbakan sıfatıyla giren bir ismi siyaset sahnesinden siler atar.

UBP delegeleri bu yüzden bazen istemeden de olsa ülke siyasetine yön verirler.

Onlar uzaylı değildir...

Bu ülkede yaşarlar!

Asgari ücretli de vardır içinde, esnafı da çitçisi de...

Onlar da geçim sıkıntısı yaşarlar...

Ülkede olup bitene Fransız değildir onlar!

Haa içinde siyaseti şahsi menfaatleri için bir araç olarak gören yok mu?

Elbette var...

Şimdi onlar bizim konumuz değil.

Bizim konumuz vicdanlı UBP'liler...

Yani ülkenin en büyük partisinin başına getirilecek kişiyi seçerken 'bu yükün altından kalkabilecek' olanı halkın refah düzeyini artırabilecek olanı seçecek olanlar.

Ülkenin sizlere ihtiyacı var!

Bu karar hepimizi etkileyecek.

Bizi hızla fakirleştiren, zam üstüne zam yapan, koltuk sedasıyla gözü dönmüş bir siyasiyi kimse başbakan ya da UBP'nin başında görmek istemez.

Ülkeyi darboğaza sokan, dar gelirliyi yok sayan, kaşıkla verip kepçeyle alanlar bir gün duvara toslar.

Çünkü UBP'nin üyeleri 'saksı' değildir.

Günü geldiğinde en tepeden alır en dibe indirir.

***

2010'lu yıllarda KKTC'de benzinin Litre fiyatı 2 TL civarlarındaydı, Türkiye de ise 4 liraya dayanmıştı.

Yıllar önce KKTC'deki akaryakıt fiyatlarının Türkiye'nin 3'de 1'i kadar daha ucuz olduğu görülmüştür.

Türkiye'den gelenler şaşırır kalırdı... Ne kadar ucuz derlerdi!

Dün yapılan 50 kuruşluk insafsız zam ile akaryakıt fiyatlarımız Türkiye'yi geçti.

Türkiye'nin dört bir yanı toplu taşım ağı ile örülü, KKTC'de özel arabanız yoksa yaşayamazsınız.

Yani otomobile çok daha muhtaçsınız ve gelirinizin ciddi bir bölümü ulaşıma gider.

Zam yaparken iki kere düşünmeniz gerekir.

İnsanların bu ülkede alternatifi yok. Yani bu ay otobüse, metroya bineyim de tasarruf edeyim deme gibi bir lüksü yok.

Yürümek istese ya güneşten beyin kanaması geçirir ya da kaldırımsız yollarda can verir.

Son akaryakıt zammı ile birlikte zincirleme bir zam furyası da kaçınılmaz.

Zaten pahalılık almış başını gidiyor...

Akaryakıttaki dünya piyasaları ve döviz bazlı dalgalanmaları vatandaşa yansıtmamak için oluşturulan fiyat istikrar fonundan haberiniz var mı?

Haberimizi anca o fondaki parayı sömürdüklerinde ortaya çıktı...

Akaryakıt zammı öyle kurnazca yapılıyor ki...

Ocak ayı Hayat Pahalılığının gecikmeli olarak ödediği gün zammı yapıştırıyor hükümet.

Buradan gelen parayla da ek mesaileri toparlayacak belli ki...

Taşıma suyla değirmen böyle döner işte.

Ama günü gelince de bu halk sizi döndürecek...

Hem de ne döndürecek!

Bu arada hükümetin başının ağzından ise bal damlıyor bal...

Öyle bir konuşuyor ki sanırsınız İsviçre başbakanı.

Her şey çok güzel, bir buzlu bademimiz eksik...

***

Bu ülkenin etinden sütünden faydalanıp emekçinin sırtından zenginliğine zenginlik katan iş insanlarımız var.

Sözümüz vampir gibi emekçi kanı emenlere...

Onlar zaten hemen üstüne alınır, kendini de çok iyi bilir.

Onlar da hak hukuk yoktur.

İnsani değer yargıları yoktur.

Sadece şov vardır...

Ucuz, kaydı kuydu olmayan köleler onların göz bebeğidir...

Ülkeye ahtapot gibi sızmışlardır...

Onlar, emekçinin hakkını çalarlar, geleceğini tırtıklayanlardır.

Hep bana hep bana kafasıyla hiç doymayıp patlayana kadar yiyenlerdir.

Şikayet etseniz suçlu bile çıkarsınız. Çünkü elleri kolları uzundur.

Bakın son aracını 28 Eylül 2021’de banttan indiren Gebze'deki Honda Türkiye, fabrikasını kapattı.

Fabrikasını kapatan şirket 10 yıldan daha kıdemli çalışanlarına 48 maaş ikramiye vermiş.

Ayrıca işten çıkarılan işçilere 8 maaş tutarındaki ihbar tazminatları da hesaplarına yatırmış. Honda; 10 senesini doldurmayanlara da 40 maaş ikramiye vermiş.

Honda bir Japon...

İnsana ve emekçiye olan vefa ve saygıya en güzel örneklerden birisi...

Bu haberi görünce KKTC'deki durum aklımıza geldi birden...

İşte bu yüzden sitemimiz...

MESAJ KUTUSU

Sayın Ahmet SOYALAN, eğilip bükülmeyip ülkenin karanlık ünlü isimlerini parmaklıklar arkasına gönderince adamlar haklı olarak size karşı kin ve nefret kusmaya başladılar. Demek ki doğru yoldasınız devamını bekleriz…

Sayın Ersan SANER, G.Mağusa Belediyesinin alacakları 4 Milyon TL’nin üzerine çıkınca doğal olarak ödeme sıkıntıları yaşıyor. Özellikle de Maraş için harcananlar bile belediyeye verilse rahat bir nefes alacaklar…

Sayın Ünal ÜSTEL, aşı karşıtlarına karşı Türkiye Bilim kurulu üyesi ekranların aranan ismi Prof Mehmet Ceylan ile temasa geçtiğiniz ve yakın bir zamanda ülkeye geleceğini memnuniyetle öğrendik. Umarız yapacağı açıklamalar aşı oranını daha yükseklere çıkarır…

Sayın İbrahim BENTER, iki çocuklu dul bir kadının barınma sorununa en azından bir yıllığına çözüm getirerek büyük hayır duası aldınız. Maalesef ki devletin ilgili kurumları bu konularda yetersiz kalınca size de büyük sorumluluk düşüyor…

Sayın Süleyman ULUÇAY, CTP’den G.Mağusa Belediye başkan adayı olunca büyük bir mucize gerçekleştirerek bölgeli küs kurmayların da barışmasına neden oldunuz. Bakalım bu birlikten G.Mağusa’yı gerçekten ayağa kaldıracak mısınız?

Sayın Zorlu TÖRE, Türkiye’den gelen profesyonel bir kamuoyu yoklama şirketine anket yaptırmaya başladığınızı duyduk. Bu arada çıkan sonuca göre adaylık konusunu yeniden değerlendirecek misiniz yoksa artık geriye dönüş yok mu?

Sayın Mehmet HARMANCI, belediye orkestrası elemanlar prova yaptıkları mekanın artık ihtiyaçlara tam olarak olanak sağlamadığı konusunda sitem mesajları gönderiyorlar. Sanatçı kesimi biraz duygusal ve huysuzdur gereğini yerine getirmek gerekir değil mi?

Sayın Olgun AMCAOĞLU, okullarda antijen testinin yapılması için girişim başlatmanız veliler tarafından memnuniyetle karşılandı. Umarız en kısa zamanda uygulamaya girer öğrenciler eziyetten kurtulmuş olur.

Sayın Erhan ARIKLI, akaryakıta yapılan ve tüm kesimlerce insafsızlık olarak nitelendirilen akaryakıt zammı her zaman olduğu gibi yine sizin başınızda patlaşacağa benziyor. Türkiye’yi fiyatlar konusunda geride bırakmak da çok ayrı bir tartışma konusu tabi ki…

Sayın Ertan BİRİNCİ, basın mensuplarının objektifine yakalanmamak için artık dışarıda yemek organizasyonlarına son verdiğiniz paket servisleri tercih ettiğinizi duyduk. Gerçek sebep bu mu yoksa hayat pahalığı nedeniyse ciddi tasarruf önlemleri mi aldınız?

Sayın Cemil SARIÇİZMELİ, bakanlık bahçesinde ilgi hayli fazla olunca bazı Mesarya belediye başkanları bahçenin bir kenarına ufaktan gece kondu inşa etmeye başladığınız ihbarında bulunuyorlar. Çadırda hayat da bir yere kadar değil mi?

Sayın Hakan KUNTAY, Güney’den gelen hastalarınız hem fiyatların uygunluğunu hem de uzay üssüne benzettikleri dev kliniğinizi görünce gittikleri zaman sizi öve öve bitiremiyorlarmış. Onlarda bile olmayan teknolojiyi getirince bunlar gayet doğaldır, ne kadar övünseniz azdır…

Sayın Halil TALAYKURT, kurultay günü için şafak saymaya başlayınca sizin de intikamcılar listesinde olduğunuz konuşuluyor. Bu arada vekillik için sağlam bir ekip kurup kulislere başlamışsınız bile. Bakalım bu kez ipi göğüsleyebilecek misiniz?

Sayın Şifa ÇİKA, köftehorun sürekli müşterileri kış ayları yaklaşırken sabahları çorba servisinin de olması gerektiğini belirten mesajlar göndermeye başladı. Müşteri veli nimet olduğu için değerlendirmekte yarar görüyoruz.