Prof. Dr. Karadağ, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1876 yılına kadar mutlak monarşi ile yönetildiğini hatırlatarak, “Devletin hızla çökme sürecine girmesiyle çağın gereği olan yönetim biçimlerini uygulamaya zorunlu olarak karar vermiş ve 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında meşruti monarşiye kapı aralamıştır” dedi.

I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getirdiğini dile getiren Karadağ, başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere bir avuç aydının, ülkeyi kurtarmak, yeniden özgür bir ülke yaratmak için yoğun çabalara giriştiklerini kaydetti.

Karadağ, Mustafa Kemal Paşa ve aydınların her türlü yokluk ve baskılara karşın ülke ve ulus sevgisiyle yola çıktıklarını aktararak, 23 Temmuz 1919 tarihli Erzurum Kongresinin başlatılan hareketlerin dönüm noktalarından biri olduğunu ve burada alınan kararların 3. Maddesinde “Ulusal Kuvvetleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır” hükmünün, 29 Ekim 1923’te ilan edilen cumhuriyete giden yolun resmi ifadesi olduğunu kaydetti.

Milli Meclisinde Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun 20 Ocak 1921’de kabul edildiğini anımsatan Karadağ, bu tarihten sonra, Mustafa Kemal Atatürk’ün hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle Cumhuriyet’in resmen ilan edildiğini ifade etti.

Cumhuriyetin İlanı İle Çağdaş ve Bilimsel Düzeneğe Geçildi

Karadağ, Cumhuriyetin ilanı ile bağnaz, gerici düşünce ve eğitim sisteminin çağdaş ve bilimsel düzeneğe dönüştürüldüğünü belirterek, Orta Çağ karanlığında boğulmakta olan bir ülkenin, aydınlığın gür ortamına geçtiğini kaydetti.

İlerleyen zaman içinde bilim ve usun önderliğinde ülkenin inanılmaz mesafeler kaydettiğinin altını çizen Karadağ, ülkede daha sonraları cumhuriyet ilke ve uygulamalarına ters düşen her türlü müdahalelerle cumhuriyet kavramını yıpratan, zedeleyen süreçler yaşandığını da anımsattı.

Karadağ, yetkin ve özgür bireylerin oluşturduğu demokratik bir sistemi öngören cumhuriyeti ve ilkelerini korumanın, sahiplenmenin, gerçek yurtseverlerin öncül görevi olduğunu ifade ederek, özgürlüğün ortadan kaldırıldığı bir toplumda, hiçbir alanda gelişme ve kalkınma sağlanamayacağına dikkat çekti.