Baktır, orman yangınları sonrası orman alanlarının özelliğine ve florasına göre genelde üç farklı yöntem uygulandığını aktararak, “Bunlar sırasıyla; kendi haline bırakmak, tohumlama ve yeniden fidan dikimidir” açıklamasında bulundu.

Yanan alanları kendi haline bırakmanın özellikle makiliklerde uygulanan bir yöntem olduğunu belirten Baktır, “Yıllardır arazide yaptığımız gözlemler, makilikleri oluşturan çalıların ilk yağan yağmurdan sonra köklerindeki uyur gözlerin aktif hale gelmesiyle kısa zamanda yeni sürgünler verdiğini göstermiştir. Dolayısıyla toprak altında kalan kısımlar yangınlardan zarar görmez veya daha az zarar görür. Olağan dışı olumsuzluklar olmadığı sürece kendi haline bırakılan alanların 3-4 yıl içerisinde eski haline dönebildiği örnekleriyle sabittir” dedi.

Baktır, ikinci yöntemin tohumlama olduğunu dile getirerek, tohumlamanın dronlarla yapılabildiği gibi geleneksel yöntemlerle de yapılabildiğini ve tohumlamanın etkin olabilmesi için yangın alanındaki bazı ağaçların kesilmemesi gerektiğini aktardı. Kuşların kesilmeyen ağaçlara konarak bazı tohumların çevreye taşınmasını sağladığını da sözlerine ekleyen Baktır, normal koşullarda tohumların büyük bir kısmının birinci yılda çimlendiğini ve 3-4 yılda da belli boylara ulaştığını ifade etti.

Prof. Dr. Baktır, üçüncü yöntemin yanan alanlara fidan dikmek olduğunu belirterek, dikimi takip eden birkaç yıl dikilen fidanların bakımlarının çok iyi yapılması gerektiğini ve yabancı ot temizliği ile çapalama gibi ilk bakımların fidanların yeterli kök oluşumuna önemli ölçüde yardımcı olduklarını da kaydetti.

Yangınlar başlamadan gerekli tedbirlerin alınmasının en öncelikli unsur olduğunu hatırlatan Baktır, “Her an yangın çıkacakmış gibi planlamaların yapılması önemlidir” dedi.

Baktır, Akdeniz kuşağında olduğumuzu ve bu kuşakta doğal olarak yetişen bitkilerin dikkatli bir şekilde masaya yatırılmalısı gerektiğini söyleyerek, “Kızılçam gibi yangına hayli hassas ve aynı zamanda olumsuz koşullara en iyi adapte olan türlerin ormanlardaki payının ne kadar olması gerektiği dikkate alınmalıdır” ifadesini kullandı.

Yol kenarlarına daha dayanıklı ve bölgede rahatlıkla yetişebilen bitkiler dikilmesi gerektiğini aktan Baktır, Kıbrıs’ta bu amaçla kullanılabilecek birçok bitki bulunduğunu ve söz konusu bitkilerin başında zeytin, dut, alıç, incir, menengiç, mersin, babutsa, harup, zakkum ve servi gibi bitki türleri geldiğini söyledi.