RUM TARAFI KAŞINIYOR

Anastasiadis bir taraftan müzakereler başlamalı diyor;diğer taraftan kriz yaratacak tehlikeli adımlar atıyor

*TC DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI:  "DOĞU AKDENİZ'DE KENDİ KITA SAHANLIĞIMIZDAKİ HAK VE MENFAATLERİMİZİ KORUMAYA DEVAM EDECEĞİMİZ GİBİ, KIBRIS TÜRK TARAFINA VERDİĞİMİZ DESTEK ÇERÇEVESİNDE KKTC İLE BİRLİKTE GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA DA KARARLIYIZ"

*“TÜRKİYE, KKTC DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN YAPTIĞI AÇIKLAMAYI DA DESTEKLEMEKTEDİR”

*GKRY,TÜRKİYE’NİN GÜNEY DOĞU SINIRINA YOĞUNLAŞMASINI FIRSAT BİLEREK AKDENİZDE SULARI ISITIYOR.RUM TARAFI İSRAİL VE İTALYA’DAN MEDET UMUYOR.

Anavatan Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon faaliyetleri karşısında, Doğu Akdeniz'de kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumaya devam ederken, KKTC ile gerekli adımları atmaya da kararlı olduğunu bildirdi.

*TC DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI:  "DOĞU AKDENİZ'DE KENDİ KITA SAHANLIĞIMIZDAKİ HAK VE MENFAATLERİMİZİ KORUMAYA DEVAM EDECEĞİMİZ GİBİ, KIBRIS TÜRK TARAFINA VERDİĞİMİZ DESTEK ÇERÇEVESİNDE KKTC İLE BİRLİKTE GEREKLİ ADIMLARI ATMAYA DA KARARLIYIZ"

*“TÜRKİYE, KKTC DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN YAPTIĞI AÇIKLAMAYI DA DESTEKLEMEKTEDİR”

*GKRY,TÜRKİYE’NİN GÜNEY DOĞU SINIRINA YOĞUNLAŞMASINI FIRSAT BİLEREK AKDENİZDE SULARI ISITIYOR.RUM TARAFI İSRAİL VE İTALYA’DAN MEDET UMUYOR.

Türkiye, Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon faaliyetleri karşısında, Doğu Akdeniz'de kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumaya devam ederken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile gerekli adımları atmaya da kararlı olduğunu bildirdi.

Türkiye’nin ayrıca, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığı’nın dün yaptığı açıklamayı desteklediği de belirtildi.

TC Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Kıbrıs Adası'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını hiçe sayan Rum yönetiminin, Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen Doğu Akdeniz'de tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerini sürdürdüğüne dikkat çekildi.

Açıklamada, bu çerçevede son olarak, Rum yönetiminin sözde münhasır ekonomik bölgesindeki 3 numaralı parselde çalışmalara başlanmasının amaçlandığının görüldüğü belirtilerek Kıbrıs Türk halkının bu konudaki haklı endişelerini paylaşan Türkiye'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanlığının dün yaptığı açıklamayı da desteklediğinin altı çizildi.

Türkiye'nin daha önce de defalarca vurguladığı üzere Doğu Akdeniz'de kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumaya devam edeceği gibi, Kıbrıs Türk tarafına verdiği destek çerçevesinde KKTC ile gerekli adımları atmaya da kararlı olduğu vurgulanan açıklamada, bunun sonucunda ortaya çıkabilecek durumun tek sorumlusunun Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir kapsamlı çözümün tesisi için çaba sarf etmesi gerekirken Ada'nın yegane sahibi gibi davranmaktan vazgeçmeyerek ısrarla tek taraflı hidrokarbon faaliyetlerine devam eden Kıbrıs Rum tarafı olacağı ifade edildi.

Açıklama, şöyle devam etti:

"Doğu Akdeniz bölgesinin güvenlik ve istikrarını sorumsuzca riske atmaktan çekinmeyen Rum tarafının bu tutumu, esasen Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak son yarım asırdır sürdürülen müzakerelerden sonuç alınamamasının da temel sebebini oluşturmaktadır. Nitekim Kıbrıslı Rumların geçtiğimiz yıl düzenlenen Kıbrıs Konferansı'nda Kıbrıslı Türklerle siyasi eşitlik temelinde bir ortaklığa yanaşmayacaklarını bir kez daha ortaya koydukları ve konferansın da bu nedenle çözüme ulaşılamadan kapandığı anımsanacaktır. Güney Kıbrıs Rum yönetimi tek yanlı hidrokarbon faaliyetlerini sürdürdüğü müddetçe de Rum tarafının Kıbrıs Türklerini eşit ortakları olarak algılamaktan ne denli uzak oldukları gözler önüne serilmeye devam edecektir.

Bu vesileyle, üçüncü ülkelerde yerleşik şirketlerin, Rum yönetimi ile hidrokarbon alanında iş birliği yapmak suretiyle Rum tarafının yapıcılıktan uzak ve Kıbrıs meselesinin çözümü önünde ciddi bir engel teşkil eden söz konusu tavrını desteklememelerini beklediğimizi de önemle vurgulamak isteriz."

BAŞBAKAN YARDIMCILIĞI VE DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI CUMARTESİ GÜNÜ  YAPTIĞI AÇIKLAMADA: “RUM LİDERLİĞİ TANSİYONU YÜKSELTMEKTE ISRARCI”

“HAKLARIMIZI YOK SAYAN ADIMLAR ATILDIĞI, İŞBİRLİĞİNE YANAŞILMADIĞI SÜRECE KKTC OLARAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BİRLİKTE MUKABİL ADIMLAR ATMAKTAN KAÇINMAYACAĞIZ”

“İŞBİRLİĞİ VE UZLAŞMA MANTIĞINA DAYANAN TÜM AÇIKLAMA VE ÇAĞRILARIMIZIN ISRARLA GÖRMEZDEN GELİNMESİ ÜZÜNTÜ VERİCİ”

“BU YAKLAŞIM YÖNETİMİ VE ZENGİNLİĞİ KIBRIS TÜRK HALKI İLE PAYLAŞMAYA HAZIR OLMADIKLARINI DOĞRULUYOR”

Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı, Rum liderliğinin doğal gaz konusunda bölgedeki tansiyonu yükseltmekte ısrarcı olduğunu kaydederek, “Haklarımızı yok sayan adımlar atıldığı, işbirliğine yanaşılmadığı sürece KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte mukabil adımlar atmaktan kaçınmayacağız” uyarısında bulundu.

Rum liderliğinin Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikleri gerginliğe davetiye çıkarma aracına dönüştürdüğünü belirten Bakanlık, “İşbirliği ve uzlaşma mantığına dayanan tüm açıklama ve çağrılarımızın ısrarla görmezden gelinmesi üzüntü vericidir” açıklaması yaptı.

“RUM LİDERLİĞİ BÖLGEDEKİ TANSİYONU YÜKSELTMEKTE ISRARCI”

Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan doğal gaz konusunda yapılan yazılı açıklamada şunlar kaydedildi:

 “Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler, gerek Kıbrıs’taki iki taraf arasında gerekse bölgedeki diğer aktörler arasında işbirliği yapılabilmesini sağlayacak, karşılıklı ekonomik bağımlılığa yol açarak gerçek anlamda istikrara hizmet edebilecekken maalesef Kıbrıs Rum liderliğinin yaratmak istediği oldu bittiler ile bölgede gerginliğe davetiye çıkarma aracına dönüştürülmektedir.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak ilan ettiği ‘Münhasır Ekonomik Bölge’de İtalyan enerji şirketi ENI’nin doğalgaz arama faaliyetlerini bu kez 3. Parsel olarak adlandırdıkları bölgeye kaydırmakta olduğu gözlenmektedir. Bizim açımızdan kabul edilmez olan bu hareket, tüm uyarılarımıza rağmen Kıbrıs Rum liderliğinin bölgedeki tansiyonu yükseltmekte ısrarcı olduğunu göstermektedir.”

“AÇIKLAMA VE ÇAĞRILARIMIZIN GÖRMEZDEN GELİNMESİ ÜZÜNTÜ VERİCİ”

Açıklamanın devamında şunlar ifade edildi:

“Bu konularda bölge barışına katkı koyacak şekilde işbirliği yapılmasına ve uzlaşma mantığına dayanan tüm açıklama ve çağrılarımızın Kıbrıs Rum liderliği tarafından ısrarla görmezden gelinmesi üzüntü vericidir.

Kıbrıs Türk tarafının, Ada’yı çevreleyen denizlerdeki doğal kaynakların hakkaniyete dayalı, adil paylaşımı konusunda geçmişte yapmış olduğu yapıcı önerilerin hayata geçmemiş olmasının yegane sebebi, Kıbrıs Rum tarafının işbirliği yapılmasına karşı çıkıyor ve retçi bir tutum izliyor olmasıdır.

Rum tarafının bu yaklaşımı doğal gaz konusuyla sınırlı kalmayıp, başta Kıbrıs konusu olmak üzere iki taraf arasındaki uzlaşı arayışlarına da zarar vermektedir.”

“BU YAKLAŞIMLARI, YÖNETİMİ VE ZENGİNLİĞİ KIBRIS TÜRK HALKI İLE PAYLAŞMAYA HAZIR OLMADIKLARINI DOĞRULUYOR”

“Kıbrıs Rum liderliğinin yönetimi ve zenginliği Kıbrıs Türk halkı ile paylaşmaya hazır olmadığı, sadece Kıbrıs müzakerelerindeki tutumuyla değil aynı zamanda ada etrafındaki doğal zenginlikler konusundaki yaklaşımlarıyla da doğrulanmaktadır” denilen açıklamanın devamında şunlar belirtildi:

“Bu son gelişmeler, 14 yıl önce BM Genel Sekreteri’nin raporunda yer alan bu saptamanın maalesef bugün hala geçerliliğini sürdürdüğünü ortaya koymaktadır. Her nasıl isterse olsun ortaklık, ilgili tarafların meşru menfaatlerinin ve haklarının yok sayılmasıyla değil, paylaşmakla ve işbirliği yapmakla mümkündür. Bu unsurların eksikliği ve bu konularda Kıbrıs Rum liderliğinin herhangi bir ilerleme kaydedemiyor olması, bu kez Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler konusunda kendini göstermektedir. 

Bu şartlarda, Kıbrıs Rum liderliği Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler üzerindeki haklarımızı yok sayan bu türden tek yanlı adımlar atmaya devam ettiği ve işbirliği yapmaya yanaşmadığı sürece, Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak için KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte mukabil adımlar atmaktan kaçınmayacağız. Geçmişte imzalamış olduğumuz uluslararası antlaşmalar ve yapılan ruhsatlandırmaları da dikkate alarak önümüzdeki dönemde somut adımlar atma kararlılığımızı bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyoruz.”

Kaynak: Volkan Gazetesi