Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın 126 milyon 531 bin 400 TL’lik bütçesi de oyçokluğuyla geçti.

Bütçe görüşmesinde Ekonomi Maliye Bütçe ve Plan Komitesi Başkanı, UBP Milletvekili Ersin Tatar’ın ardından söz  alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ekonominin öncü sektörü olarak gösterilen turizmden kazanılan paranın adil olarak dağıtılması gerektiği söyledi.

Turizmde sürdürülebilir planlamanın önemine değinen Erhürman, Güney Kıbrıs’ta bu alanda 10 yıllık planlar yapıldığını ifade ederek, bununla ilgili KKTC’de ilgili bakanlığın nasıl bir turizm anlayışı öngördüğünü sordu.

Karpaz bölgesi ile Bafra’daki otellerin tahsis durumuna da değinen Erhürman, hala gereği yerine getirilmeyen bu tahsislerin durumunun ne olacağını sordu.

Erhürman, turizmin en az 10-15 yıllık stratejiler halinde planlanması ve bunun alandaki uzman ve paydaşlarla birlikte bütünsel bir yaklaşımla ele alınması gerektiğine vurgu yaptı.

Öncü sektör olarak ifade edilen turizmin, organizasyon bozukluğu nedeniyle diğer sektörleri besleyemediğini de belirten Erhürman, sektörler arası işbirliği olması gerektiğini kaydetti.

Turizmin artık bir bütün olarak ele alınması zamanı geldiğini ifade eden Erhürman, çevrecilerin sürdürülebilir ekonomik yapı için en doğru şeyi dile getiren kesim olduğuna dikkat çekti.

Taş ocağı ve elektrik santralleri konularına da değinen Erhürman, bazı otellerin termik santrallerle karşı karşıya bulunmalarının yanlış planlanmadan kaynaklandığını kaydetti.

ÇELER

TDP Girne Milletvekili Zeki Çeler de, Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın bakanlıklar arasında en önemli bakanlık olduğunu belirterek, konuşmasında turizmden önce çevre konusuna değinmek istediğini söyledi.

Ülkesel fiziki planın geçtiğini ancak tamamlanamadığını ifade eden Çeler, çevrenin en büyük düşmanının insan olduğunu vurguladı.

Çevre ve doğanın korunması konusunda Avusturalya’nın dünya ülkeleri arasında başı çektiği ve bu konuda ülke insanı ve yasalarının duyarlı olduğunu belirten Çeler, KKTC’de ise toplumun devletin önünde gittiğini kaydetti.

KKTC’ye kumar amaçlı gelen turistlerin ülke kültür ve doğası hakkında pek bilgi sahibi olmadığını da söyleyen Çeler, bazılarının “Girne’de deniz mi var?” şeklinde sorular dahi sorduklarını anlattı.

Turistler için turizm amaçlı bilgilendirici pano yanında kitapçıklar da hazırlanmasın isteyen  Çeler, bunların turistler için nerede, ne zaman, ne yapılacağının önceden bilinmesi için önem taşıdığını söyledi.

Bakan Ataoğlu’ndan yatırımcılara turizm amaçlı verilen arazi ve taş ocakları konusunda çekinmeden cesur adım atmasını da isteyen Çeler, Ataoğlu’nun bu yönde atacağı bir adımın  toplumda büyük yankı bulabileceğini ifade etti.

Çeler, Turizm ve Çevre Bakanlığı bütçesinin geçen yıla göre daha düşük olmasını da eleştirdi.

SERDAROĞLU

UBP Milletvekili Ergün Serdaroğlu da, ülke genelindeki atıklar yanında taş ocakları ve Lefke bölgesindeki CMC atıkları konularına değindi.

Ülke genelinde çevrenin çok kötü durumda olduğunu ifade eden Serdaroğlu, bu konuda okullarda eğitim başlaması gereğine vurgu yaptı.

Çevre kirliliği ve deniz içine yapılan izinsiz inşaatlar konusuna da değinen Serdaroğlu, bu konularda gerekli girişim ve denetimlerin yapılmadığını savundu.

KKTC’nin turizmde Malta ile Güney Kıbrıs ile rekabet edemeyeceğini savunan Serdaroğlu, bu kapsamda çevre temizliğine ağırlık verilmesi gerektiğini belirtti.

Serdaroğlu, Rum rehberlerin Kuzey’de turistlere rehberlik hizmetleri verebilmelerini de eleştirdi.

Bakan Ataoğlu’na turizm örgütünün ne olduğunu soran Serdaroğlu, teşvikler konusuna da değindi ve tüm paydaşlara eşit teşvik verilmesi, bu konuda  partizanlık yapılmaması gerektiğini söyledi.

ÖZDENEFE

CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe ise turizm dendiği zaman ülkede Girne bölgesinin akla geldiğini ancak son dönemlerde alınan karar ve uygulamalarla Girne’nin neredeyse nefes alamayacak bir noktaya geldiğini söyledi.

Ülkesel fiziki planın önemine de vurgu yapan Özdenefe, gelinen aşamada Girne’nin kitlesel turizm potansiyelini doldurduğunu kaydetti.

Özdenefe, Bakan Ataoğlu’ndan ülkesel fiziki planın öngördüğü şekilde ekonomik gelişim,  turizm ve yatırımlarını dengeli şekilde ülke geneline yaymasını istedi.

Atık suların denize akması nedeniyle insanların merkeze yakın bölgelerde denize giremediğini de söyleyen Özdenefe, gelinen aşamada kitlesel turizm yapan tesisler konusunda neyin hedeflendiğini sordu.

İmar yasasının değiştirilmesi gerektiğini de kaydeden Özdenefe, Bakan Ataoğlu’ndan emirnameler konusunda açıklama yapmasını istedi.

DİNÇYÜREK

Bağımsız Milletvekili Hakan Dinçyürek de konuşmasına Turizm ve Çevre Bakanlığı’na bağlı Meteoroloji Dairesi’nin güzel hizmetler verdiğini ve vermeye de devam etmesini isteyerek başladı.

Dinçyürek, hükümeti çevre için atılmış en önemli adım olan KYOTO protokolünü dikkate almaması nedeniyle  eleştirdi.

Baca gazlarının sürekli ve kesintisiz ölçümünün yapılmasının ve bunun Çevre Dairesi tarafından açıklanmasının kendilerinin başlattığı bir uygulama olduğunu anımsatan Dinçyürek, ilgili dairenin 1.5 yıldan beri hangi gerekçelerle denetleme yapmadığını sordu.

Kıb-Tek konusunda geçmişte mücadele verdiklerini ve kurumun bütçesini 3 kez Bakanlar Kurulu’ndan geri çevirdiklerini kaydeden Dinçyürek, Kıb-Tek yönetim kurulu ve genel müdürün ‘biz bacaya filtre takmayacağız’ şeklinde açıklama yaptığını, bunun iyi idare yasası kapsamında suç olduğunu söyledi.

İlgili dairenin 8 aydan beri yapmadığı denetimleri gerçekleştirmesini de isteyen Dinçyürek, Kalecik’teki santrallara hala filtre takılmamasının kabul edilemeyeceğini, yapılan hata ve ihlallerin mazareti olamayacağını savundu.

Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın ‘Gaminiler’ konusundaki uygulamalarını da eleştiren Dinçyürek, Ataoğlu’na üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen Kalecik’te Aksa’ya neden ‘gömme ve yakma işlemi’ yaptırılmadığını sordu.

Kalkanlı çöplüğü konusuna da değinen Dinçyürek, geçmişte çevre faciası yaşanan çöplüğü kapattıklarını anlattı, Dinçyürek’ten konuyla ilgili açıklama yapmasını istedi.

Katı atık konusunda bilimsel çalışmalara ihtiyaç olduğunu ifade eden Dinçyürek, taş ocakları konusunda da bakanlık ve ilgili dairenin suskun kalmasının kabul edilebilir olmadığını söyledi.

Kendisinin hükümete destek verdiğini ifade eden Dinçyürek, karşılığında gereğinin yapılmasını talep ettiğini kaydetti.

Yatırım için verilen bazı arazilerin turizm yatırım alanı ilan edilmeden, meclisten yasası çıkarılmadan ve bunların emirname alanı içinde iken verildiğini savunan Dinçyürek, yapılan uygulamaları eleştirdi.

Dinçyürek, Anıtlar Yüksek Kurulu’nun ‘çifte standart’ uygulamalar yaptığını da söyledi. 

ULUÇAY

CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay ise, Lefkoşa için ayrılan yerin park olarak düzenlenmesinin önemli bir proje olduğunu belirterek, Lefkoşa için önemli bir proje olan bu proje hakkında Ataoğlu’nun bilgi vermesini istedi.

Uluçay, ülkesel fiziki plan devreye girer girmez sürecin yavaş ilerlediğini, bölgelerde başlatılan çalışmaların süratlendirilmesi gerektiğini söyledi.
 
Ülke geleceği için her koşulda bu tür projelerin hayata geçmesinin önemine vurgu yapan Uluçay, imar planlarının ülkeye kazandırılması gerektiğini belirtti.

Girne bölgesi alt yapısının artık turizm yatımlarını kaldırmadığını da belirten Uluçay, ülke turizminde bu noktada stratejik bir planlamaya gidilerek diğer bölgelere yatırım yapılması gerektiğini söyledi.

Uluçay, bu kapsamda hangi bölgelere yatırım yapılacağının belirlenmesi ve buralardaki yerel yönetimlerin buna göre hazırlık yapması gerektiğini ifade etti.

Bakanlık verilerine göre 2014-2016 arasında gecelemede yüzde 14’lük bir artışın meydana geldiğini belirten Uluçay,  geceleme sayısının artırılması için konaklayan yabancı sayısının artırılması gerektiğini ifade etti.

Tanıtım faaliyetlerine de değinen Uluçay, bakanlığın yürütmekte olduğu çalışmalarla turizm politikasında istikrara doğru bir gidişin olduğunu belirtti.

ANGOLEMLİ

TDP Milletvekili Hüseyin Angolemli de, ülkede bir yetki karmaşası hüküm sürdüğünü, SİT alanı veya 2 kattan fazla inşaat yapılamayacak alanlara 8 kat inşaatlar yapılmakta olduğunu ve iznin kimin verdiğinin belli olmadığını söyledi
.
Kararnameler sonucu Karpaz’daki evlerin değer kaybettiğini dile getiren Angolemli, yaşanan gelişmelerle ilgili o bölgelerde yaşayan insanların ne suçu olduğunu sordu.

Eski eser ve müzelerden toplanan paranın nerelere gittiğini soran Angolemli, tarihi eserlerin bakımların yapılabilmesi için bu kaynağa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Otellerin arıtma tesislerinin denetlenmesini isteyen Angolemli, durumdan memnuniyetsizlik dile getiren turistlerin, otel ve restoranlardan şikayetçi olduğunu kaydetti.

Sahillerin çöp ve poşetten geçilmediğini vurgulayan Angolemli, sahillerin durumuyla ilgili  kaymakamlık ve belediyelerin harekete geçerek Hükümet üzerinde baskı oluşturması gerektiğini söyledi.

Gazimağusa Sakarya bölgesinde insanların lağım kokularından uyuyamadığını da söyleyen Angolemli, ilgili belediye ile hükümetin konuya el atması gerektiğini söyledi.

Angolemli, Gazimağusa esnafının ülkeye gelen turistten yeterince yararlanamadığını dile getirerek, esnafın sadece rehberler eşliğinde Rum tarafından gelenlerle iş yapabildiğine dikkat çekti.

Angolemli, Ataoğlu’nun Derinya Kapısı hakkında açıklama yapmasını da istedi.

ŞAHALİ

CTP Milletvekili Erkut Şahali de, belirlenen hedefler ulaşılması için sonuç alıcı gayret ortaya konması gerekliliğine vurgu yaptı. Şahali, bu kapsamda çevreye sahip çıkılması gerekirken Gazimağusa’da kamusal bir alanın katledildiğini savundu.

Galapsides alanının kumsal olma niteliğini yitirmek üzerinde olduğunu söyleyen Şahali, ülkedeki çevre otoritesinin ne kadar etkili olduğunu göstermesi bakımından buranın resminin her makamın odasına asılması gerektiğini kaydetti.

Kamu ihale yasasının yürürlükte olduğunu anımsatan Şahali, çam kese böceği ile ilgili çıkılacak ihalenin mevcut yasaya göre yapılması gerektiğini belirtti.

Ülkede 9 bin 300 yatak kapasiteli turistik tesis yapacak bir işletmecinin devlet nezdinde işlem yürüttüğünü de söyleyen Şahali, sözkonusu yatırımın cittaslow felsefesine de aykırı olduğunu ifade etti.

Şahali, hükümetin, ülkedeki turistik rezerv arazileri ulusal ve uluslararası yatırımcılara belli yasal uygulamalar çerçevesinde duyurması gerektiğine de vurgu yaptı.

Palmiye ve hurma amaçların Lefke ile Gazimağusa’nın simgesi olduğunu ifade eden Şahali,  bu kapsamda hükümetin ağaçlara zarar veren böcekler konusunda adım atması gerektiğini söyledi.

Şahali, Ataoğlu’ndan turizm teşviklerinin verimliliğini sağlayacak mevzuat ile yapılması gereken çalışmalar konusunda açıklama yapmasını istedi.

Şahali, turizmde belirlenen hedeflerin tutturulmasını istedi.

ERÇAL

CTP Milletvekili Hüseyin Erçal da, küçük ve kurak bir ülke olan KKTC’de ana sektörün hizmet sektörleri olması gerektiğini belirterek, bu sektörlerin de turizm, eğitim ve sağlık olduğunu söyledi.

Turizmin en önemli faktörünün çevre olduğunu ifade eden Erçal, sürdürülebilir koşulları daha ileri götürmek gerektiğini ve bunun da çevrenin korunması olduğunu söyledi.

Kıyıları tahrip edecek uygulamaların kabul edilemeyeceğini belirten Erçal, ülke insanını daha fazla üzecek uygulamalardan vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.

Güney Kıbrıs’ta sahil şeritleri insanların imkanlarına sunulurken Kuzey’de de bunun sağlanması gerekliliğine işaret eden Erçal, aksi halde turistlerin bu sahillere gelme nedeni kalmayacağını söyledi.

Erçal, yol boylarında bulunan çöp, rastgele telleme ve hurda araçların turizm ve çevre açısından olumsuzluk yarattığına da değinerek, bu konulara çözüm bulunması gerektiğini belirtti.

Ülkede turistlere sunulacak çeşitliliğe de değinen Erçal, bu kapsamda ülkede Dr Fazıl Küçük ve maden müzesi gibi müzeler açılabileceğini söyledi.

Erçal, hükümet olarak toplum ve turizme kazandıracak yerler yaratılması gerektiğini, bunun için kumsaldaki orman fidanlığı yerinin kültür merkezi veya otantik bir pazar yeri olabileceğini ifade etti.

ATAOĞLU

Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu ise eleştirileri yanıtladı.

Yapılan uzun eleştirilerin ‘meyve veren ağaç taşlanır’ algısı yarattığını belirten Ataoğlu, yöneltilen tüm eleştiri ve önerileri not aldığını,  en iyi şekilde değerlendirileceğinden kimsenin kuşku duymamasını istedi.

Arıtma, atık su ve deniz suyu tahlillerinin Sağlık Bakanlığı alanına girmesine rağmen düzenli olarak açıklandığını anlatan Ataoğlu, ülke genelinde 4 farklı bölgede düzenli olarak yapılan egzoz emisyon  ölçümlerinin de medya ile paylaşıldığını kaydetti.

Kış dönemine girildiği bugünlerde Turizm ve Çevre Bakanlığı’nın yapmakta olduğu yoğun çalışmalarla otellerdeki doluluk oranlarının yüzde 70’lerin üzerlerinde seyrettiğini söyleyen Ataoğlu,  bunun yanında 150 civarında otobüsün de turist taşımasının hayal değil gerçek olduğunu söyledi.

Turizmde kaydedilen gelişmelerin 2017 yılında yatak sıkıntısı yaşanacağını gösterdiğini ifade eden Ataoğlu, bunun yanında bakanlığa bağlı Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından uzun yıllar açılmayan müzelerle ilgili adımlar atıldığı vurguladı.

Yapılan eleştirileri sabırla dinlediğini ve not aldığını yineleyen Bakan Ataoğlu, saatin geç olması nedeniyle konuşmasını uzun tutmayarak son vereceğini ancak görüşmelerde aldığı notların değerlendirileceğini ifade etti.

Görüşmelerin saat 23.00 sıralarında tamamlanmasının ardından Turizm ve Çevre Bakanlığı bütçesi oyçokluğuyla kabul edildi.

Bütçe maratonuna yarın devam edecek olan Meclis Genel Kurulu, GKK, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçelerini görüşecek.