“MEVCUT YÖNETİCİLER BİLEREK, İSTEYEREK AYRILIĞIN PEKİŞTİRİLMESİNE HİZMET EDİYORLAR” 
“ANASTASİADİS’İN SON AÇIKLAMASI ŞOVEN, ÇAĞ DIŞI VE TEMEL İNSAN HAKLARINA AYKIRI”
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Kıbrıs’ta, özellikle son dönemde atılan adımlar ile yapılan açıklamaların çözümsüzlüğe hizmet ettiğini, bunun bilinçli şekilde yapıldığını savunarak, “Mevcut yöneticiler bilerek, isteyerek ayrılığın pekiştirilmesine hizmet ediyorlar” dedi.  
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit yazılı açıklama yaparak, Kıbrıs konusu ile son dönemde alınan karar ve yapılan açıklamalara yönelik bazı değerlendirmelerde bulundu. 
Özyiğit, açıklamasında, “Kıbrıs Türk tarafının Maraş’ta, Türkiye mevcut iktidarı ile birlikte BM Güvenlik Konseyi kararlarını yok sayan kararının ardından, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarını iptal etmekten bahsediyor” diyerek, her iki kararın da “hukuki temele dayanmayan, ayrılıkçılığı körükleyen zihniyetin ürünü” olduğunu savundu. 
Anastasaidis’in son açıklamasını “şoven, çağ dışı ve temel insan haklarına aykırı” olarak niteleyen Özyiğit, bu söylemin aynı zamanda insan hakları evrensel beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile içtihat ve kararlarına da aykırı olduğunu söyledi. 
“ANASTASİADİS OLUŞTURULMAYA ÇALIŞAN GERGİNLİK VE ÇÖZÜME HİZMET ETMEYEN ZEMİNLERE KATKI KOYMAKTAN GERİ DURMUYOR”
Cemal Özyiğit, “Akıncı döneminde özellikle Crans Montana süreci başta olmak üzere çözümden kaçan Anastasiadis, bir yandan Kıbrıs Türk tarafının 2 devletli çözüm ısrarı ile rahatlarken ve ‘çözümsüz’ kimliğinden kurtulurken,  diğer yandan da oluşturulmaya çalışılan gerginlik ve çözüme hizmet etmeyen zeminlere katkı koymaktan geri durmuyor. Bunları yapanlar, kısa vadede başarılı olduklarını sansalar da işin gerçeği ve doğrusu uzun vadede tüm Kıbrıslıların kaybedeceğidir” ifadesinde bulundu. 
Özyiğit, “Kıbrıs’ta çözümü savunanlara Türkiye’ye girişi yasaklayanla, KKTC’nin mevcut yapısı ile eksikliklerini eleştirenlere ‘Beğenmezseniz Güney’e gidin’ diyen zihniyetle, Kıbrıslı Türklerin pasaportlarını geri almaktan bahseden zihniyetin birbirinden farkı yoktur ve aynı anlayışın ürünüdür” dedi.   
“… KIBRIS TÜRK HALKINI ZORA SOKMAKTAN VE DÜNYADA YALNIZLAŞTIRMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAYACAKTIR”
TDP olarak, Maraş konusunda en başından beri BM ile çatışma içine girmeden ve uluslararası hukuk içinde kalarak ilerlenmesi gerektiğini söylediklerini belirten Özyiğit, “Ancak Türkiye mevcut iktidarı ile buradaki mevcut iktidarın tam tersine hareket ettiğini ve bunun uzun vadede Kıbrıs Türk halkını zora sokmaktan ve dünyada yalnızlaştırmaktan başka bir işe yaramayacağını” savundu. 
Uluslararası hukuku dışlayan, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası örgütlerin desteğini alamayan adımların iç politikaya meze olmaktan öteye gidemeyeceğini ileri süren Özyiğit, Maraş konusunda atılan ve atılacak adımların “Alt yönetim algısını güçlendirecek değil, kapsamlı çözüme katkı yapacak içerikte olması gerektiğini” de kaydetti.
“MARAŞ, MAĞUSA LİMANI VE ERCAN BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLMELİ”
Özyiğit, yıllarca bütünlüklü bir çözümün parçası olarak konuşulan Maraş’ın çözümden önce konuşulacaksa bunun “ayrılıkçı bir unsur olarak değil, güven artırıcı bir önlem” olarak konuşulması gerektiği görüşünü belirtti. 
Anastasiadis tarafından sunulan Maraş’a karşılık Ercan Havaalanı’nın uluslararası uçuşlara açılması, Türk liman ve hava sahasının Rum bandıralı gemi ve uçaklara açılmasına karşılık ise Mağusa Limanı’nın uluslararası ticarete açılması önerisinin hiç değerlendirilmeden reddedilmesini “ciddi bir hata” olarak nitelendiren Özyiğit, “Yıllardır Maraş’ın BM gözetiminde yasal sahiplerine iadesine karşılık, Mağusa Limanı’nın uluslararası ticarete, Ercan’ın da uçuşlara açılmasını savunmaktaydık, Rum liderliği ise bunu ısrarla reddetmekteydi. Şimdi böylesi bir öneri yapılmışken, işin doğusu ve yapılması gereken bu önerileri değerlendirmeye almaktı” dedi. 
Özyiğit, yıllarca ambargolardan şikayet eden ve ekonomik kayıplarını yaşayan taraf olarak, bu önerilerin reddedilme gerekçesinin toplumla paylaşılması gerektiğini ifade ederek, “Bu öneriler niye değerlendirilmeye bile alınmadan reddedildi, reddedilme gerekçesi nelerdir, tüm bunlar açık ve şeffaf bir şekilde toplumla paylaşılmalıdır” dedi.