“GEÇMİŞTE ÜZERİNDE ANLAŞILMIŞ OLAN YAKINLAŞMALARDAN RUM TARAFINCA SAPILMASI SÜREÇTE YAŞANAN EN ÖNEMLİ SIKINTILARDAN BİRİ”

“SÜREÇTE ASIL EKSİK OLAN İSE BİR YOL HARİTASI”

“MÜZAKERELERİN BİR YOL HARİTASIYLA YAPILANDIRILMASI SÜRECİN BİR SONUCA ULAŞTIRILMASI İÇİN ÇOK BÜYÜK ÖNEM ARZ 

 Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay, İngiltere'nin en prestijli üniversitelerinden biri olan Londra Üniversitesi’ne bağlı London School of Economics’de (LSE) “Kıbrıs Sorununun Çözümünde Eksik Unsur” başlıklı konferans verdi.

Dr. James Lidsey’in moderatörlüğünde yoğun katılımla gerçekleşen konferansta Özersay; katılımcılara, 11 Şubat tarihinde Ortak Açıklama’nın iki tarafça kabulünün ardından kaldığı yerden devam eden süreçte bugüne kadar yapılanları ve yaşanmakta olan bazı sıkıntıların aşılabilmesi için Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu fikirleri anlattı.

Özersay ayrıca, önümüzdeki döneme ilişkin olarak beklentilerini ve Kıbrıs Türk tarafının vizyonunu katılımcılarla paylaştı.

Müzakereci Özersay, Ortak Açıklama’yla iki tarafın genel anlamda yeni ortaklığın temel özellikleri, ayırıcı nitelikleri konusunda uzlaşmaya vardıklarını, ancak aynı metinde bizzat sürecin kendisiyle ilgili olarak adımların yer almadığına dikkat çekti.

“...SÜREÇTE YAŞANAN EN ÖNEMLİ SKINTILARDAN BİRİ... ASIL EKSİK YOL HARİTASI”

Geçmişte üzerinde anlaşılmış olan yakınlaşmalardan Rum tarafınca sapılmasının süreçte yaşanan en önemli sıkıntılardan birisi olduğunu anlatan Özersay, süreçte asıl eksik olanın ise, bir yol haritası olduğunu ifade etti. Özersay, müzakerelerin bir yol haritasıyla yapılandırılmasının sürecin bir sonuca ulaştırılması için çok büyük önem arz ettiğini vurguladı.

Müzakere sürecinin sadece teknik bir egzersiz olmadığına işaret eden ve siyasi bir bağlam içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Özersay, şunları söyledi.

“Bu açıdan bakıldığında bugün için her iki tarafa da acı veren bir tıkanıklık yaşanmasının bir ihtiyaç olduğunu görmekteyiz. Kıbrıs Türk halkı, uzunca bir süredir bu türden bir sıkıntıyı zaten çekiyor ve bu nedenle de statükonun sürdürülemez olduğunu bilerek hareket ediyor. Aynı durumun Kıbrıs Rum tarafı açısından da geçerli olması için atılması gereken bazı adımlar vardır.

“HİDROKARBON KONUSUNDA BUGÜNKÜ YAKLAŞIMLAR DEĞİŞTİRİLEREK...”

2004 yılında AB üyeliği öncesinde çok önemli bir fırsat yitirildi. Eğer aynısını yeniden yaşamak istemiyorsak, hidrokarbon konusunda bugünkü yaklaşımlar değiştirilerek bir fırsatın ortaya çıkması sağlanabilir. Bugün olduğu gibi değil ama bu kaynakların çıkarılıp işletilmesi kapsamlı çözüm olması şartına ya da çözümden önce olacaksa Kıbrıslı Türklerin de rızasının alınması şartına bağlanırsa o zaman Kıbrıs’ta bir sonuç almak gerçekten çok kolaylaşacaktır.

Siyasi açıdan bakıldığında eksik olan bu unsurun devreye sokulması önemli bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Bu nedenle bu yapının değişmesi ve yeni bir yaklaşım ortaya konulması için Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler’den önce uluslararası toplumun önde gelen aktörlerinin de bazı adımları atması çok önemlidir.

Aslında 2004’tekine benzer bir durumla karşı karşıya kalmamak için hidrokarbon konusunda bahse konu aktörlerin samimiyet testi ortada duruyor.”

“BM’NİN ROLÜ VE ÜÇÜNCÜ TARAFLAR...”

BM'nin rolü ve üçüncü tarafların da sürece katkıları konusunda da değerlendirmelerde bulunan Özersay, sürecin BM çerçevesinde kalmasının önemine vurgu yaparak, diğer aktörlerin sürece katkılarını da bu çerçevede görmek istediklerini ve dengeli, adil olması kaydıyla bu türden katkılara karşı olmadıklarını ifade etti.

Özersay ayrıca, Ortak Açıklama’daki temel prensiplere aykırı olmamak kaydıyla Birleşmiş Milletler’in rolünün bu süreçte yükseltilmesinin yararlı olacağını değerlendiklerine dikkat çekti.

Müzakereci Özersay, sunumunun ardından kendisine yöneltilen soruları da yanıtladı.