Pandemi hastanesine sahip olma konusundaki samimiyetimiz tartışılır oldu.

Nalbantoğlu Devlet Hastanesi olamazdı, çünkü diğer tüm sağlık hizmetleri de buradaydı. İki karpuz bir koltuğa sığamazdı.

Ayaktan tanı için girişim başlatıldı. Oksijen basınçlarının yetersizliğinden dolayı sistem çalıştırılamadı. Zaman ve para kaybına uğradık.

Kalkanlı Yaşam Evi pandemi hastanesine dönüştürülsün dendi. Gerekçe gösterilmeden vazgeçildi.

Domuzcular Burnu adres gösterildi. Yeterli altyapı yok denildi.

Çelik konstrüksiyon ile pandemi hastanesi yapılacaktı. Havada kaldı.

Olmayacak duaya amin dercesine türlü yurtlar, fuar alanı gibi yerlerin pandemi hastanesi olabileceğine dair fikirler havada uçuştu.

Tüm bunlara biraz içerden, biraz dışardan şahit olan bir hekim olarak, pandemi hastanesi ile ilgili görüşlerimi, maddi manevi hiçbir komisyon almadan paylaşmaya çalıştım.

Görüşler bana, kararlar yetki sahiplerine aittir.

Pandeminin hemen başında, Sayın Başbakan’ın hekimleri davet ettiği bir toplantı ortamında, pandemi hastanesi ve PCR testleri konusunun, bu işin altın anahtarları olduğunu ifade etme fırsatı bulmuştum. Uzun soluklu pandemi mücadelesinde, bu iki konu olmazsa olmazdı.

Pandemi hastanesi konusunda, o toplantıda, Kalkanlı Yaşam Evi’ni adres göstermiştim. Olmadı.

Kolan Hastanesi’nin kiralanarak merkez hastane ilan edildiği dönemde, 30 Mart 2020 tarihli, ‘’Kolan Hastanesi’nin Kiralanması Çok Konuşulacak’’ adlı yazımda, ‘’madem bu hastane kiralandı, o zaman pandemi hastanesi olarak da kullanılabilirdi’’ şeklindeki görüşümü açık yüreklilikle dile getirmiştim. Bu yazımın akabinde, hastanenin sahibi Sayın Ahmet Kolan beni telefonla aramış, hastanesi hakkında bu şekilde bir yorum yapmamı hoş karşılamadığını ifade etmişti. Bu ülkede yaşayan bir doktor olarak ben de gerekli cevabı kendilerine vermiştim.

Bundan üç hafta kadar önce, pandemi hastanesi konusu yeniden hararetlendiğinde,14 Haziran 2020 tarihinde, ‘’Pandemi Hastanesi’ne Alternatif Öneriler’’ başlığı ile yine görüşlerimi paylaşmıştım.

Doğru düzgün bir pandemi hastanesi yapılana kadar, Türkiye ile yapılacak bir anlaşma ile, İstanbul’da, dibinde havaalanı olan iki adet 1008 yataklı Acil Durum Hastanesi’nden 50 kadar yoğunbakım yatağının, KKTC’den gönderilecek COVID-19 hastalarına ayrılabileceği görüşünü dile getirmiştim.

Aynı yazıda, KKTC’deki Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlarının, Güney’deki pandemi hastanesi olanaklarından yararlanma haklarının bulunduğunu ve bu konunun üzerinde durulması gerektiğini vurgulamıştım. İki Toplumlu Sağlık Komitesi bu konuyla hiç ilgilenmedi bile.

Son olarak da, açılımla birlikte vakaların yeniden görülmesi ile birlikte, panik ortamında pandemi hastanesi aranırken, zaten devletin arka bahçesi gibi kullanılan ve iki defa satışa çıktığı ancak satılamadığı söylentileri olan Kolan Hastanesi’nin, satın alınarak pandemi hastanesi olarak kullanılabileceğini, sonrasında da devletin işler bir hastanesi olarak devam edebileceğini ifade etmeye çalıştım.

Bu fikri ortaya atarken, şunları düşünmüştüm:

  • Kolan Hastanesi her zaman devlet hastanesinde çalışan doktorların, öğleden itibaren özel hasta baktıkları ve özel ameliyatlarını yaptıkları yer olmuştur.
  • Kolan Hastanesi, devletin hala yoğunbakım sevklerini yaptığı iki hastaneden birisidir.
  • Devletin doktorları, özel hastalarını ameliyat konusunda öncelikli olarak Kolan Hastanesi’ne yönlendirmektedir.
  • Devletin MR’ı, tomografisi bozulduğunda, sevk yapılan merkezlerden birisi de Kolan Hastanesi’dir.
  • Devletin anjiyografi odalarından birisi yandığı için, devletin anjiyografileri Kolan Hastanesi’nde ya sevkli ya da özel hasta statüsünde, yine devletin bazı doktorları tarafından yapılmaya devam etmektedir.
  • Piyango toplayarak Kalp ve Damar Hastanesi fiyaskosunu hatırladığımızda, Kolan Hastanesi pandemi döneminden sonra, yapımı başarılamayan Kalp ve Damar Hastanesi görevini de pekala üstlenebilir.

Görüldüğü üzere, süreç içerisinde, sadece Kolan Hastanesi’ni pandemi hastanesi olarak önermedim.

Yoğun bakım gerektirecek, mekanik ventilatör ve/veya oksijen desteği ihtiyacı olacak olası COVID-19 hastalarımız için çözümler bulmaya çalıştım.

Bunlar benim tespitlerim. Pandemi hastanesi ile pandemi merkezi arasındaki farkı bilerek, pandemi bittikten sonra devletin harcadığı paranın çarçur olup olmayacağını düşünerek paylaştığım fikirlerimdir. Yanlış ve doğruları ile şahsıma aittir. Komisyon söylentilerini ise reddederim!

Devletin tepesinde dolaşan pandemi hastanesi akbabalarına sesleniyorum:

Gelin insaflı olun.

Pandemi hastanesi itiraz ve önerilerinize somut ve bilimsel gerekçeler sıralayın.

İster satarak, ister satın alarak, ister kiralayarak, ister dönüştürerek, ister sıfırdan yaparak hiç farketmez, devletin kıt olanaklarını, sadece pandemi hastanesi gibi görünecek yatırımlara değil, sonrasında da sağlık alanında kazanıma dönüştürülebilecek projelere harcayın.

O hastanenin bir yatağında belki de kendinizin yatmak zorunda kalabileceğinizi hiç ama hiç unutmayın!

Dr. H. İlker İpekdal

İletişim: 0542-8529899