Madde bağımlılığı ile mücadelenin bir ayağı da, hiç kuşkusuz ki madde bağımlılığının tedavi ve rehabilitasyon sürecidir.

Ülkemizdeki Barış Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin bu konudaki yetersizliğini ise dile getirmeye gerek yok.

Kalkanlı Yaşam Evi olarak hizmet vermekte olan Hotel binasının, Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’na madde bağımlılığı tedavi merkezi yapılması için tahsis edilmesi beklenirken, son dakika hamlesi ile komisyonun elinden alındığını da bir kenara not etmekte fayda var.

Girne Lapta’da, uyuşturucu ve alkol bağımlılarına yönelik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti verecek Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nin açıldığını, Haziran 2019’da medyaya düşen haberler sayesinde halkımız öğrendi. (Tüzüğe göre, Psikiyatri Dal Hastanesi demek belki de daha doğru olacaktır.)

Geçtiğimiz gün de, Sağlık Bakanlığı ile Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi ile arasında, uyuşturucu bağımlılarının tedavileri için sevk protokolü imzalandı. Protokole göre, hastaların tedavi masraflarının %80’inin devlet tarafından karşılanması ön görüldü.

Sayın Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’nın, yıllarını madde bağımlılığı konusuna adadığını, akademisyenlik birikimini, Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu’nda aktif olarak çalıştığını, Başbakanlık’tan aldığı ödeneklerle anket çalışmaları yapıp bunları halkımız ile paylaştığını az ya da çok bilen bir Nöroloji uzmanıyım.

Neticede, Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nin, madde bağımlılığı tedavisinde, devletimizin ve halkımızın imdadına adeta bir hızır gibi yetiştiğini söylemek gerekir belki.

Ama bunu söylemek içimden gelmiyor değerli okurlar.

‘’Devletin yapamadığını Sayın Çakıcı başardı’’ diyenler çoğunlukta olabilir. ‘’Böyle bir merkezin olması mı iyi olmaması mı iyi, amacın ne senin?’’ diye soranlarınız da çıkabilir.

Ama ben, yine de konuya farklı açılardan da bakılmasında fayda olduğu kanaatindeyim.

Şöyle ki;


Gelin önce www.pembekoskhastanesi.com adresine bir girelim.

Sitesinde: ‘’Hastanemizin bağımlılık tedavisi geçmişi 2002 yılının şubat ayına dayanmaktadır. Pembe Köşk Uyuşturucu, Alkol, Sigara, Kumar ve Yeme Bağımlılığı tedavi kliniği ilk kez 2002 yılında Prof.Dr.Mehmet Çakıcı tarafından kurulmuştur. 7 yataklı olarak kurulan Pembe Köşk’te Kıbrıs’ta ilk kez tedavi ve rehabilitasyon programı uygulanmıştır.’’ denilmekte. Peki o zaman neden medyada Haziran 2019’da açıldığı servis edildi? Madem 2002 yılından bu yana faaliyette, yıllardır neden Sağlık Bakanlığı ile protokol imzalanmadı da şimdi imzalandı? Yoksa, 2002 yılında Pembe Köşk yerine Lefkoşa Psikiyatri Merkezi mi vardı?

Yine aynı sitede: ‘’Daha önce ABD, Avrupa, Avusturalya bölgelerinde eroin tedavisi için kullanılan Bubrenorphine (temgesic, suboxone vs.) tedavisi Ortadoğu Bölgesinde ilk kez Pembe Köşk’te uygulanmıştır.’’ deniliyor. Milliyet Gazetesi’ne de haber olan bu uygulamanın, Türkiye’de ruhsat alamadığı için, Pembe Köşk’te değil, Lefkoşa Psikiyatri Merkezi’nde, Sayın Çakıcı tarafından verildiğini öğreniyoruz.

Pembe Köşk’te verilen tedavi programlarına bakıldığında: Eroin, Alkol, Esrar, Bonzai, Kumar, Sigara, Kokain, Ecstacy, Uçucu Madde ve Yeme Bağımlılıkları ile ilgili tedavi programlarının yapıldığına dair bilgiler elde ediyoruz.

Hastane 10 yataklı.

‘’Kaç yataklı olduğunun ne önemi var?’’ denilse de, farklı bağımlılıklara bir arada nasıl tedavi verileceği konusu ise tamamen muamma!

Örneğin, bir eroin bağımlısının yoksunluk krizine girmesi durumunda, bir kumar veya yeme bağımlısının şahit olması muhtemel bir tablo karşısında nasıl bir önlem alındığına dair hiçbir veri yok!

Kriz durumunda, hastanenin ne kadar güvenli olup olmadığını ise, hastanenin kendi sitesinden paylaştığı fotoğraflara bakıp anlayabilirsiniz.

Yoksunluk krizine giren bir hastanın, o esnada, hastanenin ortasındaki havuza atlayıp hayatını tehlikeye atmayacağının garantisi nasıl verilmiş olabilir?

Hastanenin, başta hastalar ve personel olmak üzere, iç ve dış güvenliğinin 7/24 nasıl sağlandığı ise izaha muhtaç bir konu!

Hastanenin odalarının hiçbirinde, hastanenin çevresinde, hastanın kaçmasını engelleyecek hiçbir bariyer ya da engel olmadığı açıkça görülüyor. Buradan bir hastanın kaçıp gitmeyeceği, çevresindekileri ve kendisini tehlikeye atmayacağı nasıl garanti altına alınmış?

Gelelim uzman kadrosuna.


Kaç psikiyatri uzmanı var? Başka branşlarda kaç uzman var? Nöbet sistemine dahil kaç doktor var ve branşları nedir? Tam zamanlı çalışan/kadrolu kaç yardımcı sağlık personeli var? Kaç hemşire var? Kaç güvenlik görevlisi var? Acil serviste 7/24 doktor bulunuyor mu?

Kimse kusura bakmasın lütfen;

Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi ne kadar mal oldu ki? Birileri bunu açıklasın lütfen!

Devlet, butik otelden bozma, 10 yataklı bir madde bağımlılığı tedavi merkezini yapamayacak kadar maddi olanaklardan yoksun mu?

Kaldı ki, imzalanan sevk protokolü ile devlete bir hastanın ortalama maliyeti ne kadar olacak bilen var mı? Bir hastanın tedavisinin devlete aylık maliyetinin 10 bin TL’nin üzerinde olacağına iddiaya girerim. 10 yatağın da sevklerle doldurulacağını düşünecek olursak (ki sevk protokolünden sonra kim kendi maddi olanağını kullanmak ister ki?), ayda devletin kasasından Pembe Köşk Hastanesi’ne en az 100 bin TL akışı olacak. Yılda bir milyon TL demektir bu!

Bana sorarsanız, Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nin kendini amorti etmesi, bu sistemle iki yılı bile bulmaz değerli okurlar!

Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi 10 yataklı olunca da hemen doluverecek. Yatışta öncelik ve taburculuk kriterleri de kuvvetle muhtemel devletin kontrolünde değil, Sayın Çakıcı’nın iki dudağı arasında olacağa benziyor! Bu da demektir ki, hastasını yatırmak isteyenler, Sayın Çakıcı’nın kapısında kuyruk olacaklar adeta! Kim bilir neler yaşanacak bu süreçlerde!

Tekrar tekrar üzerine basarak vurguluyorum!

Söz konusu çocuklarımız, gençlerimiz ve geleceğimiz ise, duygusal, bireysel değil, realist olmak zorundayız.

Daha alkol reklamlarına bile kısıtlama getirmeyi beceremeyen devletin ve bu devletin Sağlık Bakanlığı’nın, milletin parasını çar-çur etmeye lüksü yok!

Bu ülkenin bağımlılarının, Türkiye’ye taşınmadan, insani şartlarda ve güvenli ortamlarda ve %100 devlet güvencesinde tedavi almaya hakkı var!

Tamam, Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi de olsun ancak, bir zahmet devlet de elini çabuk tutsun!

Bu ülkenin pembe hayallere değil, gerçek anlamda AMATEM’e ihtiyacı var!

Lütfen ACELE EDİN!

(Not: Sayın Prof. Dr. Mehmet Çakıcı’ya söz hakkı doğmuştur. Kendileri ile bir dönem Başbakanlık Uyuşturucu İle Mücadele Komisyonu toplantılarına katılmışlığım da vardır. O dönemlerde AMATEM’i hararetli bir şekilde tartışıyorduk ve hatta Kalkanlı projesi üzerinde duruyorduk. Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi nezdinde ulaşmak istedikleri hedefler adına kendilerine başarılar dilerim.)

H. İlker İpekdal

0542 852 98 99