Dün sabah Gazeteci Hüseyin Ekmekçi’nin sunduğu Haber Kıbrıs programına Acil Durum Hastanesi’nin sorumlusu Dr. Erol Uçaner bağlandı.

Ağır geçirdiği Covid-19’u henüz yeni atlatmış olmasına rağmen en kısa sürede görevinin başına geçmişti ve mücadelesine devam ediyordu. Kendisine tekrar geçmiş olsun.

Uçaner, programda, geçtiğimiz hafta sonunda da vakaların yoğunluğundan bahsetti.

Yatan hasta sayısında anlamlı bir düşüş yoktu.

Hali hazırda Acil Durum Hastanesi’nde Covid-19 tedavisi gören 69 hastanın olduğunu belirtti.

Bu hastalardan ayrı olarak 2’si solunum cihazına bağlı olmak üzere 5 yoğun bakım hastasının olduğunu sözlerine ekledi.

Geçtiğimiz Cuma tehlike çanlarının çalmaya başladığını, 80 hastayı geçince hastanenin ek biriminin açılıp açılmamasını değerlendirdiklerini ifade etti.

Amaçları hafta sonu hastaneyi, uygun hastaları tedaviye ve takibe evinden devam etmek üzere taburcu ederek hastanenin yatak kapasitesini rahatlatmak iken, artan vakalarla sıkıntılı bir hafta sonu yaşadıklarını vurguladı.

Yatak, doktor, hemşire, diğer sağlık personeli ve teknik kapasitenin belirli (sınırlı) olduğunu, Göğüs karantinası açıldığında oraya başka personel ihtiyacı olacağını açıkça belirtti.

Acil Durum Hastanesi’nin 100 yatak kapasitesinin artırılmasının mümkün olsa da doktor ve hemşire sayısının yeterli olmadığını ifade etti.

Hastane kapasitesinin, yoğun bakımı da kullanmak kaydı ile 140 hastanın yatırılarak tedavi edilebileceği kapasiteye ulaştırılabileceğini anlattı. Ama bu kapasite artışına cevap verecek personelin de olmadığını anlamış olduk.

Sınırlı sayıdaki sağlık personelinin fiziksel ve psikolojik olarak gerçek anlamda yorulduğunu özellikle vurguladı.

Ellerinde hizmet satın alacak, doktor ve hemşirenin olmadığını, olsa da bunu Sağlık Bakanı’nın kendilerine söyleyeceğini açık yüreklilikle ifade etti.

Doktor olsa (göğüs ve enfeksiyon hastalıkları uzmanları) görevlendirilebileceğini ama böyle bir olanağın olmadığını detaylarıyla anlattı.

Pandemiyle mücadele eden bir sağlık çalışanının, her an hastaneye çağrılması nedeniyle, çocuğuyla denize girmenin, dışarıda bir kahve içmenin bile neredeyse lüks olabileceği durumunu izah etti.

Hastanenin sorunlarının çözümüne tek başına aracılık yapmanın zorluklarını da ilave etti.

Görünen odur ki, ülkemizdeki pandemi ile mücadele ve özellikle yatan hastaların takip ve tedavilerinin trafiği tek bir plan üzerinden devam ediyor.

O plan da Acil Durum Hastanesi’nin sınırlı yatak, sağlık personeli ve teknik kapasitesi ile sınırlı!

Bu gerçek korkunç bir gerçek!

Acil Durum Hastanesi’nin kapasitesinin aşması durumunda hali hazırda Sağlık Bakanlığı’nın hiçbir planı yokmuş meğer.

Bu plansızlığın altında yatan temel neden de doktor ve hemşire yetersizliği.

Buna gerçekten inanalım mı inanmayalım mı?

Ama inanmamız ve bilmemiz gereken bir konu var ki, pandemi mücadelesinde Sağlık Bakanlığı’nın tek bir alternatif planı yok!

Önümüzdeki sonbahar dönemini ve okullar açılınca temasların ve vakaların artabileceğini, buna ilaveten diğer solunum yolu enfeksiyonlarındaki artışı göz önünde bulundurduğumuzda Acil Durum Hastanesi’nin kapasitesinin aşılması riski oldukça yüksektir.

Sağlık Bakanlığı’nın ise bu risk haritası altında etkili, uygulanabilir ve sürdürülebilir bir B planı var mıdır yok mudur belli değildir.

Acil Durum Hastanesi sorumlusu Dr. Erol Uçaner’in ifadesiyle: ‘’Bıçak kemiğe dayanmıştır!’’

Tıpkı diğer ülkelerde olduu gibi, pandemi mücadelesinde ülkemizin tüm sağlık olanaklarının seferber edilmesi şart olmuştur…