Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, SÖZCÜ gazetesine değerlendirmelerde bulundu.

Tatar, Türkiye KKTC ilişkisi konusunda, Kıbrıs’ın öteden beri çok önemli bir ada olduğunu, Kıbrıs adasına Osmanlıların fethinden sonra haçlı seferlerinin durduğunu kaydederek, Kıbrıs’ın önce Türkiye daha sonra da bölgedeki tüm ülkeler için hem stratejik açıdan hem de ticari açıdan önemli olduğunu vurguladı.

Kıbrıs’ın tamamen dost olmayan ülkelerin eline geçmesi halinde Türkiye’nin güvenlik açısından ciddi zafiyet yaşayacağının altını çizen Tatar,

“Bu da şu demektir; Türkiye elbette Kıbrıs Türkleri için çok önemlidir. Elbette Kıbrıs Türkleri olarak biz güvenliğimizi, egemenliğimizi, Kıbrıs’taki hak ve hukukumuzu korumak için Türkiye’nin tam desteğine, etkin ve fiili garantörlüğüne ihtiyaç duyuyoruz ama Türkiye’nin de Kıbrıs Türk tarafının katkısına ciddi ihtiyacı olduğu nettir. O nedenledir ki, biz iki kardeş Devlet ve aynı ulusun insanları olarak birbirimizi iyi anlamamız, işbirliği yapmamız lazımdır.Ben bu bilinç içerisindeyim” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs müzakerelerinde masaya oturduğuanda veya yabancı diplomatlarla konuşurken sadece Kıbrıs Türkü’nün değil, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını da korumak durumunda olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin çıkarlarının korunmaması halinde, Kıbrıs Türkünün çıkarlarının da korunamayacağını söyledi.

2000’li yılların başından bugüne hidrokarbon konusunun Kıbrıs konusu ile birlikte değerlendirilmeye başlandığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, İsrail ve Mısır’ın enerji kaynaklarına ulaşmasının, Kıbrıs’ın da enerji kaynaklarına sahip olduğu yönündeki ön görüleri güçlendirdiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Biz uzun süre Rum tarafının bizim haklarımızı göz ardı etmemesini bekledik ama görmediler.Türkiye’nin sismik araştırmalardan sonra sondaj çalışmalarına başlaması ise bize göre bir dönüm noktası oldu.Şimdi enerji konusunda onlar kadar biz de güçlüyüz. Onların adımlarına karşın biz de adımlar atıyoruz. Bir taraftan adımlar atıyoruz ama diğer taraftan da işbirliği önerimiz masadadır” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Akdeniz konuları ile ilgili KKTC’nin de katılacağı bir konferans önerdiğini ama Rum-Yunan ikilisi ile müttefikleri İsrail ile Mısır’ın bu öneriye olumlu yanıt vermediklerini ifade eden Tatar, bunu yaparken hedeflerinin Türkiye ve KKTC’yi yok sayarak Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını kendi lehlerine kullanmak olduğunu vurguladı ve “Ama bu mümkün değildir.Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin içinde olmadığı bir enerji denklemi kurulamaz.Bizlerin bu tabloyu lehimize kullanmamız için dirayetli olmamız, tezlerimizi savunmamız ve Türkiye-KKTC kardeşliğini asla bozmamamız şarttır” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye ve KKTC arasında çok önemli işler yapıldığını ama daha yapılması gerekenler olduğunu da kaydederek, iki ülkenin kardeş halkları arasındaki bağların daha da güçlenmesi, dayanışmanın daha da artmasının, işbirliği ve dayanışmanın geliştirilmesi ile olacağına burgu yaptı.

4’üncü Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, Crans Montana'da Birleşmiş Milletler'e sunduğu harita konusunda da,haritayı görmediğini, o dönemin hükümetinin de bundan haberi olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar,

haritanın geri çekildiğinin söylendiğini ama bu haritanın sunulması ile zaten Kıbrıs konusundaki hakların korunmasına büyük zarar verildiğini belirtti.

Tatar, “Biz bu haritayı reddediyoruz, kabul etmiyoruz ama belli ki Rumlar bunu cepte sayıyor” dedi.

Akıncı’nın cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını tartışma konusu yapıldığını, istenenlerin alınmadan harita sunulduğunu ve harita sunma noktasına gelinde dahi asla Güzelyurt ve diğer yerleşim birimlerinin harita da olmaması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının yeniden göçmen durumuna düşürecek adımların atılmaması gerektiğini kaydetti.

Tatar, “Ben o dönem Cumhurbaşkanı olsaydım, Türkiye Suriye’ye terörü durdurmak için Barış Pınarı Harekatı’nı düzenlerken yanlış konuşmalar, açıklamalar yapmazdım.Türkiye’nin Kıbrıs’a Hatay gibi baktığını asla söylemezdim, çünkü öyle bir şey yok. Türkiye KKTC’nin varlığının devamından yanadır ve bizi tanıyan yegane devlettir” dedi.

Kıbrıs konusuna da değinen Tatar, federasyon için masal dediğini çünkü tam 43 yıldır gerçekleşemediğini söyleyerek, kendi Cumhurbaşkanlığında görüşmelere başlanması halinde, egemen eşitliğe dayalı çözümün yani iki devletli çözümün de masada olacağını, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamının tartışılmayacağını, toprak, mülkiyet, vatandaşlık ve Türkiye’nin Kıbrıs Türkü ile bağlantıları konusunda gerçekçi olunacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’le 3 Kasım Salı gecesi gayri resmi olarak bir araya geldiklerini ve BM Genel SekreteriAntonio Guterres’in beşli konferansın doğru bir zamanda ve aşamada toplanması çabalarına destek vermeyi kararlaştırdıklarını ifade ederek, “Tabii biz kendi tutumumuzu Sayın Anastasiadis de kendi tutumunu kısaca dile getirdi. Görüş farklılıklarımız olduğu nettir. Biz böyle bir konferansın mevcut kalıplar dışındaki yeni düşünce ve yaklaşımlarımızı masaya koymak için bir fırsat olacağını değerlendiriyoruz.Beşli konferans bana göre Rum tarafı ile bir anlaşmaya varıp varamayacağımızı görmek bakımından son şanstır. Ondan sonra ne mi olacak? KKTC yaşıyor ve yaşamaya devam edecek. Biz de Devletimize, halkımıza karşı yapmamız gerekeni yapacağız” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 15 Kasım'da KKTC’ye yapacağı ziyareti de değerlendiren Tatar, Erdoğan’ın KKTC’nin 37’nci kuruluş yıldönümünde ziyarete gelmesinin ve kapalı Maraş’a gidecek olmasının dünyaya bir mesaj olduğunu söyledi.

Tatar, “Biz, kapalı Maraş’ın artık bir ölü kent olmaktan çıkarılmasını ve insanlığın, ülkemizin hizmetine sunulmasını istiyoruz. Bu tabii ki BM kararlarına ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun yapılacaktır.

Biz Türkiye ile ilişkilerimizin gelişmesine büyük değer veririz. Türkiye Cumhurbaşkanı’nın veya herhangi bir Devlet yetkilisinin, siyasi parti liderinin ülkemize gelmesi bizi sevindirir” dedi.

Türkiye’den KKTC’ye deniz altından borularla su getirilmesi projesinin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın direktifi ile uygulamaya girdiğini söyleyen Tatar, 15 Kasım’da açılışının yapılacağı 100 yataklı modern Acil Durum Hastanesi’nin de yine Erdoğan’ın talimatları ile inşa edildiğini ve son iki yılda Türkiye ile 2 İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü imzalandığını da kaydetti.