SARAY MAL MI KİMİ BİRİNİN OLSUN

Devlet geleneği nedir ve neden önemlidir ?

Peki öneminin kaynağı nedir ?

Devletin değişime rağmen devamlılığı ve sürekliliğini ifade eden “Devlet geleneği” kavramının önemi ise stratejik boyutu da bulunan bir olgu olmasından kaynaklanır.

Ve böylesi stratejik bir olgunun varlığının korunması veya öneminin sıradanlaştırılmamasının ana öğesi ise Devlet erkini elinde tutan kanaat önderlerinden bir başkası değil.

Kıbrıs Türk toplumunun seçilmişleri ve atanmışları arasında böylesi bir düşüncenin varlığının ne kadar egemen olduğu ise ayrı bir tartışma konusu.

Ve devlet erkini de elinde tutan kanaat önderlerine böylesi bir misyon ise seçimler sonucunda toplum tarafından halk için Devleti yönetme yetkisi adına verilmesi ise modern ve demokratik toplumların “devamlılığının” yani “Devlet geleneklerinin” temelinde yer alan ana unsurlardan biri

İmparatorluklar çağından itibaren Devlet geleneği değişerek günümüzün modern Devletleri içerisinde varlığını sürdürmekte.

Devlet erkini halkın vekaleti ile geçici süreliğine alan kanaat önderlerinin ve rol modeli konumundaki sembol kişilerin ise karakterlerinin dışavurumu olan kendi özgün doğruları ile Devleti yönetme veya yönetmeye çalışma haklarının olmadığı tüm kesimlerce kabul edilen bir etik duruş ve Devlet’e yakışan bir ciddiyet.

Aksi bir durumda ise Devlet ciddiyetinde oluşacak çatlaklar ile Devlet ve Devleti temsil eden makamların saygınlığının erozyona uğratılması sonucu doğar.

 Yetki karmaşası ile etki kargaşası egemen olmaya başlamadan da Devlet adına gereken yapılmalı.

Ve gerekenin yapılması ise Devletin tanımının yeniden yapılmasından öte Devlet ve Devlet geleneğinin ne olduğunun erki yönetme görevi verilen seçilmişler ve rol model kişilerce unutulmaması gerektiğinden sadece bir hatırlatma olsun tüm yazılanlar.

Çünkü Devlet olgusu kimseye makamlara “babasından kalan miras” olarak bakma hakkını vermez.

Ve kimse de Devlet geleneğinin olduğu yerde Devletin sürekliliğini ve saygınlığını yok sayarak makamları eşine dostuna dağıtamayacağını bilmek zorunda.

Çünkü Devlet ve Devletin makamları birer mal veya meta değildir ki birilerinin kişisel doğruları veya çıkarları adına dağıtılsın.

Devletin tepesine ise geleneği koruyacak ciddiyetin egemen olması gerekliliği ise cinsiyet ayrımcılığı olarak yorumlanmamalı.

Ve elbette Devletin tepesine de yönetimine de makamlarının idaresinde de kadınlar olmalı.

Ancak Devlet geleneğini bilen, yasa, tüzük ve teamüllerden bihaber olmayan rol modeller ile kanaat önderlerinin önemi de “Devlet geleneğinin” stratejik öneminden daha az değildir.

Çünkü Devletin devamlılığı ve sürekliliği toplumun varlığının güvencesi ve geleceğinin teminatıdır.

“Babadan kalan miras” ve bir meta veya mal gibi Devlet erkine bakmak ise sonun başlangıcıdır.

Böylesi bir düşüncenin de Devletin karakteri haline gelmesinin sonucu ise o toplumun dışarıdan bir düşmana gerek olmadan varlığının günden güne içten içe erime tehlikesi ile karşı karşıya kalarak Devlet geleneğinden ve ciddiyetinden uzaklaşması gibi vahim olur. 

İlk önce sokaktaki insan Devlete olan saygısını yitirir, sonrasında ise diğer toplumlar ve Devletler “karşılıklılık” ilkesini yok sayarak hiyerarşiye dayanan bir diplomatik ilişki içerisine girerek Devlet geleneğinden uzaklaştırılan toplumdan haksız talepler ile hak koparma yolunu seçerler.

Ve böylesi bir tartışmanın varlığından bile hicap duyarak KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz.

Peki Saray kimin malı?

Ve soruyu tersten sorarak yinelersek;

Saray yani Devletin en tepesi babadan kalan bir mal mı ki birilerinin olsun?