KIBRIS SORUNUNDA GEÇMİŞE ODAKLANDILAR, GELECEĞE DAİR ÇÖZÜM ÖNERİLERİNE YER VERMEDİLER

PRAKSULA ANDONİADU TARTIŞMA PROGRAMI İÇİN ARA EMRİ İSTEDİ

HRİSTOFYAS: “MASAYA KOYDUKLARIM HEDİYE OLSAYDI TÜK TARAFI KABUL EDERDİ”

GUINESS AMBLEMİ İZİNSİZ KULLANILDIĞINDAN 545 BİN OY PUSULASI ÇÖPE ATILACAK

AGİT, MEVZUATTA BOŞLUKLAR SAPTADI. GÖZLEMCİ GÖNDERMEYECEK

2 Rum Başkanlık Köşkü’nün üç ana talibi dün akşam 4 televizyon kanalının ortak yayınında Kıbrıs sorununu tartıştı. Daha çok geçmişe odaklanan adayların, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin önerilerine ve geleceğe yer vermedikleri bildirildi.

Politis “Hayaletlerin Savaşı... Geçmişten Konuştular, Geleceğe Dair Öneride Bulunmadılar” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Kıbrıs sorununun halkla ilişkiler stratejisini kazanmakla birlikte özünü kaybettiği yorumunu yaptı.

“Başından sonuna kadar Annan planının hayaletinin” dolaştığı tartışma programında, üç adayın geleceğe ve Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin kapsamlı politika ortaya koyamadığını belirten gazete adayların, kendilerine yöneltilen sorulara cevap vermek yerine birbirlerine ‘belden aşağı vurmayı’ tercih ettiklerini, özellikle tartışmanın ilk bölümünün 2004 Annan planı referandumu etrafında döndüğünü belirtti.

Gazete, Nikos Anastasiadis ve Yorgos Lillikas’ın daha çok DİKO, daha az EURO.KO seçmenlerini cezp etmeye yönelik kavgaya tutuştuğunu, bu durumun Stavros Malas’a “tek başına top çevirip her iki rakibine de gol atma” fırsatı verdiğini yazdı. Bu bağlamda Malas’ın, sadece halkla ilişkiler açısından izlenim yaratmayı başarmış göründüğü, öz açısından ise müzakerelerdeki çıkmazı aşmak için Hristofyas’ın politikasını değiştirmeyi nasıl başaracağını izah edemediği kaydedildi.

Habere göre tartışma programında Nikos Anastasiadis en zor durumda kaldı. Anastasiadis, gazeteciler ve rakipleri tarafından 2004’e geri dönüp, referandumda verdiği ‘evet’ yanıtını izaha etmek ve hassas dengeler üzerinde yürümek zorunda kaldı.

Yorgos Lillikas’ın ise stüdyoya 2004 atmosferini ve 2008 pratiklerini taşıyarak, Kıbrıs sorunundaki katı çizgisini ısrarla sürdürdüğü kaydedildi. Lillikas’ın, duygusal bir dille, özellikle Tasos Papadopulos’un politikasını onaylayan DİKO seçmenine ulaşmaya çalıştığı bildirildi.

Tartışma sırasında pek çok kez BM yetkilileri ve Downer’ın Kıbrıs grubu hakkında uygunsuz sözler sarf edildiğine işaret eden gazete, özetle şöyle devam etti:

“Nikos Anatasiadis, konuşmanın Annan planına ‘evet’ demesinden başlayacağından kuşkulanmış olmasına karşın en azından ilk başta tezini izah etmede uyuşukluk gösterdi ve daha çok savunma pozisyonunda kaldı. Ancak tartışma ilerledikçe öne çıkarak AB ve Avrupa Halk Partisi unsurlarına işaret ederek, geçmişten değil gelecekten konuşmak istediğini vurguladı. Bu çerçevede birçok kez ‘Lillikas’ın güvenilirliği’ konusuna vurgu yaptı. Bu konuda Malas’a daha az saldırdı. Şu anda İngiliz üslerini ve köşkteki amblemi atmayı vaat eden Lillikas’ın Dışişleri Bakanı iken neden hiçbir şey yapmadığını sordu. Konuşmasının çoğu noktasında Tasos Papadopulos’un politikasıyla birleştiği noktalara işaret etti ve eski başkanın, Ankara’yı ziyareti nedeniyle kendisine teşekkür ettiğini hatırlattı. Bu nokta itibarıyla DİKO tabanını, Kıbrıs sorununda geleceğe ilişkin icraatları konusunda sakinleştirme gayretine girdi. İlk söz hakkının Ulusal Konsey’de olacağını defalarca yineleyerek, DİKO ile yaptığı anlaşma ve kolektif aklı öne çıkardı ancak Ulusal Konsey’in doğru çalışmasını nasıl başaracağını izah edemedi. Anastasiadis, Kıbrıs sorununda politika oluşturulması için zamana ihtiyaç olacağını belirterek, BM’nin de Kıbrıs sorununun çözüm çabasının devamını derhal emretmesi gerektiğini kaydetti.

Stavros Malas, Kıbrıs sorunu müzakeresini kendisi için biçilmiş kaftan gösterdi. Gerek halkla ilişkiler, gerek öz açısından iyi çalışmış olduğunu söyledi. Malas, Kıbrıs sorununu battığı bataktan çıkartabilmek için Hristofyas’ın icraatından farklılaşmayı nasıl başaracağını izah edemedi. Malas Annan planına ‘evet’ini izah ederken, çelmelerden kaçmak için vatandaş olarak söylediğinin başka, aday olarak söylediğinin başka olması kulağa hoş gelmedi. Dimitris Hristofyas’ın, dönüşümlü başkanlık tezine katılmadığını; iki taraf arasında bu meselede bir anlaşama olmadığına da atıfta bulunarak ortaya koymaya çalıştı ancak gerek olması halinde dönüşümlü başkanlığı yeniden gündeme getirip getirmeyeceği konusunu  izah edemedi. Kendi çizgisini çok daha ılımlı ve gerçekçi, rakiplerini tehlikeli ve taksimci göstermeye çalıştı. Barış İçin ortaklık ve NATO konularını belirgin şekilde öne çıkararak, bu örgütlerin zaman zaman üye ülkeler açısından oynadığı role de atıfta bulunarak, AKEL tabanını daha da birleştirmeye çalıştı. Gerek Anastasiadis’e, gerek Lillikas’a eleştiri oklarını yöneltti.

Yorgos Lillikas, 2004’e, Tasos Papadopulos’a ve Wikileaks belgelerine en çok atıfta bulunan adaydı. Anastasiadis’in DİKO’lulara 2004 ve 2008 konusunda konuşma stratejisinden vazgeçmesinin çok zor olacağını söyledi. Daha çok kendi dinleyicilerini tatmin etti ve Anastasiadis’in Merkez Sağ’a nüfuz edebilirliğini şaibe altına soktu. Ancak geleceğe ilişkin cevaplarında, doğalgazın değerlendirilmesi ve yabancı güçlerle ittifaklar kurulmasına dair genel söylemlerle yetindi. Ancak aynı zamanda yabancıların sürekli olarak 2004 olgularını kışkırtacakları öcüsünü sıklıkla tekrarladı. Lillikas gibi katı politik çizgi benimseyerek, Kıbrıs sorununda güzel günlere varmayı nasıl başaracağını izah edemedi. Bu çizgiyi Tasos Papadopulos da benimsemiş ancak o zaman Lefkoşa’yı yalnızlaştırmıştı. Lillikas, 8 Temmuz bağlamında iki bölgelilik konusunda ikna edici olamadı. Kıbrıs sorununda gençlik romantizmiyle konuşarak geçmişi ve Gali Fikirler Dizisi’ni kabul etmesi konusunda özür diledi.”

Simerini ise tartışmayla ilgili manşet haberinde, her üç adayın da Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin net strateji ve vizyon otaya koyamadığını, tartışmanın daha çok Annan planı referandumu dönemiyle ilgili nostalji üzerine odaklandığını yazdı.

Habere göre tartışma, Kıbrıs sorununa yaklaşımlar konusundaki tam görüş ayrılığını ve birlik sağlanmasının ne kadar zor olduğunu ortaya çıkarırken, halk arasında daha çok kafa karışıklığına neden oldu.

RUM HALKININ KAFASINI DAHA DA KARIŞTIRDILAR

Gazete, Rum halkının kafasının daha da karışmış olduğu iddiasına delil olarak tartışma sırasında SİGMA tarafından yapılan nabız yoklamasının sonuçlarını gösterdi. İzleyicilerin 20,3’ü adayların hiçbirini ikna edici bulmadı. Nabzı tutulan izleyicilerin yüzde 43,3’ü Anastasiadis’i ikna edici bulurken, yüzde 18,2’si Lillikas’ı ve aynı oranda izleyici Malas’ı ikna edici buldu.

Gazete, adayların dün akşamki söylemlerini şöyle özetledi:

“Anastasiadis, Kıbrıslı Rumların 2004 referandumunda ortaya koyduğu iradeye saygı duyduğunu yineleyerek, Kıbrıs sorununun top yekun yönetilmesi üzerinde durdu. Halkın önüne kabul edileceğinden emin olunan bir çözüm konulması gerektiği, ikinci bir reddin felaket olacağı üzerinde yoğunlaştı. AB’nin çözüm arayışı prosedürüne aktif katılması gerektiğine vurgu yaptı ve genişletilmiş müzakere önerisinin, masaya konulan tezlerden Türkiye’nin sorumlu olması maksadını taşıdığını vurguladı.

Malas, Dimitris Hristofyas’ın Kıbrıs sorunundaki belirli icraatlarından farklılaşmaya çalıştı ancak iki bölgeli, iki toplumlu federasyon çözümünü benimsedi. Annan planına verdiği destek konusunda, o zaman verimli olabileceğini düşündüğü için öyle karar verdiği argümanını ortaya koydu. Planın veya ona yakın başka bir planın yeniden gündeme getirilmesini kabul etmeyeceğini de vurguladı.  Kıbrıs sorununun birlik ve bütünlük çerçevesinde, AB’nin etkin katılımıyla yönetileceğini belirten Malas, güçlü ülkelerle güçlü stratejik bağlar kurarak doğalgazı da bağdaştırmaya çalışacağını anlattı.

Lillikas, Kıbrıs sorununa çözüm olarak iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu reddetti ve sorunun, Türkiye’ye bedel yaratmak hedefiyle yeni bir zemine oturtulması gerektiğine işaret etti. İki bölgeli, iki toplumlu federasyonu, Annan planının içeriğinden de anlaşıldığı gibi yeniden birleşmeyi değil taksimi gündeme getireceği için kabul etmediğini anlatan Lillikas, 8 Temmuz anlaşmasının, prosedürel nitelikteki önemli bir anlaşma olduğunu, bu anlaşmanın Kıbrıs sorununa yeni bir zemin oluşturulması fırsatı verdiğini ancak değerlendirilmediğini söyledi. Lillikas ‘rakiplerim, iflas etmiş bir politikayı uygulamak istiyorlar’ ifadesini kullandı.

HRİSTOFYAS: “MASAYA KOYDUKLARIM HEDİYE OLSAYDI TÜK TARAFI KABUL EDERDİ”

Fileleftheros haberi “Tartışmada Annan Planı, İki Bölgelilik, Wikileaks Hakim Oldu” başlığıyla aktardı. Her üç adayın da program için stüdyoya, ellerinde dosyalarla girdiğini belirten gazete, adaylardan ikisinin ‘iki bölgeli iki toplumlu federasyon’ lehinde, birinin ise aleyhinde tavır sergilediğini yazdı.

Aynı gazete, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristoyfas’ın Kıbrıs sorunu müzakereleri sırasında masaya koyduğu önerilerin, Kıbrıs Türk tarafı için ‘hediye olduğu’ suçlamalarını reddettiğini yazdı.

Gazeteye göre dün AKEL’in gençlik kolu EDON Yürütme Kurulu üyeleriyle görüşen Hristofyas, “Kıbrıs Türk tarafı için hediye olsaydı o zaman Türkiye ve Kıbrıs Türk liderliği bu önerileri neden kabul etmedi” diye sordu.

GUINESS AMBLEMİ İZİNSİZ KULLANILDIĞINDAN 545 BİN OY PUSULASI ÇÖPE

Fileleftheros, Guiness Wold Records Ltd’in, amblemini izin almadan kullanan bağımsız Rum başkan adaylarından Ansreas Evstratiu hakkında Rum İçişleri Bakanlığı nezdinde girişimde bulunduğu ve oy pusulalarında kullanılan ambleminin çıkartılmasını istediğini yazdı. Gazete, Guiness World Records Ltd ambleminin yer aldığı toplam 545 bin oy pusulasının çöpe gideceğine dikkat çekti.

AGİT MEVZUATTA BOŞLUKLAR SAPTADI, GÖZLEMCİ GÖNDERMEYECEK

Aynı gazete “AGİT Boşluklar Saptadı... Adayların Finansmanında ve Medyanın Rolünde Görüntü Bulanık” başlıklı haberinde, AGİT’in (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu’nun seçim kampanyası döneminde bol keseden akan beyan edilmemiş siyasi paranın ve medyanın oynadığı rolün denetiminde kullanılacak mevzuatta boşluklar saptadığını yazdı.

Gazeteye göre, örgüt tarafından 16 Ocak’ta yayınlanan raporda, 2011 Genel Seçimleri’nden bu yana hiçbir ilerleme kaydedilmediğine dikkat çekilerek, Rum tarafında 17 Şubat’ta yapılacak başkanlık seçimleri için AGİT’ten gözlemci heyeti gönderilmeyeceği kaydedildi.

PRAKSULA ANDONİADU, TARTIŞMA PROGRAMI İÇİN ARA EMRİ İSTEDİ

Politis, Rum Başkanlık Köşkü taliplerinden Praksula Andoniadu’nun Rum Radyo TV Kurumu (RİK) aleyhine Yüksek Mahkeme’ye başvurarak, Anastasiadis, Malas ve Lillikas’ın katıldığı dün akşamki tartışma programının iptalini talep ettiğini yazdı.

Gazeteye göre, aynı programa katılmak isteyen Andoniadu, kendisine karşı ayrımcılık yapıldığı gerekçesiyle program için mahkemeden ara emri istedi ancak Yüksek Mahkeme bu talebi reddetti.

(ŞA/FEZ)   *************