Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) İletişim Fakültesi Basın Yayın Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Muharrem Özdemir, ülkemizin başarı hikayeleriyle dolu olduğunu ön plana çıkararak Turgay Salim Hoşsöz’ün hayatını kaleme aldı.

Yrd. Doç. Dr. Muharrem Özdemir; “Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanları türküleri yoktur” derdi  “Bozkırın Tezenesi” Neşet Ertaş. Onu tarif edenlerse “Neşet Ertaş diye yazılır, neşe, dert, aşk diye okunur derler… Tıpkı şairler gibi o türküleriyle dokunur dinleyicilerinin yüreğine. Peki Kıbrıs Türk Toplumunda yok mudur hiç böyle yüreğinden dökülenleri bağlamanın telleriyle buluşturan? Hiç yok mudur Neşet Ertaş gibi kendisini müziğe adamış, bir o kadar da mütevazı olan? Elbette var. Hem de 7’sinden 70’ine kendisini müziğe, bağlamasına ve bestelerine adayan, maddiyatı hiçe sayıp yüreğiyle Kıbrıs Türkünün mücadelesine de, yaşamına da ses veren birisi var. Turgay Salim Hoşsöz. Hem de en zor şartlarda, yaşamın en zor olduğu bir bölgede yetişen ve bağlamasıyla, besteleriyle hem neşenin hem hüznün sesi olan birisi. İşte Bülent Fevzioğlu’nun deyimiyle; Kıbrıs’ın üzerinde kara bulutların dolaştığı bir zorlu dönem. İnsanlarımız, her şeye rağmen hayattan umudu kesmemiş. Bir sahil köyü, ‘Dillirga’ ya da millî mücadele yıllarımıza dair ‘efsane’ ismiyle; Erenköy dediği bölgede yaşama tutunan ve başarı hikayesi yazan büyüğümüz, Turgay Salim Hoşsöz’ün bir ömre sığdırdıkları” ifadelerinde bulundu.

Özdemir Turgay Salim Hoşsöz’ün hayatı hakkında; “1964 Erenköy bölgesinde Kıbrıs Türkü için bir ölüm kalım savaşının verileceği yıl olacaktı .Zorlu süreçte hiç kuşkusuz ki moral ve motivasyonu sağlayacak, bir nebze olsun insanlarımızı savaş psikolojisinden kurtararak neşelendirecekler arasında küçük Turgay’da yer alacaktır. Yaşı küçüktür. Ama abisi Erdoğan Salim’den öğrendiği bağlamayla hakla verdiği moral deyim yerindeyse adeta can suyu niteliğindedir. 9 Yaşındayken Erenköy’de Mücahitler için düzenlenen sazlı-sözlü türkü etkinliklerine katılarak bağlama çalar ve türkülerini seslendirir Turgay Salim. 1970 yılına kadar Erenköy Bölgesinde her etkinliğe katılır yanık sesiyle bölge halkının ve Mücahitlerin vazgeçilmezleri arasında yer alır. 1971 Yılına gelindiğinde ise, Turgay Salim, Oğuz Serbaş, Erbil Çinkayalar, Erdal Ilıcan, Koraltay Halil ve Mustafa Serdengeçti. “Kıbrıs Türk Halk Müziği Topluluğugurubunu kurarlar. İlk mekanları ise Lefkoşa’daki Kırıkkale Mücahitler Evi olur. 1973 Yılına kadar etkinliklere katılarak türküler seslendiren Turgay Salim yükseköğrenim için Türkiye’ye gider. İzmir’de, Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölümü’nde eğitimine devam ederken öğrenci yurdunun koğuşunda çaldığı bağlamasıyla İzmirlileri Kıbrıs Türküleriyle tanıştırır. Kıbrıs Türkülerini İzmirli öğrencilere sevdirir ve topluca söylemeye başlarlar. Eğitimini tamamlar ve askerlik hizmetinin ardından su işleri dairesinde çalışmaya başlar. 1980 Yılında ise anonim ve özgün Kıbrıs Türkülerinden oluşan ilk albümü olan Beşparmak Dağı Sıra’ adı eserini müzikseverlerle buluşturur” dedi.

Özdemir;  “Çocuk yaşta başlayan müzik hayatını Kıbrıslı Türklerin müzik tarihi içinde ilk halk müziği kökenli albümle taçlandıran Turgay Salim, ilk kasetinde Kıbrıs Türkülerinin yanında Anadolu kökenli seçkin türkülere de yer verir. Albümde “Hanaylar Yaptırdım” Kıbrıs Anonim Türküsü de, Anadolu ezgilerinden “Allı Turnam” da kendisine yer bulur. Tıpkı Erenköy’de çok genç yaşta şehit olan şairimiz Şehit Süleyman Ali Uluçamgil gibi ne fark var aramızda der Turgay Salim Hoşsöz. Türkülerimizde bir, bizde biriz der. Ses verir albümde hem anadolundan ezgilere hem Kıbrıs Anonim Türkülerine. BRT’nin 80’li yılların başında renkli olmayan ekranlarına türküleriyle renk verir. Oradada hem Anadolundan ezgileri hemde Kıbrıs ezgilerini seslendirir. Ulus Yeşilada ile birlikte omuz omuza yürürler o dönem. Bu yürüyüş Kıbrıs Türkülerine yönelmesinde de en büyük etken olur. Kâmran AZİZ Hanımın (Al Yemeni Mor Yemeni), Ekrem YEŞİLADA’nın (Beşparmak Dağı Sıra) parçası ve Mehmetaliler’in bildiğimiz (Dolama Dolamayı, Hanaylar Yaptırdım) türkülerini hem çalar hem söyler. Rahmetli Hüseyin Kanatlı’dan, Bülent Fevzioğlu’na kadar bir çok kişiyle yolları kesişen Turgay Salim, Kıbrıs Türküleri albümü ile bir çok türküyü seslendirerek hayat bulmasını sağlar. “Arap Ali Ağıdı” halkın arasında bilinen ismiyle “Mağusa Limanı” parçası da bu albümle hayat bulanlar arasındadır. Bülent Fevzioğlu’nun aktardıklarına göre, Erdinç Gündüz’ün katkılarıyla 1985-86 yılları arasında Hollanda Radyosundan Alman uyruklu iki görevli gelecek, Turgay Salim Hoşsöz 15 tane Kıbrıs Türküsünü onlar için seslendirecek, Kıbrıs Türkülerinin farklı radyolar aracılığıyla duyulmasını da sağlayacaktır. Çeşitli folklor ve halk müziği korolarında yer alacak, hayır kurumlarının düzenlediği sosyal etkinliklere katkı koyacaktır. 1991 yılında şair, araştırmacı-yazar Bülent FEVZİOĞLU ve onun şiirleri ile tanışacak, ilk bestelerine geleneksel mani ve türkü formunda yazdığı sözleriyle başlayacak, ardından ağıtlar yazacaktır. 2001 Yılında sözleri Bülent Fevzioğlu’na, bestesi tamamen kendisine ait olan Özgün Kıbrıs Türküleri ve Ağıtlarıalbümü yayınlanacaktır. Mağusa Şehr-i Kal’a da, Ey Lefkoşa Lefkoşa ağıdı da bu albümde yerini alacaktır. Turgay Salim HOŞSÖZ, özellikle Kıbrıs Türk Millî Mücadele tarihinden alınmış gerçek olaylar ve isimler üzerinde titizlikle duracak ve toplumsal belleğin canlı tutulmasına katkı koyacaktır. Bu bağlamda ilk kez ağıtlar albümünü çıkartacaktır” dedi.

Turgay Salim Hoşsöz’ün küçük yaşta bağlamaya gönlünü kaptırdığını vurgulayan Özdemir;“Toplumun mücadelesini, türküleri ve ağıtlarıyla ses vererek duyuran Turgay Salim Hoşsöz’le bir belgesel çalışması kapsamında şair ve yazarımız Bülent Fevzioğlu sayesinde tanışma imkanı buldum. “Çanakkale’nin Kahramanları KIBRIS” isimli belgeselimize de türküleriyle katkı koyan Turgay Salim Hoşsöz, mütevazı kişiliği ile gönlünü koyduğu bu yolda halen çalışmaya devam etmekte. Sanatçımız Buray’ın da babası olan Turgay Salim Hoşsöz, emeğiyle bir yerlere gelmiş, fakat sessiz sedasız en önemlisi de maddi hiçbir beklentisi olmadan üretmeye devam ender insanlarımızdan. Yolunuz Lefkoşa’ya düşerse tanımanıza gerek yok. Mutlaka merhaba deyip bir kahve için. Hem müzik adına, hem de kültürel yaşamımızın canlı aktarımı bağlamında ondan öğreneceğiniz çok şey var. Tarihimizle, kültürel yaşantımızla yeniden yüzleşecek, belki de “insani değerleri” yeniden anımsayacaksınız. Yüreğinin güzelliğini kullandığı kelimelerden vede mütevazı duruşundan göreceksiniz. Yolunuz Lefkoşa’ya düşerse tanımanıza gerek yok. Mutlaka merhaba deyip bir kahve için. Hem müzik adına, hemde kültürel yaşamımızın canlı aktarımı bağlamında ondan öğreneceğiniz çok şey var. Tarihimizle, kültürel yaşantımızla yeniden yüzleşecek, belki de “insani değerleri” yeniden anımsayacaksınız. Yüreğinin güzelliğini kullandığı kelimelerden vede mütevazı duruşundan göreceksiniz.

Yeni bir başarı hikayesinde buluşuncaya kadar, yollarınız yüreği güzel insanlarla keşisin. umudumuzu yitirmeden, sağlıcakla kalın” ifadelerinde bulundu.