Kurucu Cumhurbaşkanı Raif Rauf Denktaş'ın ölümünün ardından yaşadıklarını Star Kıbrıs'tan Yurdagül Beyoğlu'na anlatan Merhum Denktaş'ın eşi Aydın Denktaş'tan duygulandıran ifadeler... İşte o duygu yüklü röportajdan ayrıntılar...


“Rauf (Denktaş) silahında bir mermi saklamış. Eğer esir düşseydi silahtaki o mermiyle torun Rauf’u vuracaktı Rumların eline düşmesin diye…” 
 “Rauf “annem mi öldü” diye sormuş. ‘Yok oğlunu kaybettik’ demiş Remzi. Görümcem geldi, kızgınlıkla elimden çekti ama Rauf hiçbir şey demedi. Ne bir şey sordu, ne söyledi” “Çok kıskançtım. Bir gün beni Ankara’da bir tiyatroya götürmüştü. Orada ‘sahnedeki oyuncuya niye öyle bakıyorsun’ diye kıskançlık yapıp yarı buçuk (oyun bitmeden) eve getirmiştim”  “Rauf, amcamın oğluydu. Ben doğduğumda İsmet Nenem “al nişanlını” deyip beni onun kucağına verdi. Yani beşik kertmesi gibi olduk. Nenem devamlı “git Rauf Ağabeyine havlu ver” derdi. Çok istiyordu evlenmemizi…” 

"MÜKKEMMEL BİR EŞTİ..."
 

Kıbrıs Türk Halkı ve Türk dünyasının ölümsüz lideri Rauf Raif Denktaş’ın hayat arkadaşı Aydın Denktaş, Yılan Adasındaki evlerinin kapısını Star Kıbrıs’a açtı. Nezaketi, zarafeti ve güzelliği ile göz dolduran Aydın Hanım’la eşi Rauf Denktaş’ın hiç bilinmeyen yönlerini, yarım asrı aşan evliliğini, çocuklarını, umutlarını, kırgınlıklarını konuştuk. Aydın Denktaş, 62 yıl aynı yastığa baş koyduğu eşini şu sözlerle anlatıyor, “İlgili, sevecen, anlayışlı, sevgisini esirgemeyen, ne söylesem müsaade eden, kalbi yumuşak bir eşti. Bana çok yardımcı olurdu. Yemek yapardı. Ben uyuyayım diye çocukların kahvaltılarını hazırlar hatta altlarını değiştirdiği bile olurdu. Çok mükemmel bir baba, mükemmel bir eşti.” 
 

"OĞLUMUZ RAİF'İN ÖLÜMÜ HERLEYİ DEĞİŞTİRDİ"


Rauf Denktaş’la, hayatları boyunca birçok acıya beraber göğüs gerdiklerini belirten Aydın Denktaş, “Raif’in ölümü her şeyi değiştirdi. Bütün hayatımız altüst oldu. Tüm emelim babası gibi bir evlat yetiştirmekti, Allah bizden çok severmiş, yanına aldı. Ölümüyle yıkıldık” diyerek gözlerinden süzülen yaşları sildi ve yaşadığı o dayanılmaz hüznü yeniden yaşadı. Rahmetli eşinin ülkesi için çok çalıştığını buna rağmen çok eleştirildiğinin altını çizen Aydın Denktaş, “eleştirelere muhakkak ki üzülürdü ama hiç dile getirmezdi. Ben kırılırdım, o hiçbir şey söyletmezdi…Her zaman halkının yanındaydı. Allaha inancı vardı. Her sabah Kuran okurdu. “Halkımın bir parmağını ısıracaklar, 10 parmağı acıyacak” derdi. Söylenenler onun çalışma şevkini kıramazdı” ifadelerini kullandı.  Aydın Denktaş, “Doğduğum günden biliyordum benim eşim olacağını” diyor. Zira ninesi “Rauf ağabeyine havlu ver, Rauf ağabeyinin sabununu değiş” diyerek kulağını doldurmuş zaten.  Çok güzel günler geçirmiş, bir o kadar da acı günler. Acılar o kadar çokmuş ki, mutluluğu unutturmuş. “Üç evladım gömülü, nasıl mutlu olabilirdim” diyor. Ankara’da ki sürgün günlerini unutması mümkün değil. Nene Hatun yokuşunu çıkan oğlu Raif’in kafasından akan kanları… “Biliyordum, malum olmuştu oğlumun başına taş atacakları… Gördüğüm hayal gerçekleşmişti. Raif’in başına okulda taş attılar, ‘niye Kıbrıs’ı terk ettiniz’ diye…” 
Babasının adını taşıyan oğlu Münir’in ölümünü anlatıyor. Çok hastalanmış Münir. Sıkıntısı bademciklerinden… Baba Rauf Denktaş bademcik ameliyatından korktuğu için...


“HERŞEYİNİ ÖZLÜYORUM” 
 

Her şeyini özlüyorum. Bunca yıllık yaşamımızda tek bir acı sözünü duymadım, nasıl özlemeyeyim… Canını sıkacak bir şey yaptığımda bir şey söylemez, sadece yüzüme bakardı ama ben onun bakışından yanlış bir şey yaptığımı anlardım. 
 


“YENİ BİR ELBİSE GİYDİĞİMDE FOTOĞRAFIMI ÇEKERDİ” 
 
Bilhassa yeni bir elbise giydiğimde gözlerimin içine tatlı tatlı bakarak, “bunu ne zaman aldın hanım” der, mutlaka fotoğrafımı çekerdi.