Pandemi döneminin en fazla mağdur olan kesimi bugüne kadar sesini en az duyurabilenlerden bir başkası değil.

Ne Turizm sektörü ne yükseköğretim alanı ne de ekonominin küçük orta ve büyük aktörlerinden daha fazla zorluk çeken ve mağduriyeti günden güne artan tek kesim, mazbata ödemek zorunda kalanlar.

Ve böylesi bir dönemde de Devletin analığını en fazla göstermesi gereken kesimlerin başında da mazbata yükümlülüğü olanlar gelmekte.

Covid-19 salgını ile birlikte ekonominin aksayan çarklarından dolayı işsizlik tehlikesi ile karşı karşıya kalan kesimlerin başında da mazbata yükümlülüğü olan kesimler gelmekte.

Hayata tutunma kavgası içerisinde mazbata başına yaklaşık 3 bin TL için hapishanenin yolunu tutan insanımız için de Devletin analığını yapması gereken bir dönemden geçiyoruz.

Ve elbette borcu olanın borcunu ödemesi ve borç ile ilgili mahkemenin verdiği hükmün de yerine gelmesi olmazsa olmaz.

Kuzey Kıbrıs,Covid-19 salgınının ekonomide yarattığı alt-üst oluşların ise tüm kesimler üzerinde yarattığı tehdit ve riskleri minimize edecek tedbirlerin toplumsal barış ve sosyal riskleri göz önünde tutularak alınması gereken hassas bir dönemden geçmekte.

Ve özellikle de salgın dönemi bitene kadar sosyal riskler ve toplumsal barış temelinde de alınan kararlarda daha fazla hassasiyet gösterilmesi gereken bir dönemden geçmekte, Kuzey Kıbrıs.

Toplumu oluşturan tüm kesimlerin özellikle de dar gelirli ve/veya asgari ücret ile geçinme mücadelesi veren kesimlerin sorunlarına kalıcı çözümler bulunması en fazla ihtiyaç duyulan bir dönemden geçmekte, Kuzey Kıbrıs.

Yakın geçmişe bakıldığında ise AB üyesi ülkeler olan Yunanistan ve Fransa’da ortaya çıkan sosyal patlamaların nedenleri ve sonuçları da Hükümetler ve Devlet kurumları tarafından doğru değerlendirilmeli.

Ve Covid-19 salgın döneminin ekonomide yarattığı yaraların sarılmaya başlanması ile birlikte dar gelirli ve/veya asgari ücret ile geçinme mücadelesi verme yanında bir de mazbata yükümlülüğü bulunan kesimlere yönelik bazı kararların alınması gereken hassas bir dönemdeyiz.

En azından salgın dönemi bitene ve normalleşmeye dair ilk adımlar atılıncaya kadar mazbata yükümlülükleri ile ilgili makul ertelemelerin Devlet güvencesi altında gerçekleşmesi ve bu yönde adım atılması yerinde olacaktır.

Üstelik mazbata yükümlülüğünü yerine getiremediğinden hapse girmek zorunda kalan insanımızın ve geride bırakacağı ailesinin borcun ödenememesinin ötesinde yaşayacağı dramın yaratacağı sosyal riskler ise telafisi olmayacak başka sorunlara da gebe olduğu asla unutulmamalı.

UBP-YDP-DP Hükümeti, dar gelirli ve/veya asgari ücret ile geçinme mücadelesi veren ve mazbata yükümlükleri de bulunan insanımızın sessiz çığlığını duymak zorunda.

Ve Ersan Saner Hükümeti, dar gelirli ve/veya asgari ücret ile geçinme mücadelesi veren ve mazbata yükümlükleri de bulunan insanımıza Devletin analığını göstereceği adımları da atmak zorunda.

Pandemi karşısında sesini en az duyuran dar gelirli ve/veya asgari ücret ile geçinme mücadelesi veren ve mazbata yükümlükleri bulunan insanımıza yalnız olmadıklarını hissettirmek zorunda, UBP-YDP-DP Hükümeti.

KIBRIS MANŞET olarak Hükümete çağrımızdır;

Günden güne büyüyen sessiz çığlığı duyun.