Dernek Başkanı Yılmaz Bora yazılı açıklamasında, 27 Nisan’da Cenevre’de yapılacak toplantıda  tez olarak “iki devletli çözüm” savunulacağına göre, toplantıya başlamadan önce “1968’den beri iki eşit taraf arasında başlayıp günümüze kadar devam eden görüşmelerde iki eşit tarafın” açılımının yapılmasının istenmesi gerektiğini kaydetti.

AB’nin 5+1 toplantısına katılma isteğinin Cumhurbaşkanı tarafından tepki ile karşılandığını ifade eden Bora, şunları kaydetti:

“Bu münasebetle BM tarafından iki eşit taraf deyimi kullanıldığına göre kastedilenin ne olduğunu BM açıklasın ve biz de ona göre tavrımızı ortaya koyalım.

1963’de Rum saldırılarının başlayıp Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terör ile gasp ettiği tarihten günümüze kadar geçen sürede maruz kaldığımız insanlık dışı uygulamalar karşısında BM ve AB’nin Rumlardan yana tavırlarından dolayı cesaret alan Rumların adeta Ada’daki varlığımızı bile inkar edecek kadar ileri gittikleri ve Enosis için karşılarında engel olarak gördükleri garantörlükten kurtulmak için sıfır asker sıfır garanti tezini ısrarla öne çıkarmaktadırlar. Geçenlerde ana vatanımız yetkililerinin haklı olarak yapılan açıklamalarda  Kıbrıs meselesinin şu anki duruma gelmesinin sebebinin Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı olmadığı ifade edildi. Türkiye garantör olarak Kıbrıs meselesinde taraftır ve diğer garantör ülkeler gibi değil sorumluluğunun bilinci ile hareket etmektedir.

Onun için Annan Planı acısını yaşayan bizler Crans Montana’da yaşanan son tehlikeli örneklerle bir kez daha yaşamamak ve haklı olduğumuz ve gerçekçi bir çözüm olduğuna inandığımız iki devletli yapının yani 38 yıldan beri var olan KKTC’nin tanınmadan masada yer almamalıyız. Bu kadar yıldan sonra ve mağdur olan ve haklı olan taraf olmamıza rağmen bu son adımı atmakta hiç bir tereddüdümüz olmamalıdır.”