Etkinliğin açılışında konuşan İç Mimarlık Bölümü Başkanı Prof. Dr. Sevinç Kurt bu organizasyon ile amaçlarının akademik ve profesyonel hayatı bir araya getirmek olduğunu belirterek, önümüzdeki dönem de bu etkinliklerin devam edeceğini ifade etti.

Öğrencilerle samimi bir sohbet gerçekleştiren Dr. Özersay iç mekân algısının önemine değindi ve çocukluğunda en sevdiği mekânın Rüstem Kitabevi olduğunu belirterek, “Gerçekten kitaplarda kendimi kaybettim. Kitaplar arasında kendimi güvende ve huzurlu hissettim” şeklinde konuştu.

Dr. Özersay iç mekâna dair düşüncelerinde babasının büyük etkisi olduğunu vurgulayarak, “Babam her okumama politik çerçeveden bakmayı öğretti. Çünkü her yazarın farklı bir bakış açısı vardı ve bu bakış açısı toplum, insan ve mekânsal anlamda beni yalnızlaştırdı tabi kî” dedi.

Tasarımcı girişimciliğin önemli olduğunu ifade eden Özersay, meslek olarak iç mimarlığı sevmenin ve uygulamanın bambaşka şeyler olduğunu aktardı.

Konuşmasında savunma, sevme, meslek ve İç Mimarlık kavramlarını tartışan Dr. Özersay, iç mimarlık mesleğinde en çok sevdiği şeyin yenileme olduğunu, bunun çağımıza uygun yapılması gerektiğini kaydederek, “Var olanın içine girip onu iyileştirme, güzelleştirme güdüsünün bakım ve özen etiği bağlamında daha iyi bir örneği olamaz” dedi.

Mimarların iç mimarlara göre daha şanslı olduğunu dile getiren Özersay, “Aslında ben mimarım ama galiba anti mimarım. Her şeyi sıfırdan yaratmak zorundayız. Onun sorumluluğu, riskleri çok daha fazla” şeklinde konuştu.

Özersay, ekip olarak çalışma yapmanın zor olduğunu söyleyerek hem müşteri odaklı olmanın hem de çalışanlara özen göstermenin güçlüğünü hatırlattı.

Şu anki öğrencilerin İç Mimarlık alanı ve mesleğinde geleceğin liderleri olduğunu kaydeden Özersay, gençlerin cesaretlerini toplamaları gerektiğini, onları bekleyen çok iş olduğunu ifade etti.