Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından BM Genel Kurulu’nda yapılan “KKTC’yi tanıyın” çağrısıyla ilgili olarak “evet ilk kez bu düzeyde ve BM Genel Kurulu seviyesinde bu talep ortaya konuldu, bu tabii ki önemli ve olumlu bir adımdır, güçlü bir destektir ancak asıl önemli olan bu çağrının altının doldurulup doldurulmayacağı, bu çağrının gereğinin yapılıp yapılmayacağıdır” dedi.

HP lideri Özersay, KKTC’nin ayrı ve bağımsız bir devlet olduğunun sadece sözde değil fiiliyatta davranışlarla da gösterilmesinin gerekli olduğuna dikkat çekerek, “Bunun yanında bu açıklamanın etkili ve sonuç alıcı olabilmesi için diplomatik bir seferberlik başlatılması ihtiyacı da aşikardır” ifadelerini kullandı.

Özersay, “İşte bunların yapılıp yapılmayacağına bakarak bu politikanın ve açıklamanın anlamını ve ağırlığını anlayabiliriz, aksi durumda buna benzer adımlarla desteklenmezse uluslararası toplum bunu seçimler için yapılmış bir manevra olarak değerlendirecektir” diye konuştu.

“KKTC’yi tanıyın çağrısının” Türkiye ile KKTC’nin son yıllarda İsviçre’de yapılan zirvede ortaya koydukları yeni Kıbrıs politikasının doğal bir uzantısı olduğuna dikkat çeken Özersay “Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda yaptığı bu açıklama, son yıllardaki iki devletli çözüm politikasına paraleldir ve şaşırtıcı değildir” dedi.

“KKTC’NİN BAĞIMSIZLIĞINA GÖLGE DÜŞÜREBİLECEK İLİŞKİ BİÇİMLERİNİ DE GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ”

Özersay, şöyle devam etti:

“KKTC’nin tanınmasını gerçekten istiyorsak burada Halk iradesine dayalı hükümetlerin oluşmasında ısrarcı olmalıyız, Başbakanların, Bakanların, Kabinenin demokratik teamüllerin dışına çıkılarak Halk iradesi göz ardı edilerek belirlenmesi, bunların belirlenmesinde Türkiye hükümetinin belirleyici olması durumu, hatta görüntüsü bile Türk tarafının ayrı devlet tezine zarar vermekte, KKTC’nin tanınması çağrısının etkisini azaltmaktadır. Bugün meşruiyeti olmayan bir hükümetin görevde olması gerçeğine gözlerimizi kapatamayız ve bu durum KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğu yönündeki duruşumuzu zayıflatmaktadır. Aynı durum silahlı kuvvetlerimizin bir numaralı komutanının atanmasından, Merkez Başkanı Başkanının atanmasına varıncaya kadar başka bazı alanlar için de geçerlidir. Bu açılardan da Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkinin gözden geçirilmesi ve buranın bağımsız bir devlet olduğunun sadece sözde kalmadığının, fiilen de durumun bu olduğunun gösterilmesi gerekir. Bunları yapmaya hazırsak, Türkiye-KKTC ilişkilerini doğru ve sağlıklı bir zemine oturma konusunda samimiysek, o zaman BM Genel Kurulu’nda dün yapılan KKTC’yi tanıyın çağrısı gerçekten anlam kazanır, içerik kazanır ve sonuç almak da mümkün olur.”

HP Genel Başkanı Kudret Özersay, “Türkiye tarafından yapılan bu çağrının gereği olarak şimdi Türk tarafı heyetler oluşturarak dünyanın dört bir yanına gönderip KKTC’nin tanınması için bir diplomatik seferberlik başlatacak mı?” diye sorarak “eğer KKTC’nin tanınması konusunda sonuç alınmak isteniyorsa örneğin Türkiye’nin son dönemde Rusya ile kurmuş olduğu özel ilişkiyi ve Batı ile Rusya arasındaki dengeli dış politikasını da devreye koyması gerekecek. Bunun ne oranda yapılacağını da bekleyip görmek gerekir” ifadelerini kullandı.