Serbest Kürsü / Levent Özadam

[email protected]

Şu anda ülkenin gündemi ne pandemi ne ekonomik sorunlar ne de seçimlerdir...

Millet gece yarısından sabaha kadar evinde nöbet tutuyor!

Su gelse de depoları doldursak diye...

Burada belediyelere bir sözümüz yok çünkü onlar da başkasının eline bakıyor!

Aslında bu konuda 5 sene öncesini arar olduk...

En azından evlere haftanın hangi günleri su verileceğini biliyor, ona göre kullanıyorduk!

Eksilince de her evin bir köşesinde yazılı olan su tankerlerinin telefon numaralarını arıyor bir şekilde idare ediyorduk...

Yanlış hatırlamıyorsak tankerler o zamanlar suyun tonunu 10 TL’ye veriyordu!

Şu sıralar ise çok ciddi bir şekilde vatandaş-tanker kavgaları yaşanıyor...

Birçoğunun evinde su olmadığı için komşuya gelen su tankerlerinin sürücüleri arasında büyük münakaşalar yaşanıyor!

Fiyatlar da uçmasına rağmen vatandaşın başka seçeneği yok...

Tonu 40 TL’den başlıyor!

80 TL’ye kadar yükseliyor...

Bu fiyata kızıyoruz ama itiraz edemiyoruz!

Tankerciye tonu 100 TL teklif edenler bile var...

Belediyenin tonu 5 TL’ye verdiği hem de şerbet gibi suya itiraz edip, tankercinin kuyu suyuna 100 TL teklif etmek aslında çaresizliğin de büyük göstergesidir!

Ama Türkiye’den su geldiği için birçok kişinin de tankerlerini satıp başka sektörlere yöneldiği gerçeği var...

Tankerci o günleri unutmamış olsa gerek ki şu anda resmen intikam alıyor!

Türkiye’den yine su gelinceye kadar ne kadar vurursa o kadar kar edecek...

Eski günlerinin acısını çıkartacak!

Ama her zaman olduğu gibi denetleme yok...

Suya hasret kalan vatandaş tankercilerin insafına bırakılmış!

Vurgun düzeni suda da kendini gösteriyor...

Devlet ise yok!

Haliyle şimdi gözümüz tamiratın bitip suya yeniden kavuşmak...

Günün 24 saati çeşmelerden akan can suyuna!

Bu arada geçmişte böyle kaliteli suya bile sıkı muhalefet edenler şimdi ne düşünüyor, merak etmiyor değiliz...

Dün Bakan Oğuz’a sorduk su ne zaman gelir diye;

Yeni bir fırtına çıkmazsa haftaya bugün gelir, diye cevapladı...

Tankercilerden kurtulacağımız gün yakın demektir!

Biraz daha sabır...

Ama bu arada oturup da düşünmek gerek!

Ya bu su gelmeseydi, hızla artan nüfusumuz nedeniyle halimiz ne olurdu...

Özellikle de bizim suyumuz bize yeter diyenler!

Bu güzel ülkeye turist gelmesin mi?

Ya öğrenciler?

Biz kendimize yeter diyen zihniyet bir değil çok kere düşünmeli...

Hele de tankercilerin intikamını da göz önünde bulundurarak!

Sahip olduklarımız için şükretmeyi de bilmeliyiz...

Siyaset her şey değil ki!

Dün akşam bizde bayram vardı...

Dile kolay tam 5 gündür bizim eve şebeke suyu verilmedi...

Evde resmen seferberlik ilan etmiştim!

Çamaşır kesinlikle yasak...

Bulaşıklar sadece makinede yıkanacak, gerekirse kağıt tabak ve bardak kullanılacak!

Banyo ve duşta saç şampulamak yasak, sadece vücudun teri gitsin diye 1 dakikalık bir su serpintisi...

Mümkün olduğu kadar misafir kabul edilmeyecek!

Klimalardan akan sular bahçede çiçeklere değil diş fırçalamak için kullanılacak...

Daha bir sürü tedbir!

Nihayet 5 gün sonra kavuştuk ona...

Çok da temiz kokmayan su bile gelince bayram havası yaşadık evde!

Sonra da düşündük;

Ne hale geldik diye...

Saray’a garson olmak istiyorum...

Geçenlerde bir mekanda dostlarla yemekteyiz...

Hoş sohbet devam ederken bizim masaya bakan garson arkadaş yanaşıp kulağımıza fısıldıyor;

Abi, hangi adaya oy verelim diye...

Haliyle şaşırıyoruz soruya soruyla cevap veriyoruz;

Bize niye soruyorsun ki diye...

Anlatıyor;

Aile oyları bir hayli fazlaymış...

Kimin ismini verirsek onu destekleyeceklermiş!

Ama bir de şartı var;

Saray’a garson olmak istiyormuş...

Gülelim im ağlayalım mı biz de şaşırdık!

Bir gazete daha geliyor...

Pandemi süreci tüm sektörleri olumsuz etkilerden medya da bundan nasibini fazlasıyla aldı...

Özellikle de yazılı basın!

Bir çoğu hala basılı yayına geçmedi...

Diğerleri sayfa sayısını azalttı!

İşten durdurmalar çoktan başladı...

Tüm bu olumsuz şartlara rağmen bir gazetenin daha seçimlerden hemen sonra yayın hayatına başlayacağını öğrendik.

Çok sayfa, kalabalık kadro ile!

Hem düşündürücü ama aynı zamanda sevindirici oldu...

Bu dönemde mesleğini kaybedenler için yeni bir umut kapısı olacağı için derecesiz memnun kaldık!

Ne kadar iddialı olduklarını da artık zamanı gelince öğreneceğiz...

Umarız birilerinin sesi değil de bu toplumun gerçek sesi olarak tanışırız onlarla!

EL-SEN’e destek büyük...

Devlet ve kurum yönetimi uyuyunca 300 Milyonluk borcu tahsil etmek için El-Sen sözünü tuttu ve borcu olanların şalterini indirmeye başladı...

Yönetenlerin derin sessizliği devam ederken, bu eyleme vatandaşın desteği çığ gibi büyüyor!

Çünkü artık vatandaş bıktı usandı...

Torpil ve adam kayırma düzeninden!

Elbette kimsenin bu konuda mağdur olmasını gönül istemez ama işin boyutu yüzsüzlüğe kadar varınca, her şalter indiğinde yüreğimize su serpiliyor...

Kamuoyunun geneli de bu eyleme destek veriyor!

MESAJ KUTUSU

Sayın Hasan TAÇOY, sendika borçluların elektrik şalterlerini indirmeye başladı ama bakanlık olarak sizden ses seda yok! Vatandaşın büyük bölümü de bu eyleme destek veriyor. Devlet olarak da artık borcun kapatılması için devreye girmesi şart oldu değil mi?

...

Sayın Hasan SERTOĞLU, dünyanın hemen her yerinde futbol maçları başlarken biz de niye başlamıyor ve bu konuda bir direnç gösteriliyor bunun bilimsel bir açıklaması var mı? Biz nasıl bir ülke olduk ki ne okulları açabiliyor ne de gençliği spordan uzaklaştırıyoruz.

...

Sayın Suat YELDENER, vaka takiplerinin bileklikle denetlenmesinde bütün sorumluluğun size verildiğini memnuniyetle öğrendik. Zira birileri bu işten de rant koparmak için devreye girmiş, ağızları sulanıyordu. Hadi bakalım hayırlara vesile olsun...

...

Sayın Erhan ARIKLI, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine artık 20 gün kalmışken seçimlerin iptalini istemek biraz manidar değil mi? Millet bir an önce bitsin de ülkenin gerçek gündeme dönmesini bekliyor, sizin de buna destek olmanız gerekiyor...

...

Sayın Nazım ÇAVUŞOĞLU, özel okulların önemli bir bölümü uzaktan eğitimde tel tel dökülürken bakanlığınızın kurduğu sistemin oturmaya başladığı yönünde teşekkür mesajlarınız geliyor. Yine ne varsa devlette var değil mi?

...

Sayın Sibel KARAKAYA, okuldaki öğretmen arkadaşlarınız özlemiş olsalar gerek ki izninizin ne zaman bitip görev başı yapacağınızı merak eden mesajlar gönderiyorlar. Zira böyle hassas bir dönemde bir çoğu okulun başsız kaldığı düşüncesindeler...

...

Sayın Kubilay ÖZKIRAÇ, milyonluk borcu olan kurum ve kuruluşların elektrik şalterlerini indirmeniz kamuoyunda büyük destek gördü, amme hizmetinin ancak bu kadar mükemmel olacağı görüşünde birleşiyorlar. Doğru yoldasınız demektir!

...

Sayın Ersin TATAR, yapıla ve çalışması yeni biten bir seçim anketinde ikinci turda yarışacağınız adayın isminin değiştiği yönünde haberler almaya başladık. Demek ki seçim stratejinize bunu da katmanız gerekiyor, hadi bakalım ekibe söyleyin kolları sıvasınlar...

...

Sayın Mahmut ERDEN, parti üyesi olmadığın halde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir adayı desteklemek için özel ve gizli toplantılar düzenlediğiniz söyleniyor. Bakalım sizin parti başkanı bunu duyunca tepkisi nasıl olacak!

...

Sayın Ömer MERAKLI, Türkiye’nin çok izlenen bir televizyon kanalında Kıbrıs Türk kültürünü tanıtan bir yayında sizi görmek bizi fazlasıyla gururlandırdı. Umarız bu tür yayınlar daha fazla yaygınlaşır ve ana-yavru ilişkileri yine sağlıklı günlere döner...

...

Sayın Hasan YÜCELEN, hobi olarak başladığınız organik ürün ve turşu imalatında epey başarılı olduğunuz bu nedenle önemli siparişler aldığınız konuşuluyor. Artık bundan böyle ne varsa gıda işinde var küçük bir fabrika bile kurabilirsiniz...

...

Sayın Perihan AZİZ, pek muhterem validenizin vefatını üzüntü ile öğrendik. Merhumeye Tanrı’dan rahmet, size ve tüm aileye sabırlar dileriz. Allah geride kalanlara sağlıklı uzun ömürler nasip eder inşallah...

...