Bakanlıktan verilen bilgiye göre, Tarım Bakanı Oğuz, toplantıda yaptığı konuşmada, KKTC’nin ambargolar altında olmasından dolayı dış dünyaya tarımsal ürünlerin doğrudan pazarlanamadığını ifade etti.

Oğuz, “Direk yapılamayan pazarlama nedeniyle ihracatta yaşanan ulaşım sorunları, KKTC ürünlerinin diğer ülke ürünleri ile rekabet edebilme kabiliyetinin düşürmektedir. Ayrıca ülkedeki enerji, işgücü ve hammadde gibi girdi maliyetlerinin yüksek olması  da rekabeti engelleyen etkenler arasındadır”dedi.

Narenciyede yıllık 100 bin ton civarında valensiya portakal ve mandora mandalina ihraç edildiğini ifade eden Oğuz, KKTC’nin ambargo altında olması ve pazarının sınırlı olmasından dolayı zaman zaman sıkıntı yaşandığını, bu yıl narenciyede rekolte ve kalite bakımından iyi bir yılda olmalarına rağmen, pazarlanma konusunda sorunların yaşanabileceğini belirtti.

Oğuz, politik duruma bağlı olarak süregelen ticari kısıtlamalar nedeniyle ülkeden ihraç edilen ürünlerin çoğu Türkiye’ye veya Türkiye üzerinden diğer ülkelere dağıtıldığını ifade ederek, “Sektörün gelişimine, destekleme ödemelerinin haricinde Türkiye Cumhuriyeti finansmanıyla yürütülen projeler yoluyla da katkı sağlanmaktadır”diye konuştu.

“HELLİM ÖNEMLİ BİR İHRAÇ ÜRÜNÜ”

2018 yılında 164 bin 700 ton çiğ süt üretimi gerçekleştiğini aktaran Oğuz, “Bunun 5,200 tonu koyun keçi sütü,159,500 tonu ise inek sütüdür. Şu anda günlük ortalama 370 ton süt üretilmektedir. Toplam sütün %90’ı soğuk zincirde üretilmektedir. En önemli süt ürünü hellim olup, önemli bir ihraç ürünüdür. Türkiye ve körfez ülkelerine ihracat yapılmaktadır”dedi.

“SEKTÖRDE ZORLAYICI FAKTÖRLER YAĞIŞ ORANI VE DEĞİŞEN İKLİM”

Ülkede sulama, bitkisel üretimi etkileyen en önemli faktör durumunda olduğuna işaret eden Oğuz, uzun yıllar devam eden bilinçsiz plansız, ihtiyaç hesaplamadan yanlış bitki seçimi ve vahşi sulama sonucunda su kaynaklarının azaldığını, mevcut su kaynaklarının çoğunda da tuz seviyesi arttığını kaydetti.

Oğuz, son 15 yıl içinde, yatırım ve devlet desteklerinin, damlama yöntemi ile sulamanın daha etkin kullanılmasına yönelik olsa da bunun toplam üretime etkilerinin pek olmadığını dile getirdi. Bakan Oğuz, yağış oranının ve değişen iklimin (sıcaklık artışı), sektörde zorlayıcı yeni koşullara yol açtığını belirtti.

“Birlik içinde olduğumuzda yapamayacağımız proje yoktur” diyen Oğuz, Türkiye’den KKTC’ye içme suyu temini konusundaki çalışmalara da değindi.

Oğuz, 1990’lı yıllardan itibaren içme suyu temini konusunda birçok sistemin denendiğini ancak başarı sağlanamadığını kaydetti. İçme suyu temini konusunda geçmişte birçok sistem denendiğini ama hiçbirinin başarılı olamadığını ifade eden Oğuz, son olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın talimatı ile yaklaşık 2 Milyar TL harcanarak, Türkiye’den 75 milyon Metreküp suyun denizin 250 metre altında döşenen borularla ülkeye ulaştığını anlattı.

Su Temini Projesi’nin 2016 yılında tamamlandığını ifade eden Oğuz, şunları söyledi:

“KKTC Su Temin Projesi; Türkiye tarafında Anamur Dragon Çayı üzerinde inşa edilen Alaköprü Barajında depolanacak suyun Türkiye tarafı 23 km, deniz geçişi 80 km (66,5 km askılı borulu sistem) ve KKTC tarafı 3 km olmak üzere toplam 106 km uzunluğundaki hat ile KKTC’de inşa edilen Geçitköy Barajı’na aktarılmasını muhtevasında bulundurmaktadır. Proje ile; halen kısıtlı yeraltı ve yüzeysel su kaynakları nedeniyle su sıkıntısı çekilen KKTC’ye hem içme-kullanma ve sanayi suyu temin edilerek 2045 yılı su ihtiyacı karşılanacaktır. KKTC’de Türkiye’den gelen suyun içme suyu olarak kullanılması için 5,7 km’lik tünel kazısına başlandı. Yapılacak sulu tarım ile yüksek gelir artışları sağlanacak.”