Bu durumun sonuçlarına bakıldığı zaman beyinde bir takım yapısal ve nöro kimyasal sistemin bozulduğunun gözlemlenebileceğini aktaran Çıvgın, bununla ilişkili olarak da kişilerde ruhsal ve bedensel belirtiler ve işlevsizlikler oluşmaya başladığını söyledi.

Dr. Çıvgın, bağımlılık nedeniyle sosyal bireyler olarak insanların toplumla ve yakın ilişki kurduğu kişilerle ilişkisinin bozulduğunu anımsatarak, “Bağımlılıkla beraber görülebilen depresyon, bipolar bozukluk, anti sosyal vs. kişilik özelliklerinin ikincil tanı olabildiğini de görebiliyoruz” açıklamasında bulundu.

Çocukluk çağı travmalarının, ani yaşam değişikliklerinin ya da kayıpların bağımlılığın psikolojik sebeplerinden bazıları olabileceğini aktaran Çıvgın, sosyal boyutta ise hem medya kanallarının hem de arkadaş gruplarının bağımlılığa etkilerinden söz edilebileceğini aktardı.

Dr. Çıvgın özellikle ergenlik döneminde yaşanan bağımlılık davranışlarını örnek göstererek, “Bilgisayar oyunu bizi rahatlatıyorsa, sıkıntı veren şeyleri düşünmek istemediğimiz zaman bilgisayar oynayarak rahatlıyabiliyoruz. Dolayısıyla rahatlamanın tek kaynağı olarak zamanla bu bilgisayar oynamanın sıklaştığı ve genellenebildiği anlaşılabiliyor. Bu da bağımlılık sürecini geliştirebiliyor. Ayrıca spor bağımlılığı, kumar, şans oyunları, seks, alışveriş vs. de bağımlılık örüntüsü içerisinde benzer süreçlerle gelişebiliyor” dedi.

Ağır bir bağımlılık örüntüsü durumunda hastanın hastanede yatarak tedavi olmasını beklediklerini aktaran Çıvgın, bu tedavinin uzmanlaşmış bir hekim, uzman bir psikolog ve sosyal hizmetler uzmanı üçlüsüyle yürütüldüğünü dile getirdi.

Dr. Çıvgın özellikle ailenin tedavi sürecinde önemli bir rol oynadığına da dikkat çekerek, hastanın ya da danışanın bağımlılık süreci ya da yapısı hakkında aileler için düzenlenen bilgilendirme toplantılarının yararlı olduğunu kaydetti.