Dünyaya örnek bir sağlık sistemine sahibiz!

Sağlık sisteminin nasıl olmaması gerektiğinin tüm örneklerini içinde barındıran bir sağlık sistemimiz var.

Sistem adına iyi birşeyler söyleyelim diyoruz ama olmuyor, olamıyor.

Rantın göz göre göre hak ve normal olduğu bir sistemden de başka bir şey beklenmez.

Sonuçta ne oluyor?

Sağlık hizmeti almak kumara dönüyor ülkemizde.

Öyle bir kumar ki üstelik, güvenli sağlık hizmeti alabilmek için paranızı dökseniz de alamıyorsunuz.

Bu kumarlaradan biri de, devlette kadrolu doktordan özelde de sağlık hizmeti alma kumarı.

Özellikle cerrahi branşlarda ya da ciddi kronik rahatsızlığı olanlar buna maruz kalıyor.

Devlet hastanelerinin altyapılarının ve potansiyellerinin çok daha aşağısında bir kalitede sağlık hizmeti verildiği malum.

Hal böyle olunca da, hasta kendince bir yola başvuruyor.

Belki biraz daha güleryüzlü ve ilgili sağlık hizmeti alabilmek için, olası yüksek sağlık faturalarına kurban gitmemek için, devletle de bağını koparmak istemiyor.

Ya devlette kadrolu olan doktorun kendisini özelde takip etmesini talep ediyor, ya da devlette kadrolu doktorun kendisini devlette de takip edebilecekken, özelde takip etmesine ses çıkaramıyor.

Özelde doktor ve hasta adına takip süreci iyi gittiği sürece, yani doktor özeldeki aslan payını cebine indirirken; hasta da özelde güleryüzlü karşılanıp hizmetini alırken ve tetkikler için devlette sıra beklemek zorunda kalmazken hiçbir sorun yaşanmıyor.

Bu kumarda iki taraf da kazanıyor.

Ama gelin görün ki her zaman böyle olmuyor.

Hastanın hastalığı ile ilgili şartları acil bir hale gelip de doktorunu ‘’acil kodu’’ ile aradığında, kendisini özel hastanede ya da kliniğinde takip eden kamu doktoru, hastanın devlet hastanesi acil servisine gitmesini salık veriyor.

Hasta için sağlık kumarı işte tam da bu aşamada başlıyor.

Acile giden hasta, kendisini takip eden doktorunu değil, nöbetçi doktorla karşılaşıyor.

Parasını verip de takiplerini yapan kamudaki doktoru elini bile sürmüyor/süremiyor.

Konu ameliyat ya da doğumla ilgili bir durum olsa da değişen hiçbir şey yok üstelik!

Temayüller(!) gereği, özelde paralar döküp de hizmet alacağını zanneden hasta, kendisinden hiç haberdar olmayan, kendisini tanımayan başka bir doktorla devam etmek zorunda kalıyor.

Kendisini başka nedenlerle özelde takip eden doktorları varsa, onların da müdahalesine izin verilmiyor.

Hasta, devlet aciline girdiği andan itibaren, hayal dünyasından çıkıp gerçeklerle yüzleşmiş oluyor!

Özelde daha kaliteli takip edilme umuduyla kamu doktoruna döktüğü paraların havaya uçuşuna mı yansın?

Yoksa, dönüp dolaşıp sistemin kendisini devlet hastanesindeki kurulu düzene ittiğine mi yansın?

Ülkemizde kamu tabanlı sağlık sisteminde hastaların kaliteli sağlık hizmeti alma süreci gerçek anlamda bir kumara dönüşmüştür.

Sağlık altyapısı ile ilgili ihaleler bir kenara, doktor-hasta arasındaki sağlık hizmetinin verilmesi ve alınması noktasında da başıboşluklar ve denetimsizlikler had safhaya çıkmıştır.

Hastalar denize düşen yılana sarılır misali her yolu, maddi ve manevi varlıklarını son demine kadar kullanarak denemeye çalışıyor.

Sağlıkta da kumar döngüsünün varlığı gerçeğiyle yüzleşip kahroluyor.

Bu kumarında kazananın hiçbir zaman hasta olamayacağını bir kez daha öğreniyor.

İletişim: 0542-8529899